|
Meclis milli olunca başkan da demokratı oynuyor…

Sen ne dersen de, adam tezgâhı kurmuş, gelirken de giderken de, alırken de satarken de, hep ama hep kazanıyor.



Her zaman söylüyorum; dünyanın en yetkisiz, en iradesiz, en iktidarsız devlet adamları, Amerika Birleşik Devletleri başkanlarıdır…





Hatırlayacaksınız, bir süre önce

11 Eylül

saldırılarıyla ilgili enteresan gelişmeler yaşandı.



Amerikan senatosu, “Terörizmin sponsorlarına karşı adalet yasası”

diye bir yasa yaptı, götürdü

Obama'nın

önüne koydu.



Bu yasa, terör saldırılarında zarar gören

Amerikan vatandaşlarının

, teröre destek veren ya da destek verdiği iddia edilen ülkeler aleyhine dava açabilmesine olanak sağlıyordu.



Başkan Obama

, geçen hafta yasayı veto etti, gerekçesi de şuydu;

“Diplomaside, mütekabiliyet ilkesi gereği, bu yasa Amerika'ya karşı da uygulanabilir…”




Tam 8 yıldır

Amerika'yı

yönettiğini zanneden

Barak

, sadece uygar insanların anlayacağı bir dille,

“Yahu arkadaşlar, siz böyle bir yasa yapmışsınız ama teröre destek veren ülkeler meselesi sahiden gündeme gelirse, 6 milyarlık dünyanın 5,5 milyarı bize dava açar, perişan oluruz”

demeye getirdi.



Peki dinleyen oldu mu, ciddiye alan biri var mıydı?



Bağışlayın tabirimi, kimse sallamadı bile



Senato,

yeniden toplandı,

Obama'nın

vetosunu veto etti ve “

97 kabul, 1 ret”

oyuyla yasayı geçirdi.



Hemen ardından

Temsilciler Meclisi

de,

Obama'ya

haddini bildirdi.





Usulünce terbiye edilip,

Amerika'nın

başına getirilen zavallı bir adama, 8 yılın ardından, giderayak da olsa, dünyanın nasıl yönetildiğine dair önemli dersler veriliyordu.



Obama

, zannediyordu ki,



Suudi yöneticilere

karşı,

11 Eylül

saldırılarında

“Rolünüz var!”

deyip dava açmak,

Amerika'nın

işlediği terör suçları için de emsal teşkil edebilir ve ülkenin başını derde sokabilir, hatta

Suudilerin

hazine bonolarıyla birlikte

Amerika'daki 750 milyar dolarlık

mal varlıklarını satma tehdidi bile, veto etmek için yeterli bir sebeptir, öyle zannediyordu garibim…



Ama anladı ki, bu Amerika, bir adamın uykusunu satın almadan rüyasını bile göstermez.




Şimdi ben bu işi niye anlattım, biliyor musunuz, mevzunun bizi ilgilendiren, daha doğrusu bizim de yaşadığımız bir hadiseyle acayip benzeşen yönleri var da, ondan.



Biliyorsunuz,

İsrail devleti

,

Gazze'ye

yardım götüren

Mavi Marmara

gemisini uluslararası sularda durdurdu ve katliam yaptı.



O gemide hayatını kaybedenlerin yakınları

İsrail devletine

çeşitli davalar açtılar,

İsrail devletinin

yaptığı haksızlıkları her platformda ispatladılar.



Fakat zamanla dengeler değişti,

Türkiye

,

Ortadoğu

politikalarını revize etti,

İsrail

de,

Türkiye'nin

bazı şartlarını kabul ederek masaya oturdu.



Türkiye

ve

İsrail

arasında bir anlaşma yapıldı, fakat o anlaşma,

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin

onayıyla yapılmadı.



İsrail tarafı

anlaşmayı imzalarken,

İsrail parlamentosundan

onay aldı mı, onu bilmiyorum, ama bizim meclis kararıyla anlaşmayı imzalamadığımızı biliyorum.





Şimdi,



Bu şartlarda devletin yaptığı anlaşmayı kabul etmeyen mağdurlar

İsrail'e

dava açabilirler mi, yoksa dava dilekçeleri, devletin yaptığı anlaşmadan dolayı işleme konul(a)maz mı?



İsrail

,

Mavi Marmara

olayında, terörizmin sponsorlarına destek veren ülke olması hasebiyle,

Amerika'daki “adalet yasası

” da emsal gösterilerek,

Mavi Marmara mağdurları

tarafından bireysel olarak dava edilemez mi?



Edilemez!…



Keşke edilebilseydi ama edilemez.





Bizim milletimiz devletinin aldığı karara saygılıdır, haklı da olsa susar, devletini zor durumda bırakmaz, bu şüphesiz iyi bir haslettir.



Fakat egemenlerin hukuku öyle demiyor işte, veto eden

Amerika'nın

başkanı da olsa, vatandaşına hak arama yolunu açıyor, karşıdaki devletin adı, sanı, parası, pulu fayda etmiyor, anında terör listesine yazılıyor!





Bu meseleyi anlatırken,

İsrail'le

yapılan anlaşmadan dolayı devleti eleştirmiyorum,

“neyin, niçin”

yapıldığını çok iyi biliyorum.



Gün olur devran döner, o işin hesabı da sorulur

İsrail'den

, lakin mevzu başka.



Telefonda konuşurken elindeki beyzbol sopasıyla aklınca

Erdoğan'ı,

tehdit eden ev zencisi,

Senato'daki

beyaz efendilerinin zılgıtıyla süt dökmüş kediye dönüyor birden, esas zavallılık burada!



Ama takdir ediyorum adamları,



O kadar milli, o kadar güçlü, o kadar sağlam bir meclis kurmuşlar ki, “

Amerikalı tipsiz beyaz şişkonun akşam yemeğinden bir hamburger daha eksilir”

korkusuyla, başkan denilen iktidarsızı bile maskaraya çevirebiliyorlar.



Tayyip Erdoğan

da, bizim meclisin defansına, muhalefetine rağmen gidip oralarda terör sponsorlarına dikleniyor, ülkesinin, milletinin hakkını arıyor.



Bu işte bir terslik var ama dur bakalım…


#11 Eylül
#Tayyip Erdoğan
#İsrail
8 yıl önce
Meclis milli olunca başkan da demokratı oynuyor…
Kitle, kütle değildir!
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü