|
Papa"nın tavrı: “Derrrrmişim ...”

ABD; 21.yüzyılın tarihini, Medeniyetler Çatışması üzerinden yazacağını ilan ettikten sonra, Müslimler ile gayri Müslimlerin ilişkisi Türkiye''yi diğer İslam ülkelerinden daha fazla ilgilendiriyor. AB eşiğinde bekleyen/bekletilen, tebaası Müslüman olan tek ülke Türkiye. Bakınız isim konusunda zorlanıyoruz. İslam ülkesi diyemiyoruz. Tebaasının büyük çoğunluğu Müslüman olan ülke diyoruz.

Sorun tam da buradan başlıyor işte. ABD, bir taraftan Türkiye''nin AB''ye girmesini onaylar görünürken, diğer taraftan “Medeniyetler Çatışması” senaryosunun gerçek gibi algılanmasını sağlayıcı argümanlar ortaya koyma kararlılığı gösteriyor. Yeşil Kuşak projesi safhasında II.Jean Paul''un Papa olması ile “Medeniyetler Çatışması” safhasında 16. Benediktus''un Papa seçilmesini, sadece bir tesadüf olarak kabul etmek mümkün mü? Kardinal olduğu dönemde Türkiye''nin AB''ye girmesine karşı çıkan 16. Benediktus, neden tam da şimdi Türkiye seyahati öncesinde o “alıntı”yı yaptı. Seçildiği dönemde entelektüel birikimi vurgulanan Papa''nın, “alıntı” yapma adabını bilmediğini ileri sürmek hiç mümkün olmadığına göre… Bir entelektüel, bir din adamı başkasına ait görüşleri niye alıntılar? Ya cümleye tamamen katıldığını aynı fikirde olduğunu belirtmek üzere, o düşünceyi daha önce dile getirmiş olan kişiye bir rüçhan hakkı olarak zikreder, ya da tartışmalı bulduğu bir görüşü alıntılayarak tartışmaya açar. Alıntıladığı cümle üzerinden kendi konumunu belirtmek ister. Papa ikisini de yapmamıştır. Mesela bu cümleyi alıntıladıktan sonra, ''günümüzde dinler arası diyalog çalışmaları bu anlayış ile mücadele etmeyi amaçlıyor'' gibi bir açılım getirmemiştir. Ya da kardinal olduğu dönemdeki tavrını devam ettirerek kendi kanaatinin de tamamen bu yönde olduğunu ifade etme “dürüstlüğünü” göstermemiştir. Alıntıyı orta yerde bırakarak, “Medeniyetler Çatışması”nda rol kapmak istediğini ortaya koymuştur.

Son yıllarda tv dizileri vasıtasıyla günlük dile yerleşen bir tabirimiz oldu: “Dermişim…” Esasında muhatabınızı incitici şeyleri sıraladıktan sonra, tam muhatap tavrını ortaya koyacakken, “dermişim” diyerek söylenmiş sözü söylenmemiş kıvamına getirme kurnazlığına dayanıyor bu tabir. En çok dj ve vj''lerin itibar ettiği bir tabir: “Dermişim.” Çünkü bu sayede bir taraftan küfretme hakkına kavuşuyor diğer taraftan küfrünün bedelini ödeme yükümlülüğünden azat oluyor.

Kişisel olarak Papa''nın dileyeceği/dilemeyeceği özrün bende hiçbir karşılığı yok. Papa''dan özür dilemesini beklemek aile yadigarını kasıtlı olarak kıran çocuğa anne-babanın “çabuk özür dile” demesini hatırlatıyor. Böyle durumda özrün ne kıymeti var! Gerçek özür; kırdığının asla yerine gelmeyeceğini idrak ederek, muhabbet inşa etmek üzerinden bir tavır ortaya koymaktır.

Papa “dermişim” tavrını önümüzdeki günlerde de devam ettireceğe benziyor. Bunu öngörmek için komplo teorilerine yaslanmaya bile gerek yok. Ama Türkiye açısından esas sorun Papa''nın “dermişim”leri değil. Papa''dan ziyade Cumhurbaşkanı''nın alel acele devlet laiktir açıklamasını yaparak Diyanet İşleri Başkanı''nın Papa''nın gelmesini uygun bulmadıkları açıklamasını geçersiz kılma girişimidir. Diyanet İşleri Başkanı Müslüman Türk halkının duyarlılığı adına konuşurken; Cumhurbaşkanı kimin adına konuşmaktadır? Devlet adına? Tebaası olmayan bir devlet olabilir mi? Tebaasının duyarlılıklarını hafife alan bir devlet?! 21.Yüzyılda?! Hiç mümkün değil. İşte Papa''nın ifadelerinden daha öncelikli sorunumuz buradan boy veriyor. Dostun attığı gülden incinme hali diyelim. Ve şu sorunun cevabını bulmaya çalışalım: Devlet dindarları neden sevmiyor? Dindarlar devletini seviyor. Fakat bu karşılıksız sevgi ne kadar devam eder?

18 yıl önce
Papa"nın tavrı: “Derrrrmişim ...”
Bu başarı hepimizin
Bin Kayrevan’dan bir Kayrevan’a
Herkeste bir ‘ben’ var, bir de ‘gerçeklik’…
Yatırım grevi
Gölge oyunu...