|
Başka teklifiniz var mı?
Seçim sonuçlarını değerlendirirken, matematiksel verilerden çok
“kalıcı değişime”
bakmak lazım.


Esas mesele gidişatı etkileyecek, geleceğin siyasi eğilimini ortaya koyacak

“kalıcı değişimin”

hangi tarafta biriktiği, çoğaldığı meselesidir.



16 Nisan

'ı bu yönüyle çok önemsiyorum.



Herkes,

AK Parti

'ye ve

Erdoğan

'a uyarılarda bulunurken, aslında

Deniz Baykal

'ın,

“2019'a hazırlanın”

demesindeki niyeti okuyor.



Doğal restorasyonu unutarak, dönüşümün niteliğini görmezlikten gelerek, sadece uyarılarla, hayatın içinde gelişen butik örneklerle ana aksı izah etmek mümkün değildir.



Ülkede

1990

'dan bu yana üniversite sayısı artıyor.



Türkiye

'nin her şehrinde, başka bir şehirden gelip orada yaşayan

18-26

yaş aralığında genç bir nüfus var.



Bu çocuklar üniversite öğrencileri, öyle ya da böyle kendilerine

“üniversite kazanmış başarılı”

insan gözüyle bakıyorlar.



Okudukları okulun, bölümün niteliği onlar için şimdilik tartışma konusu değil, ama yarın öyle olmayacak.



Çünkü hayatın gerçekleriyle yüzleşecekler, nereden mezun oldukları, yetenekleri, özellikleri, bugüne kadar yapıp ettikleri sorulacak kendilerine.



İstedikleri ortamı bulamadıklarında, geriye dönüp, bireysel başarılarını ya da başarısızlıklarını hatırlamayacaklar.



Sistemi, devleti, iktidarı, kısaca o anda neyi görüyorlarsa onu eleştirecekler.



“Sen devletsin, üniversite açtın, ben de geldim okudum, evet şimdi ne yapacağız?”

diye soracaklar, ki sormaya da başladılar.



90'lı yıllardan itibaren

“üniversite”

başlığı altında gençleri başka başka şehirlerde buluşturup tanıştıran, onlara meslek vadeden o devlet aklı, şimdi tıkanmış gibi görünüyor.



Çünkü iyi üniversitelerde okumak biraz da iyi beslenmeyle alakalıdır, iyi balık, iyi et, iyi sebze, iyi meyve yemeyle alakalıdır.



Her mahalleye gelir düzeyine göre hesaplı marketler zinciri açarak, o mahallelerde yetişen gençleri de niteliksiz üniversitelerle dolu

Anadolu şehirlerine

dağıtarak geleceği inşa etmek pek mümkün değildir.



Sayın Cumhurbaşkanı

,

16 Nisan

'ı değerlendirirken son yılların en önemli cümlesini kurdu ve

“Artık sloganlarla bir yere varılamayacağı anlaşılmıştır”

dedi.



Mesele sadece

AK Parti'

nin meselesi değildir, bütün

Türkiye

'nin meselesidir.



Nitelikli üniversitelerde eğitim alan insanlar, kalıcı ve köklü değerler konusunda bilinçli ve sağlam insanlardır zaten.



Hasan Ali Yücel

ile

Hasan Celal Güzel

'in eğitim bakanlığı yaptığı bir ülkede açığa çıkan enerjiyi,

Necmettin Erbakan

'ın kurduğu siyasi sistem ancak bu kadar kontrol edebilirdi.



İTÜ

,

Erbakan

'ı bilim adamı yaptı, siyaset adamı değil.



Erbakan

'ın dini ve milli değerleri, siyasi sahada muhafazakar gençliğin yolunu açtı, son

15 yılda

, o zemine basan aktörler yönetti

Türkiye

'yi.



90'lı yıllardan bu yana, devletin

Anadolu şehirlerine

kurduğu üniversitelerden sadece “eleman” yetişti, üzgünüm.



Hatta eleman bile yetişmedi,

“yarım eleman”

yetişti, ayrıca elemanın iyisi de ustanın yanında yetişir, onu da söyleyeyim.



Bizim gibi sanayi devrimini yapamadan dijital istilaya uğramış, yerli üretime geçememiş toplumların, üstüne üstlük bir de tezgahları sökmesi çok büyük hataydı.



İnsanları büyükşehirlere çağırıp çocuklarını küçük şehirlerdeki üniversitelere eğitim için gönderme fikrini konuşmuyorum bile.



Üniversiteyi,

“bacasız fabrika”

olarak nitelendirdiğimiz gün, kaybetmiştik zaten.



Ailelerin nice zorluklarla çocuklarına okul parası gönderdiği, öğrencilerin de yarı yurtlarda, yarı sefil öğrenci evlerinde kalarak tamamladıkları yüksek aydınlanma(!) dönemlerinden oluşan bu döngüyü,

“ticari eylem”

olarak değerlendirdiğimiz gün kaybetmiştik zaten.



Kim ne derse desin,

AK Parti

'nin en zayıf olduğu yer,

Ege

,

Ak Deniz

,

Trakya

falan değildir,

AK Parti

'nin en zayıf olduğu yer, kuşkusuz üniversitedir.



Oysa

AK Parti

'yi iktidara taşıyan kadroların en güçlü olduğu yer, üniversiteydi.

MTTB

, üniversiteliler için adresti.

MGV

, her şehirde, her kampüste sistemin alternatifi olarak teklif sunan bir gençlik teşkilatıydı.



İşin ruhu arşa yükseldi, bulut oldu, uçup gitti.



Şimdi,



O

“bacasız fabrikalardan”

mezun olan ürünler, ayy pardon gençler,

“Eee, ne olacak, bir şeyler anlatıyorsunuz ama hiç heyecanlanmıyoruz, başka bir teklifiniz var mı?”

diye soruyorlar.



Başka teklifiniz var mı?


#Cumhurbaşkanı Erdoğan
#16 Nisan 2017
#AK Parti
7 years ago
Başka teklifiniz var mı?
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!