|
Ergenekon soruşturmadan kurtarıldı mı?

Ergenekon davasının temyiz incelemesini yapan Yargıtay 16. Dairesi 9 yıl sonra yerel mahkemenin kararını hem usulden hem esastan bozdu. Dava sil baştan yeniden görülecek. Kararda delillerin hukuka aykırı bir şekilde toplandığı, Ergenekon diye bir terör örgütünün bulunmadığına dikkat çekildi. Ergenekon terör örgütünün kim tarafından ne zaman kurulduğu, suçları, hiyerarşik yapısı ve lideri belli değil. Bu nedenle 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin ETÖ kabulü isabetsizdir denildi. TSK içinde kurulu olmakla birlikte sivil yapılanmaya da sahip ve 1971'de kurulduğu kabul edilen böyle bir örgütten MİT, Genelkurmay, Jandarma, EGM, TSK ve Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün haberdar olmamasının nedenlerinin makul bir şekilde açıklanamamış olması Yargıtay tarafından ETÖ'nün olmadığının açık kanıtı olarak değerlendirilmiş görünüyor.



Balyoz ve 28 Şubat davalarını sulandırarak, Yeni Türkiye'nin darbeciler ve derin yapılarla yüzleşmesini engelleme çabası içinde bulunan FETÖ, asrın davası olarak nitelenen Ergenekon davasını da sulandırarak Türk Gladyosu'nun deşifre edilmesini önleme amacıyla karartmış görünüyor. Ergenekon savcısının firarda olması bu karartmanın en önemli kanıtı olsa gerek. Diğer yönden yargılama sürecinin henüz bitmemiş olmasına rağmen darbecilik suçlarına karışmış veya Gladyo'ya bulaşmış birçok isim sosyal medya üzerinden kara propaganda yaparak 28 Şubat davasını etkilemeye, millet iradesini savunan kesimleri itibarsızlaştırmaya yönelik psikolojik harp faaliyetlerine tam gaz devam ediyor. Savcıların dikkatine!!! Türkiye'de NATO'nun gizli ve gölge ordusunun isminin ''Ergenekon'' olduğuna yönelik ciddi iddialar var. Tüm NATO ülkelerinde kurulmuş bu yapılar birçok ülkede deşifre edildi. 1990'lı yıllarda İtalya'da Temiz Eller operasyonu ile birlikte yapılan Gladyo operasyonlarında Türkiye'deki yapının da en azından isim bazında deşifre olduğu, hatta bu ismin önemli bir devlet görevlisine fısıldandığı yönünde iddialar kanaatimce soruşturulmalı.



Can Dündar ve Celal Kazdağlı tarafından 1997 yılında ''Ergenekon: Devlet İçinde Devlet '' adıyla piyasaya sürülen kitabın önsözünde Kazdağlı, “Hangisi Ergenekon” başlığıyla kaleme aldığı yazısında özetle şu önemli tespitleri yapmıştı: Kitapta o zaman insanların ilgisini çeken şey, birbirinden çok farklıymış gibi duran, pek çok olay arasında kurulan bağ, ortak isimler ve onların arkasında var olan gizli örgütün kodlarının gözler önüne serilerek deşifre edilmesiydi. Kitap o örgütün izini sürdü ve adının 'Ergenekon' olduğunu söyledi. 3 Kasım 1996'da Susurluk'ta meydana gelen kaza kitabın hareket noktasını oluşturuyordu. Ortaya saçılan ipuçları, koca bir tarihin karanlık yüzünü belli ölçüde kamuoyunun önüne çıkarılmasını sağlamıştı. O yıllarda ortaya çıkan 'yüz' gerçeği yansıtıyordu. Ama ne yazık ki gerçeğin tamamı değildi. Bunu kitabın yazarlarına ilk hatırlatan, Tümgeneral Memduh Ünlütürk olmuştu. 7 Nisan 1991'de asker elbisesi giymiş 3 Dev-Sol militanı tarafından evinde öldürülen Ünlütürk, ölümünden yaklaşık 6 yıl önce Erol Mütercimler'e Ergenekon'u anlatmıştı. Paşa'ya göre, Genelkurmay'ın da, hükümetlerin de, bürokrasinin de üstünde olan Ergenekon'a kendisi de üye idi. Paşaya göre bu örgüt sadece subay ve emniyetçilerden oluşmuyordu. Toplumun her kesiminden insanlar bu örgüte katılmışlardı. Çeteler denilen küçük birimler Ergenekon'un içinde olan birer bölümdü. Ergenekon bütün bu yapıların üstünde bir örgüttü.



