|
Taşradan gelen oyları beklemek...

Pazartesi akşamı, ABD'de seçimleri kim kazanacak diye konuşmaların olduğu ortamda, Trump kazanacak dedim. Bunu diyen tek kişi idim. Neden öyle düşünüyorsun diye soran olmadı.



Esasında siyasi öngörülerim pek tutmaz.



“House of Cards” dizisi sayesinde ABD'nin seçim kampanyalarına, seçim kampanyalarının arka planına dair epey bilgi sahibi oldum.



Demokratlar Trump'ı engelleyici yöntem olarak, adamın çapkınlıklarını ortaya dökmeye çalıştılar, ki içinde yaşadığımız yüzyılda “çapkınlık” ayıplanmıyor.



Düşünün Türkiye'nin “taş fırın aktörleri” kırdıkları cevizlerle “işte hayatımın tekmili birden çapkınlıkları” diye film yaptı da kimse merak etmedi.



Üstelik Trump üzerinden yapılan çapkınlık haberleri, Trump'un kredisini değil Clinton'ların “oval ofis” günlerini akıllara getirdi.



Trump'un kazanacağını öngörmemin sebebi adamın kaba saba sahiciliğinden kaynaklanıyor.



Trump'ın başarısını anlamak için bizdeki Ağaoğlu gaflarına bakmak yeterli.



21. Yüzyıl “kendin olmak” kavramı eşliğinde seyrediyor. Reklam sloganlarında, şarkılarda “başkası olma kendin ol” nasihatinin egemenliği giderek artıyor.



Kendisi olmak denilen şey giderek kimseleri takmayan kaba insan profiline evriliyor. Aynı eylemi fakirler yaptığında kaba ve cahil olarak eleştirilip aşağılanırken, zengin olanlar yapınca, “adam her ahval ve şeraitte kendisi olmayı başarıyor azizim” kıvamı çıkıyor ortaya.



Trump'ın maçoyum ama para bende söylemi, sadece paralı beyaz Amerikalı için değil parasız göçmenler için de hislere tercüman olmuş gibi.



Hilary'nin hırsı, temsili olarak hiç kimseye yar olacak gibi görünmezken; Trump, para kazanmayı bilen bir adam olarak “herkesin” rüyasına katık olacak bir profil çizmiş.



Trump kimseyi değil sadece kendini temsil ediyor.



Hatırlayalım, Obama'nın seçilmesi siyahiler için Beyaz Saray'da temsil edilmek olarak algılanmıştı, bizim Vanlılar bile sevinçten kurban kesmişti. (Vanlılara ne oluyorsa...) Lakin siyahilerin hakları konusunda Obama döneminde pek de iç açıcı gelişmeler yaşandığını söylemek mümkün değil.



Barak Hüseyin Obama'nın seçimden sonra Hüseyinliğine dair bir şey görmedik.



Trump kampanyalar sırasında İslamafobi üzerinden yol almaya çalıştı. Küresel dünyada bir iş adamı olarak İslamafobi'nin maliyetini hangi değer üzerinden hesaplayacağı, onun bu hesabına “derin Amerika”nın nasıl katkı sunacağını ömrümüz varsa göreceğiz.



İlerleyen günlerde, kampanyalarda kaba, iktidarda efendi bir adam mı bulacağız, yoksa kampanya kabalıkları bir tarz olarak Beyaz Saray'ın söylemi haline mi gelecek bütün dünya merakla bekliyor.



Fakirlerin daha fakir olacağı bir dünyayı öngörmek için, birkaç haftanın geçmesini beklemeye bile gerek yok.



Küresel dünya, kültürel kapanmayı mayalayan bir gerilim ortamı inşa ediyor.



Kültürel kapanma ortamlarında “öteki”nin sesi en duyulmayacak yere kapatılmaya çalışılır.



Başlığa gelince... Seçimin resmi sonuçlarının açıklanmasına sabredemeyip Hilary'yi başkan ilan eden Posta gazetesi, ertesi gün okuyucularından özür dilerken “taşradan gelen oyları beklemeden” bu haberi yaptıklarını açıkladı.



ABD seçim sonuçlarına ve Türkiye'deki tepkilerine bakınca, yani Trump'un Türkiye ortağı Aydın Doğan'ın gazetesinde acilinden bir Hilary başkanlığı ilan edilince, Dergah'ın Kasım sayısındaki Hasan Bozdaş'a ait şu mısraları hatırladım: “Burası dünya, burası simetri hastanesi / İnsanlar yamuk, pencereler nizami.”


#House of Cards
#ABD seçimleri
#İslamafobi
#Trump
#Hasan Bozdaş
7 yıl önce
Taşradan gelen oyları beklemek...
Kara dinlilerle milletin savaşı
Bereket
Azınlığın zenginliği ile 1 Mayıs'ın yoksulluğu
Tadımlık hile
Öğrenci hareketleri: İsrail’e karşı ama düzene karşı mı?