13 yılı aşan iktidarı süresince AK Parti çok büyük işler yaptı, Türkiye'ye çok önemli eserler kazandırdı.
Bütün bu yapılanları, “Görevidir. Elbette yapacak” diye küçümseyenler olabilir. Ancak, AK Parti, statükonun kendisine çizdiği sınırlarla yetinmeyerek, kendisinden öncekilerin yap(a)madıklarını da yapan bir partidir. AK Parti hükümetleri döneminde, Cumhuriyet tarihimizin rekorları kırılmış, köklü dönüşümler gerçekleştirilmiş, sessiz devrimler yapılmış, hayaller gerçeğe dönüştürülmüştür.
Artık bir çırpıda saymak bile mümkün değil… Kronik enflasyonun düşürülmesinden faizlerin aşağı çekilmesine; ihracatın rekor seviyede yükseltilmesinden borç yükünün azaltılmasına; milli gelirin artırılmasından ücretlerin alım gücünün yükseltilmesine; sağlıkta dönüşümden eğitimde devrimlere; duble yollardan tünellere; ucuz konut üretiminden enerji yatırımlarına kadar nice hizmet üretildi.
Hiç unutulmayacak işler de yaptı AK Parti…
Kim derdi ki vesayet geriletilecek? AK Parti vesayet kurumlarına karşı yoğun mücadele verdi.
Kim derdi ki Kürtçe konuşmak, Kürtçe öğrenmek ve öğretmek serbest olacak? AK Parti Kürtlerin sorunlarına samimiyetle eğildi.
Kim derdi ki başörtüsü bırakın üniversiteleri, kamu kurumlarında serbest olacak? AK Parti inançların önündeki engelleri kaldırdı.
Kim derdi ki paradaki sıfırlar atılacak? AK Parti 6 sıfırı attı; paraya da, pasaporta da, bayrağımıza da daha fazla itibar kazandırdı.
Kim derdi ki Boğaz'ın altına tünel yapılacak? AK Parti 2 tünel inşa etti.
Kim derdi ki, arkasında ABD olan Fetullahçı çeteyle mücadele edilecek? Kimsenin yapamadığını yine AK Parti yaptı, inlerine girdi.
Kim derdi ki, bir gün darbe girişimi olacak, sokakta tanklar, havada uçaklar dolaşacak, ama Meclis, Cumhurbaşkanı, Başbakan, bizzat halk bu darbeyi püskürtecek? AK Parti, zeminini, motivasyonunu, cesaretini inşa ederek bunu da başardı.
Eğer, Fetullahçıların perde arkasından tasarlayıp uyguladıkları Gezi yıkımı olmasaydı; eğer 17/25 Aralık darbe girişimi olmasaydı; ekonomimize saldırılar, zaman ayarlı terör vahşeti olmasaydı; eğer 15 Temmuz kalkışması olmasaydı, AK Parti çok daha fazlasını da yapacaktı. Ama vazgeçmedi, boyun eğmedi, tüm saldırı ve engellemelere rağmen AK Parti milletin emanetini koruyor, iş yapıyor, eser üretiyor.
AK Parti hükümetlerinde başından itibaren danışmanlık vazifesinde bulunmuş, görevi icabı da hükümetlerin icraatlarını en küçüğünden en büyüğüne kadar tek tek takip etmiş biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim: AK Parti'nin en önemli eseri, Cumartesi sabahı TBMM'de halkoyuna gitmesi kabul edilen sistem değişikliğidir.
“Güçlü Cumhurbaşkanlığı Sistemi”, AK Parti'nin bugüne kadar ortaya koyduğu en büyük eserdir.
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu düzenlemeyi kendisi için istiyor” iddiası hem hakkaniyetten hem de tarihi gerçeklikten çok ama çok uzaktır ve bu büyük esere yapılmış en büyük haksızlıktır.
“Erdoğan Marmaray'ı kendisi için inşa etti”, “Erdoğan Avrasya tünelini kendisi için planladı”, “Erdoğan duble yolları kendi arabası için, sağlıkta dönüşümü kendi tedavisi için, milli piyade tüfeğini, ATAK helikopterini, ALTAY tankını kendisini savunmak için yaptırdı” demek ne kadar boş ve anlamsızsa, “Erdoğan güçlü cumhurbaşkanlığını kendisi için yaptırdı” demek de o kadar boş ve anlamsızdır.
Tehditlere karşı her fırsatta “kefen” vurgusu yapan, her fırsatta mezarı, cenaze namazını hatırlatan, 15 Temmuz gecesi “ölümüne, ölümüne!” diyerek İstanbul'a yola çıkan, yani faniliği, yani ölümü her an hatırında tutan, “ölümü kendi içinde öldürmüş” bir lidere, hem de milletten aldığı yetkiyle gücünün zirvesinde bir lidere, “bu düzenlemeyi kendi şahsı için istiyor” demek, aynı zamanda, kusura bakmayın, hadsizliktir.
Bu yeni sisteme ihtiyaç, 27 Mayıs 1960 sabahında görüldü. Erbakan, Türkeş, Özal, Demirel bu sisteme ihtiyaç olduğunu ifade ettiler.
Recep Tayyip Erdoğan, siyasi hayatı boyunca, Türkiye için mevcut sistemin çözüm üretmediğini, Başkanlık tarzı yeni bir sisteme ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
Cumartesi sabahı 339 Evet oyuyla milletin takdirine havale edilen düzenleme bugünün meselesi değil, son yüzyılın meselesidir. Bu düzenleme bugünün seçilmişlerine değil, inşallah asırlar boyunca tüm seçilmişlere özgür, cesur, vesayetin, çetelerin ve darbecilerin tehdidinden uzak bir idare zemini inşa etmiştir.
Şahsen, bir tek oyla, bir beyaz pulla, bu tarihi inşa sürecine katkıda bulunmuş olmanın haklı gururunu yaşıyorum.
Hiç kuşkusuz, asıl gurur, bu düzenlemeye sandıkta “Evet” diyecek aziz milletin olacaktır.
Yeni Türkiye'nin kapıları asıl şimdi açılıyor. Hayırlı olsun.