Kazdağlı, kendilerinin bu kitapta Ergenekon örgütünün daha çok ülkücü gençler üzerinden gerçekleştirdiği eylemlerin bir kısmını ortaya koyduklarını ve o eylemler arasındaki bağlantıları kurup arkasında oluşan koruma perdesine ışık tuttuklarını belirtiyor.



Can Dündar'ın önsözündeki tespitleri ise, Ergenekon'un illegal faaliyetlerine ışık tutması açısından önemliydi. Ergenekon'un hizmetinde siyasetçiler, işadamları, bürokratlar, gazeteciler, akademisyenler yargıçlar, sağ ve sol örgütler yok muydu? Vardı elbette… O günün koşullarında, eldeki bilgilerle hakkıyla sergilenemeyen kimi bağlantılar, sonradan kısmen ortaya çıkarılmıştı. Çetenin, zaman zaman sol kolunu da darbeden sonra, önce ASALA sonra PKK ile illegal mücadelede kullanıldığı, yargısız infazlara Güneydoğu'da JİTEM ile devam edildiği, giderek kontrol edilemez bir savaş lobisine dönüştüğü, zamanla daha açık görülmüştü. Lakin bu bağlantıları kontrol edecek kapsamlı bir soruşturma yapılamamış. Kitapta isimleri geçen önemli isimler de sorgulanamamıştı. Avrupa'da bütün unsurlarıyla çözülen örgüt, Türkiye'de dokunulmazlığını kısmen korumuş. Bazı tetikçiler ödüllendirilerek bazısı öldürülerek susturulmuştu.



Örgütün adını ilk kez Erol Mütercimler, 7 Ocak 1997'de Show TV'de Kazdağlı ve Dündar'ın yaptığı “40 Dakika” adlı programda telaffuz etmişti. Dündar, 2008 yılında Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz tarafından ifadeye çağrıldığında, kitaplarında kaleme aldıkları Ergenekon ile soruşturulan Ergenekon'un epey farklı olduğunu iddia ediyor. Dündar'a göre, “Öz tarafından yürütülen soruşturma, ipuçlarını bulduğu örgütlenmenin derinine dalmak yerine kendini son dönemle sınırlamış, Ak-Parti hükümetine yönelik askeri ve sivil devirme çabalarını hedef almış hayli siyasi nitelik kazanmıştı”.



O dönem açığa çıkan veriler bir araya toplandığında, temel aktörler arasındaki bağlantılar kurulduğunda devlete nüfuz etmiş bu silahlı yeraltı örgütlenmesinin nete yakın bir fotoğrafının ortaya serildiği de Dündar tarafından iddia edilmişti. Dündar, soruşturmalarda yaşlarla birlikte kuruların da yakılması, iddianamenin sağlam kanıtlardan yoksun oluşu, uzun tutukluluk süreleri, zanlıların evlerine ya da bilgisayarlarına konulmuş dosyalar gibi çürük verilerle sanık sandalyelerine oturtulmaları, kitapta anlatılan karanlık suikastler ve sabotajların soruşturulmaması nedeniyle kitapta anlattıkları Ergenekon'la soruşturulan Ergenekon'un farklılığına dikkat çekiyor. Son kararla birlikte, kitapta anlatılan Ergenekon da kurtulmuş gibi gözüküyor.


#Ergenekon davası
#Yargıtay 16. Dairesi
#Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz
8 yıl önce
Ergenekon soruşturmadan kurtarıldı mı?
Türkiye yine şaşırtacak…
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü