|
İsrail neden hiç utanmıyor?

Dehşet ve endişe içinde geçen bir haftanın ardından söyleyecek sözler de tükendi… Konuyu analiz ederken beni en fazla etkileyen, İsrail toplumundaki umarsızlık oldu; özellikle de orada aynı zamanda tercümanlık da yapan Türkiye''den gitmiş İsrail vatandaşlarının tutumu. Aslında şaşırmamız gerekiyor. İsrail halkının %71''i Gazze saldırısı esnasında İsrail''in haklı olduğunu düşünüyordu.

İsrail''de yaşayan 90 bine yakın Türk kökenli insan var. Bunların bir bölümü orada doğmuş, bir bölümü de Türkiye''den gitmiş. Kendilerini İsrailli Türkler olarak tanımlıyorlar. Tel Aviv''de ziyaret ettiğimiz Arkadaş isimli derneğin bahçesinde hem Atatürk büstü, hem de Sabahattin Ülkümen adına bir anı bahçesi var.

Ülkümen, II. Dünya Savaşı sırasında Rodos''ta başkonsolos iken hayatını tehlikeye atarak yaklaşık 50 Yahudiyi ölümden kurtarmış bir Türk diplomatı. Atatürk döneminde ise Almanya''da Naziler iktidara geldiğinde üniversitelerden atılan 700 tane Yahudi profesörü Türkiye''ye davet edilmiş.

II. Dünya savaşı esnasında gemilerin Filistin''e güvenli geçişini sağlayan, Avrupa''dan kaçanlara Filistin''e karayolundan güvenli bir şekilde geçmelerine izin veren yine Türkler olmuş. Bunları orada yaşayan Türkiyeli Yahudilerden öğrendim. Türkiye ve İsrail arasında dostluğun gelişmesi için çalışmalar yapan İsrail''deki Türkiyeliler, Filistin meselesi söz konusu olduğunda mensubu oldukları ülkeyi hep haklı buluyorlar.

Ancak bunun tam tersi olanları insanlık suçu olarak gören Yahudiler de var. Lea Tsemel, Amira Hass, Noa Galili, Azra Nawi gibi... Hepsi İsrail vatandaşı ve İsrail politikalarına karşı çıkan aktivistlerin başında geliyorlar.

Lea Tsemel, Filistinlileri İsrail mahkemelerinde savunan bir insan hakları avukatı. Bu hafta başında gerçekleşen İsrail''in gemi baskını ardından hapishanelere koşup tutuklananları savunmak için direnen ve Türk tutukluların yanına girmeyi başaran bir grup avukatın arasında yer alıyordu.

Noah Galili Filistinlilerin evlerini koruma mücadelesi veren bir genç aktivist. Azra Nawi ise Irak kökenli bir Yahudi. Filistinlilerin kanunen mülkleri olan arazilerin üzerine kanunsuzca inşa edilen yerleşim yerlerine karşı hukuk mücadelesi verenlerin başında geliyor. Bu eylemlerinden dolayı İsrail mahkemeleri Ezra Nawi hakkında tutuklama kararı verdi. "Bu mesele, korkunç derecede kan dökülmeden çözüme kavuşma şansını kaybetti" diyen Amira Hass, İntifada''nın başından beri Gazze''de yaşıyor. Vatan haini, kaçık, maceracı olarak görülen bir kaç gazeteciden birisi. Yakın arkadaş ve aile çevresi onu terk etmiş durumda. Şimdi ise Ramallah''da yaşıyor. Haaretz gazetesinde yazıyor.

"…Yahudiler için bir demokrasi olduğu doğru. Bu bir oksimoron. Çünkü demokrasi sadece bir etnik grup için değil, herkes için olmalıdır. Ama yine de Yahudiler olarak demokrasiden faydalanıyoruz... Bu anlamda bu bir demokrasi ama apartheid sisteme benzeyen bir demokrasi... İki millet aynı toprak parçasında yaşıyor ve bir devlet tarafından yönetiliyorlar ama tamamen farklı ve çelişkili hak ve hukuka sahipler.".

İsrail halkındaki gerçeklik algısının çok farklı olduğunu hemen fark ediyorsunuz. Çocukların çırılçıplak aranmaları, okula gitmek için bekletilmeleri, çantalarından suların alınması, köylerinde hapis tutulmaları, zeytin bahçelerinin yakılması, bunların hepsi onlara göre normal. Çünkü terör var. Bunun sebebini Amira Hass tarihten bihaber olmak olarak görüyor.

"…İsrail''e 1967''den sonra göçmen olarak gelen ya da 1967''den sonra doğmuş İsrailli kuşak zaten eskiden nasıl olduğunu bilmiyor. Bundan 20, 30, 40 yıl önce bir utanç vardı ve bunu saklamak için ikiyüzlülükte bulunuyordu insanlar. İkiyüzlülük bazen olumlu bir şeydir. Çünkü başka bir değerler sisteminin hakim olması gerektiğinin farkındasındır. Ama şimdi bu ikiyüzlülük bile yok! Bir zamanlar ırkçı kanunlar ve uygulamalar vardı ama hep bir şekilde izah getirilirdi, gizliydi. Şimdi ise apaçık. İsrail vatandaşı olan Filistinliler 1947''den beri ayrımcılığa uğruyor. Tabi ülkeden kovulduklarını saymazsak. Yıllarca ''bu onların suçu, aslında böyle şeyler olmadı'' gibi şeyler dendi. Şimdi ise hata bizde, niye hepsini kovmadık ki deniyor. Yani uygulamada aslında çok değişen bir şey yok. Ama artık utanç da duymuyoruz…"

Bu utanç duymamanın mahiyetini İsrail hükümetinin basın sözcüsü Mark Regev''in dün Channel 4''da John Snow''un "Türk hükümetinden özür dileyecek misiniz" sorusuna verdiği şaşkınlık dolu cevap çok iyi anlatıyordu. "Ne! Biz mi, niye özür dileyeceğiz? Ne yaptık ki! 6 ele geçirme. 5''i barışçı yollarla yapılmıştır. 1''i maalesef.." şeklinde saldırıyı anlatması... Ayrıca Mark Regev''i seyrederken geçen yıl bize verdiği röportajda söylediği İran ile ilgili sözleri geldi aklıma. "İran rejiminin tam bir nükleer kabiliyete sahip olmasına engel olmak için yoğunluklu uluslararası baskı yapılmasının vaktinin geldiğini düşünüyoruz. Bu rejim son derece acımasız bir rejimdir. Kendi halkına karşı bile acımasızdır. Komşularına karşı saldırgan niyet taşımaktadır. İran için nükleer çalışmalarına devam etmesi için bir bahane olmamalıdır."

İran konusunda hiç bir bahaneye tahammül edemeyen İsrail hükümeti, Türkleri İran''ın yanında konumlandırıp düşman safına mı çekmek istiyor?

14 yıl önce
İsrail neden hiç utanmıyor?
Paralel virüs sirayet ediyor
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir