Gerçekten donanımlı bir adamdır.
gibi
aleminde
olarak kabul edilen adamlara yönelir,
düşüncesini, evrensel boyutta algılayıp, her inançtan insanın mistik katlara yükselip, birbiriyle iletişim kurabileceğine inanır.
Çünkü
göre, mistik düzey
doğurduğu sert sorunların aşıldığı bir düzeydir.
Peki, nedir o dogma, hangi sertlik aşılacaktır
nasıl izah ediliyor bu durum?...
ağzından cümlesi cümlesine aktaralım;
,
tarif ederken aslında o kahrolası sinsi planı da şöyle deşifre ediyordu,
tarafından hazırlanan plana göre
,
dogma(!) olmaktan çıkarılıyor, bazı
din adamları aracılığıyla
reforma tabi tutularak,
eklemlenip
olmaktan kurtarılıyordu!....
Görevli
göre,
a bir şeyler getirmek, hatalarını düzeltmek istiyordu ve bu açık bir reform hareketiydi.
dayanağı da şuydu,
(Nestoryanizm: Hıristiyanlıktaki üçlem olayını reddeden mezheb)
da şöyle tarif etmekteydi, diyalogcu
, aslında bir ruhban okuluydu ve yeteri kadar öğrencisi olmadığı için
yılında kapandı.
Bu dönemde,
içişleri bakanlığını yapmış olan yakın dostu
kızı da
öğrencisiydi.
gibi isimlere de
hocalık yapmıştı, adlarını unut(a)madığı başarılı talebeleriydi.
Tabi
gizemli elemanlarının bir özelliği de kod adlarıyla anılmalarıydı.
ders vermeye başladıktan sonra
adı tarihe karışıyor, diyalogcuların piri olan bu adam, artık
adıyla anılıyordu.
Bu geleneği
öğrencilerin lakaplarıyla hatırlanmalarında da görmek mümkündü.
, o yıllarda birkaç kez
gittiğini,
de orada gördüğünü söylemişti.
Halkın arasında dolaşan, çok sevilen, sivil bir devlet adamı olarak tarif ediyordu,
Hiçbir ilişkisinin olmadığını anlatıyordu ama
,
ortaya atmasıyla birlikte,
davet edilen
gelişine de kendisinin aracılık ettiğini belirtiyordu.
, kitaplarını toplayıp
ilgili çalışma yapmak üzere,
yanına gelmişti.
dili ile
arasında bir bağ kurmaya çalıştığını,
bir ırk olduğuna inandığını söylüyordu fakat bu projenin fazla ütopik bulunduğunu ve toplantıların bir süre sonra da sonlandırıldığını söylüyordu.
gelirken dini kıyafetlerini çıkararak, bilim adamı kisvesiyle gelmişti, oysa ki bir papazdı.
, bunun nedenini sormuş ve dini kıyafetleriyle çalışma yapmasında bir sakınca olmadığını söylemişti.
Bugün düşünüldüğünde bir halkın kökenini, dilini araştırmak üzere kurulan komisyona,
, dini kimlikleriyle vazifeli olarak dahil edilmesi,
arasındaki geçişken zeminin oluşturulduğunu
kabul etmek mümkündür.
Bundan dolayıdır ki,
köken olarak
dayandığını ve dolayısıyla bu tezin
bir halkın dinini de restorasyona tabi tuttacağını,
çok iyi anlamış ve
, evrensel bakış açısına sahip, zeki bir adam olduğuna hükmetmiştir…
(
: Perşembe günü II. Dünya Savaşı'ndan sonra, Galatasaray Lisesi'ndeki din/devlet faaliyetleri, Hilmi Ziya Ülken'in İslam düşüncesi ve Türkiye'de din olgusu…)