|
Siyasi hesaplaşma bitmeden adalet tecelli etmez…
“F
ETÖ davalarında sapla saman birbirine karıştı, büyük yanlışlar yapıldı”
diyenler çoğaldıkça
AK Parti
’nin işi zorlaşır.
Bu parti
“adalet”
ve
“kalkınma”
üzerine bina edilmiş bir partidir, adaletle, hakkaniyetle
Türkiye
’yi yönetmeye söz vermiş bir partidir.
“Kalkınma konusunda sorun yok ama adalet konusunda büyük rahatsızlıklar var”
deniliyor.

Bu iddiaların gerçeklik payı var mı, tartışalım.

Meseleyi sadece
“15 Temmuz özelinde”
dile getirenlerin
“adalet”
arayışından öte, siyasi hesaplaşma peşinde olduklarını düşünüyorum.
15 Temmuz
’u yaşadık, gözümüzün önünde cereyan etti olaylar, kimseden dinlemedik, televizyondan izlemedik, oradaydık, her şeyin yaşandığı o meydanlardaydık.

Uçaklar, insanların üzerine bomba yağdırdı, tanklar insanların üzerinden geçti, keskin nişancılar köprülerde insanları avladı, bunları gördük.

Peki, yapılanların hesabı sorulmayacak mı, ne şekilde görülecek bu davalar?

Suç değil mi, devletin uçaklarıyla milletin Meclisini bombalamak?

Suç değil mi, insanların üzerine ateş açmak?

Suç değil mi, ülkenin
Cumhurbaşkanı
’nı öldürmeye teşebbüs etmek, bunların cezası yok mu?

Olmazsa toprak inler, kuşlar dile gelir, denizler taşar.

Nedir o zaman bu endişe, neden mahkemeye, yargıya güven hala tartışılıyor?

Tecrübeyle sabit, daha önce yaşananlar var…

Yargı, ne zaman bağımsız oldu bu ülkede, hangi dönem ideolojik kuşatmayı, siyasi baskıyı hissetmedi?

15 Temmuz
’u, bu yönüyle de düşünmek lazım, darbe kalkışması aynı zamanda
FETÖ yargısını
,
FETÖ bürokrasisini
,
FETÖ sermayesini
,
FETÖ STK’sını
kurtarma, tekrar işlevsel hale getirme girişimiydi.
FETÖ
adına darbeye yeltenenler, sadece darbe suçundan yargılanmıyorlar bugün, aynı zamanda üstü kapalı olarak
Ergenekon sürecinin
de hesabını veriyorlar.

Darbeyle birlikte eski dosyalar da raflardan indiriliyor.

15 Temmuz
, devletin el değiştirme sürecinin sokağa taşan kanlı kavgasıdır,
15 Temmuz
, bir yönüyle de
ETÖ-FETÖ
hesaplaşmasıdır.

Direniş halkındır, darbeyi bastıran halktır. Halk, siyasi iradesine sahip çıkmıştır, oy verdiği adamı korumuştur, arkasında durmuştur, darbeyi bastırmıştır, üstüne düşeni yapmıştır.

Fakat aynı halk, hükümetin el değiştirmesi durumunda nasıl bir gerçekle yüzleşeceği konusunda net değildir.

Meseleyi daha iyi anlayabilme adına basit bir soru soracağım;

“Şayet 2019 seçimlerini AK Parti kaybederse, 15 Temmuz davalarının akıbeti ne olur?”

Söyleyeyim…

Darbenin silahlı kanadı ve onları yöneten üst takım hariç, diğer sanıklar muhtemelen tahliye edilir.

Bu durum, onların suçlu ya da suçsuz olduklarını göstermez, anlatmaya çalıştığım hesaplaşmanın devam ettiğini gösterir, yargının bağımsız olmadığını, devre, döneme göre suç tariflerinin değiştiğini gösterir.

Muhalefet partisi
“adalet yürüyüşü”
yapıyor ama bilinçaltında
“öç alma”
duygusu var, bunu kendileri de söylüyorlar zaten.
Irak
’ta savaş suçu işlediklerini itiraf eden
Tony Blair
,
Lahey
’e çağrılmıyor, bırakın
Lahey
’i,
İngiltere
’de,
Blair
aleyhine dava açılmaması için iç hukuk yolları kapatılıyor, muhalefetten ses çıkmıyor, ama
Türkiye’nin muhalefeti
,
MİT TIR'ları
davasında, ülkenin
Cumhurbaşkanı
’nın,
Lahey
’de yargılanması gerektiğini söylüyor.
Bu memlekette adaleti tesis etmek, haklıyla haksızı ayırmak için örnek alacağımız
“evrensel hukuk anlayışı”
bu mudur, suçunu itiraf edenin bile yargılanmaması için
“iç hukuk yollarını”
kapatan bir vicdan mıdır, bizim örneğimiz?

Adalet istemek, adil olanların, zulmetmeyenlerin, daha da önemlisi yalan söylemeyenlerin hakkıdır.

Dün de bugün de
“hesaplaşma”
peşinde koşanlardan adalet bekleyemeyiz, beklersek de çok bekleriz.
#FETÖ
#15 Temmuz
7 yıl önce
Siyasi hesaplaşma bitmeden adalet tecelli etmez…
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle