|
“Evetçilere” bir şey diyeceğim…
Binali Bey
,
AK Partili
vekillerle bir toplantı yapmış.


Vekillere, referandum sürecinde izlenecek yol yordam hakkında bilgi vermiş, uyarılarda bulunmuş.



İki nokta dikkatimi çekti;



Birincisi referandum tarihiyle ilgili spekülasyon yapılmaması, ikincisi de referandum sonuçlarına yönelik olarak tahminde bulunulmaması…





Referandumunun ne zaman yapılacağı üç aşağı beş yukarı belli, bu işlerde uyulması gereken kurallar var,

Cumhurbaşkanı

'nın meclisten geçen teklifi imzalamasından sonra 60 gün içinde referanduma gidilmesi gerekiyor.



Cumhurbaşkanı

'nın teklifi imzalamak için kullanacağı süre de belli olduğuna göre

Binali Bey

'in, vekillere yaptığı

“referandum tarihi”

uyarısı ne anlama geliyor?





Bana kalırsa hükümet, referandum tarihini belirlemek için bazı gelişmelere bakacak, toplumun nabzını tutacak, sonuçları önceden görmeye çalışacak, uygun zamanı işaretleyecek.



Bu mümkün müdür, evet bal gibi de mümkündür.



Peki bu değerlendirmeleri yapmak, uygun zamanı kollamak doğru mudur, evet bal gibi de doğrudur.



Tabi muhalefetin de referandum tarihi konusundaki görüşünü, mümkünse onayını almak şartıyla doğrudur.



Doğrunun doğrusu budur, böyle yapılırsa demokrasinin muhtevası gerçek zemininde işlemeye başlayacak, itirazlar asgariye inecektir.





Gelelim referandum sonuçları hakkında tahmin meselesine…



Binali Bey

, ekibini, partisini uyarıyor, sürecin selametini korumaya çalışıyor, yol kazası yaşamak istemiyor.



Teklifi hazırlayan, sistem değişikliğini öneren partinin genel başkanı olarak doğru yapıyor.



Milletvekillerinin rehavete kapılmamalarını, yeni sistemin kesin olarak kabul edileceği hissiyle hareket etmemelerini istiyor.



Referandumdan ezici çoğunlukla

“evet”

çıkacağı yönünde tahminler yapıp, muhalefet cephesinin tahrik edilmemesini öneriyor, hatta uyarıyor.





Binali Bey

'in ne yapmaya çalıştığını çok iyi anlıyorum, çünkü ben

Galatasaraylıyım.


Bizim takımın

Kadıköy

'den galip çıkamamasının en büyük sebebi,

Fenerbahçe

seyircisiyle sahada giriştiğimiz anlamsız gerginlik, yaşadığımız sinir harbidir.



Fenerbahçe

'nin ölüsünü,

Galatasaray

karşısında dirilten şey gereksiz tahriktir, üstten bakıştır, faydasız iddialaşmadır.



Herkes bunu bilir, fakat kimse önlem alamaz, sonuç da malumdur zaten.



Seçimler de böyledir, seçim sonucunu tahmin etmek, oranlar konusunda iddiaya girmek,

“Var mısın bir takım elbisesine?”

demek keyifli bir şeydir.



Nereden biliyorum,

Fenerbahçe- Galatasaray

maçlarının ve anketlerin tartışıldığı seçim programlarının izlenme oranlarından…



Binali Bey

kızmasın ama millet bu işi seviyor, vekili mekili yok, herkes o tahminleri yapacak, referandumun keyfini çıkaracak.





Bence referandum sürecinde

AK Partili

vekillerin tahmin yapıp yapmalarından daha önemli sorunlar var.



Tartışma programları mesela…



“Evetçiler”

bir tarafta

“hayırcılar”

karşı tarafta, kızılca kıyamet kopuyor ekranlarda.



İlk gözlemimi söyleyeyim,

“evet”

tarafını savunan katılımcılara bakıyorum da çok zayıf kalıyorlar, çabuk tıkanıyorlar, ihtimalli sorulara cevap veremiyorlar.



“Hayırcılar”

uyanık, işi hukuk penceresinden tartışmaya açıyorlar, evirip çevirip yeni sistemi

“tek adamlığa”

bağlıyorlar.



“Evetçiler”

yeni teklifin maddeleri arasında kayboluyorlar, çünkü

“hayırcılar”

mevzuyu hukuki zemine hapsedip, akla hayale gelmez ihtimallerin olasılıkları üzerinden tartışılmasını istiyorlar.



“Hayırcılar”

,

Amerikan

hukuk sisteminde idam cezası var diye,

Amerikan başkanının

diktatör olmadığını biliyorlar ama benzer sisteme geçmek isteyen

Türkiye

'den bir diktatörün çıkacağını ima ediyorlar.





“Hayırcıların”

benim aklıma ihtiyaçları yok, gerçi

“evetçilerin”

de yok ama yine de

“evetçilere”

bir taktik vereceğim, iyi dinlesinler...



Sistem değişikliği

“hukuki”

bir mesele olmaktan çok

“siyasi”

bir meseledir, tartışmayı

“siyasi”

zemine taşıyamadığınız müddetçe ekranda zayıf görüneceksiniz.



“Evet”

cephesi adına tartışmalarda boy gösteren katılımcıları sosyologlardan, siyaset bilimcilerinden, tarihçilerden hatta edebiyatçılardan seçin, ekranda daha iyi konuma gelirsiniz.



Mevcut sistemdeki cumhurbaşkanının yetkileriyle, yeni sistemdeki cumhurbaşkanının yetkilerini hukuki anlamda kıyaslamanın,

“evet”

cephesi adına bir faydası yok.



Yeni sistemin kabul edilmesiyle birlikte esas hukuki tartışmaların başlaması gerektiğini, yeni sistemde

“yeni anayasanın”

yapılacağını, işte o zaman hukukçuların sahaya inmesi gerektiğini anlatın, bu daha iyi olur.



Haa bir de,



Referandumda

“hayır”

oyu verecekleri peşinen terör örgütü destekçisi ilan etmeyin,

“Dünyayı göremiyorlar, gelişmeleri büyük ölçekte değerlendiremiyorlar falan”

deyin.



15 yıldır muhtarın bile

AK Partili

olanını seçen bazı tanıdıklar henüz karar veremediklerini söylüyorlar.



Anlatabiliyor muyum…


#Referandum
#Binali Yıldırım
#AK Parti
7 yıl önce
“Evetçilere” bir şey diyeceğim…
Neden Şimdi?
Tevhid risalesi yazan Milli Eğitim Bakanı
Bir Başka Mesele: Kadın ve erkeğin ince ayarları bozuldu
Omelas’ı bırakıp gitmeyenler..
Tek bir zamana/ tarihsizliğe hapsedilmeye başkaldıran adam: Kadir Mısıroğlu