|
Mahalledeki testiler kırılmadan...

Muhtemelen yıllar önce size anlatmışımdır. Anlatıp anlatmadığımı ben dahi hatırlamadığıma göre tekrarında bir sakınca yoktur. Zira şu içinde yaşadığımız dönemde, aramızda kim bilir ne testici babalar vardır da dedikodunun mihmandarlığında, bizim gözümüz onları görmez oluyor.



Bilindiği gibi kahvehaneler Osmanlı topraklarında 16. yüzyılda açılmaya başlanıyor... Lakin kahveye gidenler, kahve içenler konusunda halkın kafası karışık.



Testici Nuri Baba diğer esnafların ayıplamasına pek aldırmadan hem taze dibek kahvesini içer hem de çınarın serinliğinde kahvesini yudumlar.



Bir gün dükkanı kapatıp Cuma'ya yetişecek iken bir çocuğun çeşme başında ağladığını görür. Çocuk testisini kırmış, analığından korkusuna evine gidemediği için gözyaşı dökmektedir. Çocuğu dükkanına götürür hadi bunların arasından kendi testini seç der. Çocuk o benziyordu, yok yok bu benziyordu derken Cuma'nın vakti geçer. Öğlen namazını dükkanında eda eden Testici Nuri Efendi her zamanki saatinde kahvesini içmek için çınarın altına oturur. Cuma'ya gelmeyip de kahve keyfi yapmaya gelen Nuri Efendi'ye komşu esnaflar bir güzel buğz eder. Koca adam Cuma'ya gelmiyor da keyfinde sefasında, tövbe tövbe diye söylenip selamı sabahı keserler.



Ertesi Cuma, Nuri Efendi yine dükkanını kapatıp yola düşmüşken bir delikanlı tarafından yolundan alıkonur: “Aman Efendi baba benim düğünüm oluyordu sarhoşun biri gelmiş, bütün küpleri testileri kırmış. Düğün evi susuz kaldı hele sen bana şuradan desti, küp ne varsa ver.”



Nuri Efendi'nin gözü parada, pulda değil. Cuma vakti lakin damadın mahcup olmasına da gönlü razı değil. Hele buyur deyip almış dükkandan içeri.



Cuma namazına ikinci defa gelmeyişi anlaşılınca komşuları adını Papaz Nuri takar. Yol tarifleri Papaz Nuri'nin dükkanını geçince hemen solda diye tarif edilmeye başlanır.



Nuri Efendi, Yaradan'a gönül koyar. Ben senin iki kuluna yardım etmeye çalışayım da, sen benim adımı papaza çıkar bana reva gördüğün muamele bu mudur diye gamlanır. Olabildiğince mahalleli ile temas etmemeye çalışarak namazlarını komşu mahallelerde eda eder.



Bir gün Aziz Mahmut Hüdai Hazretleri gelir Nuri Efendi'nin dükkanının olduğu mahalleye. Camide vaaz ederken “Gönülden seslenişle bulduğumuz can dostunuz Nuri Baba nerede?” diye sorar.



Aziz Mahmut Hüdai Hazretlerinin, Nuri Efendi hakkındaki bu sözleri cemaati şaşkına çevirir. Hemen onu dükkanından getirirler. Nuri Efendi ilk defa tanıştığı Aziz Mahmut Hüdai Hazretlerinin kendisine etmiş olduğu iltifattan şaşırır mahcup olur.



Kendisine papaz lakabı takan dükkan komşuları bin pişman bu mertebeye nasıl kavuştuğunun hikayesini öğrenmek istemektedirler.



Nuri Efendi olanı biteni anlatır. Lakin bu tarihten sonra kendisine gösterilen aşırı teveccühten de epey rahatsız olur. Halkın aşırı rağbeti onu canından bezdirir. Halk içinde bu kadar muteber olunca Hak ile beraber olmanın ne kadar zor olduğunu fark eder.



Ben bunu şimdi niye anlattım? Anlayan anlamış olsun. Anlamayanlar da kendi anladıkları yerden okumuş olsun.


#Aziz Mahmut Hüdai
#Osmanlı
#Kahvehane
7 yıl önce
Mahalledeki testiler kırılmadan...
Jorge Jesus için gensoru
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu
Niçin Diyanet
Bi şey yapmalı!
Hayallerin ötesinde yaşanan bir zaman dilimi