|
Bankacılık krizi bulaşıcı mı?
2008 yılında ABD’de başlayan banka ve finansal kuruluşların iflası, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ülkeye yayılmıştı. Küresel ekonominin önemli ekonomilerinde yaşanan bu kriz,
bankalar yoluyla
birçok ülke ekonomisinin iflas eşiğine gelmesine neden olmuştu.

Kovid-19 salgını sonrasında ekonomilerde yaşanan sıkıntılar, artan maliyetler ve sonrasında fiyatların artışı ile halen devam eden enflasyon nedeniyle merkez bankalarının aldığı faiz artış kararları bankacılık sistemi üzerinde yeniden olumsuz etki yaptığı ortaya çıktı.

Son dönemlerde ABD’de yaşanan bankacılık iflaslarının dünya finans sitemi üzerinde neden olduğu sarsıntı dikkatlice takip ediliyor. ABD’deki bankaların iflası ile düzenleyici kurumların zamanında müdahalesi ve
mudileri koruyan kararları bankacılık sisteminin temeli olan güveni şimdilik sağlamış görülüyor.

Çünkü bankacılık sisteminde meydana gelen olası güvensizlik nedeniyle mudilerin bankalardaki paralarını çekmesi tüm bankacılık sisteminin çökmesine neden olacağı açıktır.

Diğer yandan, bankacılık sisteminin bulaşıcı etkisi nedeniyle yani bankaların
çok iç içe olması ve bankalar
arasındaki ticari ve finansal ilişkiler nedeniyle, diğer bankaların da kolayca etkilenme ihtimali bulunmaktadır.
Bu nedenle bu dönemde krize muhatap olan bankalar arasındaki birleşme, krizin etkilerini ortadan kaldırma açısından önemli adımlardan birisi olarak görülmektedir.

Mesela, UBS ve Credit Suisse’in birleşmesi krizin diğer bankalara sıçrayacağına dair endişeleri azaltırken, bankaların kurtarılması için ayrılan kaynak nedeniyle de bankacılık sistemindeki maliyetleri de artıracağı da açıktır.

Ancak tüm bankacılık siteminin olumsuz etkilenmesi ve dolayısıyla da küresel ekonomideki kırılganlıkların azaltılması açısından da bu adımların atılması kritik öneme sahiptir.

BANKACILIK SİSTEMİNİN BULAŞICI ETKİSİ
Kriz literatüründe, bankacılık sisteminde meydana gelen bulaşmaya neden olan birçok faktör bulunmaktadır.
En önemlisi de, bankalar arasındaki ticari ilişkilerin yoğunluğu
ülkeler arasında gelişen finansal ilişkilerin yoğunluğu
ve ticaret nedeniyle oluşan ortaklıklar önemli bir faktör olarak öne çıkmaktadır.

Bu nedenle, iflas eden bir bankada alacağı olan diğer bankalarında bankacılık krizinden etkilenme ihtimali yüksektir.

Yine spekülatif yatırımcı ve firma davranışları, yatırım fonlarında gözlenen hareketler ve yatırımcı inanışlarında
meydana gelen olası negatif değişiklikler ile oluşan finansal piyasalardaki
sürü davranışı ile
bankacılık krizinin daha da derinleşmesine
neden olabiliyor.
Bu durumun yaşanmaması,
mevcut durumda küresel bankacılık sistemi için olumlu bir sinyaldir.

Küresel ekonominin bu kadar iç içe geçtiği bu dönemde, meydana gelen ve meydana gelecek olası bankacılık krizlerinden olumsuz etkilenmemek için bankacılık sisteminin tüm şoklara dayanıklı olması gerekiyor.

Bunun için de bankacılık sistemini düzenleyen kurum ve kuruluşların denetimi ve gözetimi her zamankinden daha önemli olduğu açıktır.
#Bankacılık
#Kriz
#ABD
#yatırım
1 yıl önce
Bankacılık krizi bulaşıcı mı?
Yeni Türkiye Sözleşmesi ve bir sorumluluk olarak siyaset
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü