|
Turgut Özal ve Obama

Demokrasinin bir imtihanı Amerika''da Obama''nın Cumhurbaşkanı olması Amerikan demokrasisinin adeta bir imtihanıydı. Herkesin aklında şu soru vardı. Amerika''da, siyah ırka mensup birisi Cumhurbaşkanı olabilir miydi?

Daha evvelce siyah bir kimse, Genelkurmay Başkanı olmuştu. Dışişleri bakanı olmuştu. Ama bunlar birçok kimsenin kafasındaki sualin cevabı olarak görülmüyordu. Nihayet, bir zenci, Amerika Cumhurbaşkanlığına seçildi.

Siyah ırka mensup birisinin Cumhurbaşkanı seçilmesinden daha önemli bir nokta vardı. Amerika''da hiç kimse, onun Cumhurbaşkanı olmasına itiraz etmediği gibi, konuyu tartışmaya bile açmadı. İşte bu yönüyle Amerikan demokrasisi büyük bir imtihanı kazandı.

Bizim demokrasimizle bunu mukayese ettiğimiz zaman, ortaya çok çarpıcı bir tablo çıkmaktadır. Türkiye''de her Cumhurbaşkanı seçiminde ortaya atılan isimlere “Bu cumhurbaşkanı olamaz” diye karşı çıkanlar olmuştur. Hatırlardadır kişi, Turgut Özal, Cumhurbaşkanlığına adaylığını koyduğu zaman onun adaylığına karşı çıkanlar olmuştu.

Büyük bir partimizin lideri, “O, Cumhurbaşkanı olduğu takdirde, yakasından tutar indiririm” demek cesaretini göstermişti. Bir milletvekili, “Turgut Özal Cumhurbaşkanı seçildiği takdirde, Milletvekilliğinden istifa ederim” demiş ve nitekim Özal seçilince milletvekilliğinden istifa etmişti.

Amerika''da, yıllarca horlanmış, kahvelere, dükkânlara sokulmamış etnik kökenli birisinin Cumhurbaşkanı olması garipsenmiyor, Türkiye''de ise, etnik kökeni sebebiyle değil, siyasi görüşü ayrı olan bir kimsenin aday olmasına bile tahammül edilemiyor. İşte iki demokrasi arasındaki fark budur.

Demokrasi, sadece seçilmiş bir parlamentonun olması, parlamento seçimlerinin usulüne uygun yapılmış olmasından ibaret değildir. Parlamenter sistemin üç aşaması vardır: Birinci aşama, seçilecek parlamentonun seçim kurallarının belli olması, ikincisi bu kuralların aynen uygulanması ve üçüncüsü ise, bu suretle yapılan seçimlerin sonucuna inanılmasıdır.

Yenilgiyi kabullenebilmek

Uzun yıllar, seçimi kaybeden partiler, seçimlere hile karıştırıldığını ve gayri meşru olduğunu iddia ederlerdi. Bu gün seçimlerin yapılması o kadar usulüne uygun yapılmaktadır ki, hile yapıldığına dair itirazlar adeta ortadan kalkmıştır. Ancak hala, seçim sonuçlarını kabullenmek adeti yerleşmemiştir. Kaybeden taraf sonuçları gayri meşru kılacak sebepler aramakla meşguldür. İşte demokrasimizin en büyük noksanı da budur.

Bu yüzdendir ki, ülkemizde yapılan yirmiden fazla seçimde, yirmi değişik kanunla seçim yapılmıştır. Her seçimde, kaybeden taraf kabahati uygulanan kanunda bulmuş ve seçimlere itiraz etmiştir. Kazananlar da, gelecek seçimleri garanti altına almak için sık sık seçim kanunlarını değiştirmiştir.

Konuya bu gözle bakanlar, demokrasinin ne olduğunu anlamamışlardır. Oysa demokrasi, seçimlerden önce uygulanacak kuralların açıkça belirtilmesi, onun aynen uygulanması gibi basit iki prensipten ibarettir.

Siyasi parti genel başkanlarının aday tespitinde tek seçici olması daima tenkit edilmiştir. Oysa bir parti aday tespitinin genel merkezce veya genel başkanca yapılacağını ilan etmişse, yapılan aday tespitine itiraz etmeye hakları olmamak gerekir. Adaylığa başvurup ta aday olamayanların yaptıkları itirazlara şu sualle cevap vermek gerekir: Genel başkanın tek seçici olduğunu bildiğiniz halde neden adaylık için başvurdunuz?

Demokrasilerin ne olduğunu tarif etmek için, futbol kaidelerine ve bunların uygulama şekline dikkat etmek yeterlidir. Dünyada hiçbir kimse, futbol için konulan kurallara itiraz etmeyi hatırına getirmemiştir. Futbol neden iki devre ve kırk beşer dakika oynanır? Neden sahada iyi oynayan değil de, tesadüfen bir gol atan galip sayılır? Çünkü herkes artık bu kuralları içine sindirmiştir. Sadece uygulamalarda hatalar varsa onu tartışır olmuşlardır.

Yukarıda da söylediğimiz gibi, Amerikan demokrasisi ile bizdeki demokrasiyi mukayese ettiğimizde, aradaki fark çok açıkça görülmektedir. Orada, bir zencinin Cumhurbaşkanı seçilmesine itiraz etmek kimsenin aklına gelmediği halde, bizde sadece fikirlerini beğenmemiş olmamız itiraz etmemiz için yeterli bulunmaktadır.

16 yıl önce
Turgut Özal ve Obama
Kuklaları oynatan Derin Kuklacılar?
‘Susadım çeşmeye varmaz olaydım’
Türkiye’yi devşirme kurtarıcılardan kurtarma mücadelesi…
Ankara’da vekâletler çekişmesi
Kibirleri boyunlarını aşan muhterisler kim?