|
Kemal Bey konuşurken telefonlarınızı kapatın bari!...
Geçen akşam
Kemal Kılıçdaroğlu
'nu izledim, referandumda
“hayır”
oyu verecek galiba.


Kemal Bey

'i,

“Güçlü bir Türkiye için sen de var mısın kardeşim?”

kampanyasına çağırmasın kimse.



O iş, sempati çizgisini aştı, antipati seviyesinde alıcı buluyor, haberiniz olsun.



***


Oturdum,

Kemal Bey

'i büyük bir dikkatle takip ettim, referandumda “

CHP
seçmeni dışında kimseyi etkileyebilir mi

?” diye düşündüm, ölçtüm biçtim, öyle bir ışık göremedim.



İyi niyetli, anlatıyor ama kendinden bir şey katamıyor, sadece kendine anlatılanı anlatıyor.



Daha önce kaybettiği seçimlerde ne anlatıyor idiyse yine aynısını anlatıyor, ne bir eksik ne bir fazla.



***



“2010 yılında referandumda 'hayır' dedim, beni eleştirdiler, ben, FETÖ yargıya hakim olmasın diye 'hayır' demiştim, geldiğimiz durum
ortada, ben haklı çıktım”

diyor.



Düşünebiliyor musunuz,

Kemal Kılıçdaroğlu

,

2010

yılında

FETÖ

'yü durdurmak için

'hayır'

demiş...



Yeri geldi, söylemek lazım;



2010

yılında

“cemaati”

durdurmaya çalışmak ve

2017

yılında

FETÖ

'nün yanında durmak

'Türkiye'nin demokrasi sorununu'

anlama açısından çok önemli bir kriterdir.



Erdoğan

'ı,

“FETÖ konusunda hata yaptık”

demeye zorlayan şey,

'Türkiye'nin demokrasi sorunu'

diye tarif ettiğimiz bu kriterdir işte.



***


Ülkenin en büyük partisine daha

10 yıl

önce kapatma davası açıldı.



O davayı açanların ve o davanın gayesini, altın rozet gibi yakalarında taşıyanların

“Türkiye demokrasisi adına hata yaptık, özür dileriz”

demedikleri bir ortamda,

Tayyip Erdoğan

, o davaya etki etmiş olmasına rağmen

FETÖ

'nün, vatana ihanetini görünce,

“FETÖ konusunda hata yaptık, millet bizi affetsin”

diyecek kadar demokratik bir duruş sergiledi.



Kemal Bey

, milletin bu tasnifi yapamadığını mı zannediyor?



Referandumdan

'hayır'

çıksa ne olur, sen daha

10 yıl

önce ülkenin en büyük partisine kapatma davası açmışsın, hala parlamenter demokratik düzenden bahsediyorsun,

“Rejim elden gidiyor”

diyorsun.



***


Kemal Bey

,

Suriye

meselesini anlatıyor, dinliyorum, kulaklarımı dört açıp daha dikkatli dinliyorum.



Tıpkı

FETÖ

konusunda yaptığı gibi iktidarın

“çelişkisini”

ortaya koyuyor güya...



Noktasıyla virgülüyle şunları söylüyor;



“Yapmaya çalıştıkları değişiklik, getirdikleri yeni anayasa Suriye anayasasını bire bir tutuyor, Suriye'deki rejimi eleştiriyoruz, demokrasi yok, baskı var, basın özgürlüğü yok, diyoruz, aynısını kendi ülkemize uyguluyoruz, o zaman biz bu Esad'ı niye suçluyoruz?"


Şimdi bakın,

burası çok önemli işte…



Kemal Bey

zannediyor ki, millet bu soruyu

Tayyip Erdoğan'

a soruyor.



Hayır hayır, millet bu soruyu

Tayyip Erdoğan

'a sormuyor, sorunun mantıksal düzlemini bozmadan soruyu aynı şekilde

Kemal Bey

'e ve partisine yöneltiyor ve şöyle diyor;



Bu CHP, Suriye'deki başkanlık sistemini diktatörlük olarak tarif ediyorsa neden destekliyor, yok, diktatörlük olarak görmüyorsa, Türkiye'nin başkanlık sistemine geçmesine neden karşı çıkıyor?


***

Kemal Bey

'in rakipleri çoktan ülke sınırlarını aştılar, başka sıkletlerde vuruşuyorlar.



Mesela

'evet'

cephesi,

Trump

üzerinden yeni bir niyet okuma yöntemi geliştirdi,

Şili

'deki başkanlık sistemi ve

Şili

demokrasisi gündeme alındı,

Kemal Bey

hala

Musul Konsolosluğu

'nu basıp personeli rehin alan

DEAŞ

'ın,

Türkiye

bağlantısı üzerinden referandum propagandası yapıyor.



Olmaz…



Suriye

,

Türkiye

'nin

5 yıllık

gündemi, daha ötesi yok, niçin yok,

“Ne Şam'ın şekeri, ne Arabın yüzü”

de ondan yok.



“Nusra

,

Kobani

,

DEAŞ

,

El Bab

,

Haşdi Şabi

,

Cerablus

,

Şebbiha”

sözcükleri

Türk halkının

gündemine ne zaman girdi ki, bu kavramlar üzerinden referandum

'hayır'

a dönecek.



***


Trump

'ın

Müslüman karşıtı

politikalarına ses çıkarmayan

'evetçilerin'

sabrı biraz da buradan geliyor.



Trump

,

DEAŞ

'ı, başkanı olduğu ülkenin, yani

Amerika

'nın kurduğunu söylüyor,

Kemal Bey

,

DEAŞ

üzerinden

'hayır'

kampanyası yürütüyor.



Olmaz…




***


Kemal Bey

'i dinlerken bir iki not aldım, epey zamandır kendisine kulak verememiştim, iyi oldu.



Aktarayım…



'Hayır'

kampanyası yapmak referandumu olumlu ya da olumsuz anlamda etkilemez, bence hiç yapmasınlar.



Diyelim yaptılar…



CHP

'nin,

“Sadece Türk bayrağıyla meydanlara ineceğiz”

demesi, seçmenin aklına başka şeyleri getirir,

Erdoğan

“tek adamlıkla”

suçlayan

CHP

'nin

“tek partili”

maceraları gündem olur.



Diyelim onu da yaptılar…



Türk bayraklarıyla

donatılmış bir meydanda,

HDP

'nin tutuklu milletvekillerinin adını okutup,

“Burada!”

diye bağırtmasınlar, ayıp olur.



Hadi diyelim onu da yaptılar…



Hiç olmazsa mitinglerde

Kemal Bey

konuşmaya başlayınca,

CHP

'li milletvekillerinin cep telefonlarını kapalı tutmaları yönünde bir anons yapsınlar.



Bak bunu mutlaka yapsınlar…


#Kemal Kılıçdaroğlu
#CHP
#HDP
#DEAŞ
#ABD
#Trump
7 yıl önce
Kemal Bey konuşurken telefonlarınızı kapatın bari!...
Doktor tavsiyesiyle abdest ve namaz
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü