TSK içine sızmış FETÖ'cü askerlerin, 15 Temmuz'da Türkiye'nin işgaline ve iç savaş çıkarmaya yönelik kalkışma isyan hareketi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın direktifleriyle isyancı askerlere tanklara ve savaş uçaklarına karşı sokaklara dökülen, Türk milletinin feraseti sayesinde önlenmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesi, Marmaris'e kendilerini öldürmeye gelen FETÖ'cü askerlerin elinden kıl payı kurtulmuşlardı. Ancak Cumhurbaşkanı koruma ekibinden iki polis FETÖ'cü askerlerle girdiği çatışmada şehit olmuşlardı. FETÖ'cü askerlerin hain kalkışma senaryolarını sokaklara çıkarak çökerten milyonlarca insanımızdan 248 vatandaşımız şehit olmuş 2000'in üzerinde insanımız da gazi olmuştu.
Çarkçıbaşı Kılıçdaroğlu ise günümüzde çıktığı televizyonlarda, Yenikapı ruhundan çark ederek terörist başı Gülen'in ABD'de 15 Temmuz Kalkışması için üst aklın televizyonlarında ortaya attığı yalanları dillendirmekle meşgul görünüyor. Kılıçdaroğlu'nun “15 Temmuz kontrollü bir darbe girişimi. Asıl darbe, 20 Temmuz'da, parlamentodan OHAL yetkisi alan iktidar tarafından yapıldı. İktidar bu fiili durumu anayasal zemine oturtmak için 21 maddede değişiklik yapan cumhurbaşkanlığı sistemini Meclis'e getirdi. Böyle bir başkanlık sistemi kan dökmeden bu ülkede gerçekleştirilemez?” şeklindeki açıklamaları FETÖ - CHP söylem birlikteliği ve işbirliğini açıkça ortaya koyuyor.
Yaptığı açıklamalarla FETÖ hamisi kesilen Kılıçdaroğlu Türkiye'nin olağanüstü şartlarda ikinci kurtuluş savaşı yaşandığı süreçte tavrını FETÖ'den yana koymakla FETÖ'nün arkasındaki küresel güçlere selam çakmış olmuyor mu?
Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi günümüzde terör maskesi giydirilmiş küresel saldırılar klasik terör eylemlerinden çok farklı Türkiye'nin toprak bütünlüğü ve milli güvenliğini tehdit eden bir konuma ulaşmıştır. Türkiye'yi hedef alan küresel güçler ve Batı hibrit savaş yöntemleri ile Türkiye'yi topyekun hedef almışlardır. Hibrit savaş genellikle düzenli bir ana silahlı kuvvet ve harekat doktrinin düzensiz birlikler ve doktriniyle aynı anda hedef ülkeye karşı birlikte kullanılması olarak tanımlanmaktadır. Harbin içinde barış kriz ve savaş hepsi var. Çatışma her yoğunlukta devam ediyor. Diplomatik ekonomik ve psikolojik baskıdan başlayarak uygulanan bu çatışma türünde gerektiğinde örtülü harp taktik ve teknikleri, terörizm ve terör, suç örgütleri, direniş, silahlı silahsız muhalif gruplar da bir araç olarak kullanılmakta. Hibrit savaş stratejisinin en önemli unsurlarından biri ayrılıkçı muhalif unsurların desteklenmesi, ikinci önemli unsur ise ayrılıkçı unsurların ağırlık kazandığı bölgelere tespit/isnat yapılmayacak şekilde özel operasyon birliklerinin sevki olarak görünüyor.
Ayrılıkçı muhalif ve terör grupları PKK ve YPG, FETÖ, DEAŞ, DHKP/C'ye, diplomatik faaliyetler ABD Büyükelçiliği'ne, ekonomik saldırılar üst aklın kontrolündeki faiz lobisine işaret ederken, muhalif gruplar sizce hangi kurumlar veya kişileri kapsamakta?