|
İstikşafi görüşmeler…
Başbakan Davutoğlu
, perşembe günü veda konuşmasını yaptı, görevi devredeceğini herkesin anlayacağı münasip bir lisan ile duyurdu.


“Partimin neferi olarak görevime devam edeceğim, kimseye kırgın değilim, hükümetimiz kısa sürede çok önemli görevler ifa etti, bize düşen bundan sonrası için gayret etmektir, Cumhurbaşkanımızla ilişkilerim dün nasıl idiyse bundan sonra da aynı şekilde devam edecek”

dedi ve çekildi.



***


Siyaset bilimi hakkında birkaç şey okumuş olanlar bileceklerdir ki, bu tür değişiklikler, öyle ya da böyle partilerde bazı dalgalanmalara sebep olur.



Partilerde olmasa da seçmen nezdinde değerlendirmeye tabi tutulur, görev değişimleri sorgulanır.



Umuyorum ve diliyorum ki,

Ak Parti

hem yönetim kademesinde hem de seçmen düzeyinde bahsettiğim türbülansa girmez, yoksa

Türkiye

için iyi olmaz.



***


Davutoğlu,

adının ayrılıkçı bir oluşumla ya da hareketle anılmasına asla müsaade etmeyecek, konuşmasından anladığım bu…



Lakin bu açıklamaya rağmen durumu kavrayamayan yazar/çizer zevat için birkaç nasihatim olacak, dinlemelerinde fayda var…



Davutoğlu dönemi bitti, Davutoğlu dönemine dair tartışmalar da bitti.


Göreve getirildiği günden beri yaptığı her icraat,

Cumhurbaşkanı

'nın bilgisi dahilinde gerçekleşti.



Şimdi

Cumhurbaşkanı Erdoğan

,

Beştepe

'ye kahvaltıya çağırdığı isimlerden birini aday gösterecek ve

15 gün

sonra

Ak Parti

'nin yeni genel başkanı belli olacak.



Bunu nereden biliyoruz, çünkü

Davutoğlu

'nu da aynı şekilde genel başkan yapmıştı da ondan.



***


Cumhurbaşkanı Erdoğan

, yeni sayfa açılmasını istedi, partinin yetkili kurulları da gereğini yaptı.



Bu saatten sonra

'Davutoğlu ve ondan sonraki dönem'

kıyaslamasını gündemde tutmak, hele hele yeni anayasa sürecini bu kıyas üzerinden sürdürmek büyük hata olur.



Tartışmaların seyri, içeriği ve tarzı hem partiye, hem de sistem değişikliği için yapılacak ilk seçime zarar verir.



***


Ak Parti

, kurulduğu günden bu yana,

Erdo

ğan'a rağmen, kimsenin bağımsız kararlar alabileceği bir parti değildi, bunu herkes bilir.



Dolayısıyla son dönemi

'partinin en başarısız dönemi'

gibi göstermek, siyaset aklına sahip kimseyi tatmin etmez, aksine yeni dönemi olumsuz etkiler.



Siyasi realite mevcut durumu konuşmayı emreder.



Ak Parti

'deki değişimi, seçmen nasıl karşılayacak, şimdiden kestirmek zor.



Bu durum gizemini korurken ve üstüne üstlük

Davutoğlu

, partisi ile yürüyeceğini deklare etmişken, parti içi asabiyet teorisi bir işe yaramaz.



Başbakanın, “Koltuğu bırakmaya hazırım”

demesini bile

“Koltuğu elinin tersiyle itti!”

şeklinde değerlendiren yorumcuların sürece olumlu katkı sunacaklarından şüpheliyim.



***


Türkiye

'de, siyasi hareketleri bazen devlet bitirir bazen de halk…



Mesela

Turgut

Özal'ın

ANAP

'ını devlet bitirmişti,

Mesut Yılmaz

'ın

ANAP

'ını da halk…



“Nasıl oldu bu iş?”

derseniz, Özal, halka hakimdi, devleti yönetenler de

Mesut Yılmaz'a…


Şimdi

Ak Parti

'nin elindeki altın fırsat, her iki yapıyı da kontrol ediyor olmasıdır.



Devleti ve halkı, yetkileriyle birlikte bir makamda toplamak, muhalefetin de desteği ile kabul edilirse, sürdürülebilir bir sisteme dönüşür.



Bizim memlekette bırakın muhalefeti, iktidar partisi, kendi seçmeni arasında sistem değişikliği konusunda tam olarak anlaşılamamışsa, tartışmayı bu zemine kaydırmakta fayda var.



Kullanılan dil amaca hizmet etmiyor, verilen örnekler yanlış,

Ak Parti

seçmeninin hoşlanmayacağı bir üslupla devam ediyor, tartışma.



***


Haziran seçimlerinden

sonra sürdürülen koalisyon görüşmeleri, orijinal bir adlandırmayla hafızalarda kalmıştı.



Ne diyordu

Ak Parti, “Muhalefet partileriyle yaptığımız istikşafi görüşmelerden sonra önümüzü göreceğiz…”


Bundan sonra

Türkiye

'nin en önemli gündem maddesi

'yeni anayasa'

olduğuna göre, halkın yeni sistemi anlaması adına,

Ak Parti yönetimi

ve halk arasında

'istikşafi görüşmelerin'

başlaması gerekiyor.



Tekrar söylüyorum,



Davutoğlu

dönemi sona erdi, bu dönemi partinin ve ülkenin kilitlendiği, çalışamadığı bir dönem olarak anlatıp

'görün bakın bundan sonra neler olacak'

haliyle sunmanın

Ak Parti

seçmeninde bir karşılığı yok.



Sanıyorum

Cumhurbaşkanı Erdoğan

da, olağanüstü kongre kararını

“Başbakanın önerisiydi”

şeklinde tarif ederken bahsettiğim siyaset dilinin nasıl olması gerektiğine vurgu yapıyordu.


#İstikşafi
#Ak Parti
#Ahmet Davutoğlu
#Cumhurbaşkanı
#Turgut Özal
8 yıl önce
İstikşafi görüşmeler…
Toplu sözleşmeye karşı bu kadar tepkinin sebebi nedir?
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit