Abdülkadir Molla bize Sokrat"ı hatırlattı.

Sokrat şehit midir, diye sorunca da bizim asıl şehitlerimizin ruhları bundan incinmiş olabilir diye tarihimizin büyük şehitlerinden bir iki örnek vermek gerekti. Ortak özellikleri, hep zalime karşı duruşlarıdır.

Saîd bin Cübeyr.

Tabiîn"in yani Sahabeyi izleyen neslin bilgelerinden. İlmi ve dürüstlüğü ile şöhret yapmış bir alem… Alem, yani ilmiyle, yaşayışıyla, ahlakıyla, göründüğünde Allah"ın hatırlandığı seçkin insan… Çölde kervanların yol bulmak için gözetledikleri yüksek dağlara alem denir demiştik. Âlim de aynı kökten. Âlimin ilminin yanında, duruşunun bile insanlara yol gösterdiği için ona bu âlim denmiştir. Âlimin ve alemin amelle, yani bildiğini yaşamakla da alakası var.

Saîd sürekli Kuran okumasıyla da namazıyla da meşhurdur.

Emevilerin Zalim Irak Valisi Haccac, kendisine biat etmediği için Saîd"i öldürmeye karar verir. Adamlarını gönderip makamına celbeder.

Saîd meseleyi anladığı için evinden ayrılırken gusül abdesti alıp kokulanır, yakınlarıyla vedalaşır. Saraya geldiğinde onu son kapıdan içeri alan muhafız da akıbetini bildiği için Saîd"e, hadi yolun açık olsun der.

Saîd"i tarihin şehidi yapan duruşu, Haccac"a o anda söyledikleridir. İşte onlardan bazı cümleler.

Haccac sorar:

İsmin nedir?

Cübeyr oğlu Saîd.

Yok, sen âdi oğlu şakiysin! Şaki, yani bedbaht, eşkıya.

Annem ismimi senden daha iyi bilir.

Annen de şakidir sen de!

Gaybı bilen sen değilsin.

Şimdi seni cehenneme atacağım!

Böyle bir gücünün olduğunu bilseydim ilah olarak seni seçerdim.

Muhammed hakkında ne dersin?

Rahmet ve hidayet peygamberidir.

Peki, Ali"yi nasıl bilirsin, Cennette midir Cehennemde mi?

Girince göreceğim inşallah.

Diğer halifeler hakkındaki görüşün nedir?

Ben onların avukatı değilim.

En çok hangisini beğenirsin?

Rabbim en çok hangisini beğeniyorsa onu.

Peki, O"nun beğendiği hangisidir?

Onu O bilir.

Beni doğru bulmamakta ısrarlı mısın?

Seni yalancı bulmak istemezdim.

Benim hakkımda ne düşünüyorsun?

Müslümanların kanıyla Allah"a varacak bir zalimsin.

Neden hiç gülmüyorsun?

Kabirlerdekilerin çıkarılacağı, kalplerdekilerin görüleceği günü düşünen nasıl güler?

Ama bak, biz gülüyoruz!

Demek ki, kalpler farklı yaratılmış…

Sonra Haccac bir çengi getirip müzik ve ney eşliğinde oynatınca Saîd ağladı.

Niye ağlıyorsun, bu eğlenceli bir şey değil mi!

Hayır, bu üzüntü verici bir şey; Ney"e üflenmesi bana sûr"a üflenmesini hatırlattı.

Yazık olacak sana!

Asıl yazık Cennetten kovulup Cehenneme atılanadır.

Şimdi ölümünün nasıl olacağını sen kendin seç!

Hayır, sen seç. Neyi seçersen Kıyamette ben de seni öyle öldüreceğim.

Seni affetmemi istir misin?

Affetmek Allah"a mahsustur. Sen kendin affa muhtaçsın.

Her cevabında Hacca"ın öfkesi biraz daha kabarıyordu. Götürün bunu öldürün diye bağırdı. Alıp dışarı çıktıklarında Saîd gülüyordu. Duyunca Haccac daha da öfkelendi. Getirin şunu, benim önümde boğazlayın, dedi. Said:

Senin Allah"a karşı bu cüretine şaşarım, dedi ve "Yüzümü yerin göğün yaratıcısı olan Allah"a çeviriyorum" anlamındaki ayeti okuyup kıbleye döndü.

Çevirin şunu başka yöne, diye bağırdı Haccac. Bu defa da:

"Hangi yöne dönerseniz dönün, Allah oradadır" anlamındaki ayeti okudu.

Yere yatırın, dedi.

Saîd tebessüm ederek, "Sizi topraktan yarattık, tekrar oraya iade edeceğiz ve oradan ikinci kez çıkaracağız" anlamındaki ayeti okudu.

Boğazlayın şunu! Diye bağırdı.

Saîd kelime-i şehadet getirdi ve "ya Rab! Bu adamın benden sonra artık hiçbir müslümanı öldürmesine izin verme!" diye dua etti.

Said"i oracıkta boğazladılar. Kanı Haccac"ın tahtına doğru kıvrıla kıvrıla aktı.

Derler ki, Haccac kanın akarken ona bir ejderha gibi görünmesinden korkuya kapıldı ve bu korku ondan hiç çıkmadı. Sonunda da sığır gibi böğüre böğüre öldü.

Ve bir şehidin duası kabul edildi.