|
Türkiye'de anne olmak

Binlerce yıl boyunca hayat verdiği medeniyetlerin,



“Anne” adıyla andığı Anadolu toprağında dünyaya gelmekle başlar Türkiye'de anne olmak.



Minik kız çocuklarının evcilik oyununda üstlendiği annelik rolü,



Kucağında pışpışladığı, mamasını yedirdiği, altına baktığı oyuncak bebeğiyle devam eder.



Serpildikçe ev işlerine yardım etmekle, erken yaşta olgunlaşmakla sürer gider Anadolu'daki kız çocuklarının annelik alıştırmaları…



Saçlarından kokusuna, kıyafetlerinden zarafetine kadar



Her kız çocuğunun ilk idolü, en çok imrendiği, delicesine bağlandığı anasıdır.



Bir bakışıyla put gibi kesildiği, göz bebekleriyle sinyalleştiği, kaşını çatmasından feleğinin şaştığı telepatik ruh eşidir.



Yersiz cevap verdiğinde, istemeden kırdığında ya da sözünü dinlemediğinde



Duvara toslatan, ayağını kaydıran her olayın “Annem demişti!” cümlesindeki öznesidir.



Gün geçtikçe fark etmeden titizliğini kınadığı, kurallarından bıktığı annesinin kopyası oluverir her genç kadın.



Düğünlerde fırfırlı beyaz elbiseleriyle adeta gelinle yarışan evlatlar da; gün gelir beyaz gelinlik giyiverir.



Hamile kaldığını öğrendiğinde ve sonrasındaki 9 ayın her gününde,



“Seni 9 ay karnımda taşıdım” sözünün anlamını kavramaya başlar Anadolu kadınları…



Türkiye'de anne olmak; bebeğini kucağını aldığı gün bile,



Sanki hiç büyümemişcesine annesinin yavrusu olarak kalmaktır…



Yavrusuyla birlikte büyüyüp, olgunlaşan



Evladı büyüyüp, kendi ayağının üzerine bassa da



Ölene kadar çocuğunun sorumluluğunu taşıyan cefakarlar, analardır.



Evladının eline diken batsa yüreği yanan,



Komşunun çocuğu düşse kendi yavrusuymuş gibi telaşlanıp yerden kaldıran,



Televizyonda izlediği acı haberlerdeki başkalarının çocuklara ağlayan,



Merhametin kadın bedenindeki bitmek tükenmek bilmeyen gücüdür Türkiye'de anne olmak…



Uykusuz gecelere, sınırsız hoşgörüye, karşılıksız sevgiye ve



İstifasının mümkün olmadığı kutsal bir vazifeye dönüşür annelik zamanla…



Bazen cebindeki son kuruşu, bazen yüzündeki son gülücüğü çocuğu için düşünmeden harcayan fedakardır.



“Yuvayı dişi kuş yapar” atasözünün adresi,



Ayaklarının altına cennet vaad edilen tek varlıktır.



Bin bir emekle büyüttüğü, tüm kötülüklerden sakındığı evladı şehit olduğunda,



“Vatan sağ olsun” diyebilen Anadolu kadınının metanetinde saklıdır, Türkiye'de anne olmak…



(

NOT:

Son günlerde aklımda mıh gibi çakılı kalan iki anne var. Biri kısa zamanda üstesinden geleceğine emin olduğum, şu an kanser tedavisi gören arkadaşım Meltem; bir diğeri ise SMA hastası minik bebeği başında tedavisi için her kapıyı sonuna kadar zorlayan, pes etmeyen Fatma. Dilime, aklıma düşen dualarım ve gurbetteki yüreğimden kopan tüm iyi dileklerim sizinle...



Hakkın rahmetine kavuşmuş annelerimize Allah'tan rahmet diliyor, şehit anneleri ve şehit eşleriyle birlikte tüm annelerimizin ve cinsiyet ayırt etmeksizin annelik vazifesini görev bilen tüm isimsiz kahramanlarımızın Anneler Günü'nü kutluyorum.)


#Anneler Günü
#Anne
#Türkiye
7 yıl önce
Türkiye'de anne olmak
Deprem geliyormuş, geleceği varsa göreceği de varmış!
Yaralı coğrafyalarımızı konuşmaya daha yeni başlıyoruz
Sosyal Çürüme Yazıları 7: Dedelerden himmet umma cumhuriyeti
Paket iyi de ‘kampanya’ nerede?..
KDV artışının KDV indiriminden daha çok alkış aldığı ülke