Maçın başlangıcında art arda gelen iki gol, skorun dengesini bozmadı ama oyunun anahtarı oldu. Karşılaşmaya 0-0 değil de 1-1 başlamak iki takımın da hevesini artırdı. İki golün sonrasındaki dakikalar tempolu bir oyuna sahne oldu. Galatasaray, eksik kadrosuna rağmen yeni üçlü savunma düzenine bir derece daha uyum sağlamış göründü. Sarı-kırmızılılar oyunun iki yönünde de geçtiğimiz iki haftaya nispeten derli toplu bir görüntü verdi. İlk kırk beş dakikada Galatasaray'ın uzun zaman sonra rakibi üstünde gerçek bir baskı oluşturabildiğine şahit olduk. Ancak bu baskı pozisyon zenginliğini getirmedi. Sarı-kırmızılıları öne geçiren gol Podolski'nin en güçlü silahı olan şutla geldi. Galatasaray için öne geçmek fazlasıyla önemliydi. Eksik oyuncular dolayısıyla kulübeden müdahele şansı yoktu. Sarı-kırmızılılar, ikinci devrede Gençlerbirliği'nin topa sahip olmasına ve dolayısıyla üstüne gelmesine izin verdi. Bir kaç dakikalığına oluşan Gençlerbirliği baskısı iki penaltı, bir gol ortaya çıkardı. Galatasaray kenar yönetimi kulübedeki tek kozu olan yarım Sneijder'i de sahaya attı ama 32 yaşındaki oyuncu skoru geri almak adına fark oluşturamadığı gibi kendinden beklenmeyecek kadar pas hatası yaptı. Galatasaray, tekrar öne geçmek adına pek bir şey üretemediği anlarda Selçuk'un serbest vuruşuyla golü buldu. Böyle goller önemlidir. Yeni bir oluşum sürecinde, çok iç açıcı olmayan bir oyunda skora ulaşmak özgüven kazandırır. Kaptan Selçuk İnan becerisiyle takımına üç puanı kazandırdı ve değişime önemli bir katkı verdi.
