|
Ve hukuk adaletten boşandı!

Ben ki en çok korkmaktan korkardım. Korkmaktan korktuğum için bütün "korku" hikayelerine uzak dururdum.

Üç harflilerin hikayelerine. Üçüncü sayfa haberlerine. Gerilim filmlerine.

En çok korkmaktan korkardım. İnsan korkmaya başlayınca düşünce ölür. Hürriyet ölür.

Ve Allah''tan başka herkes korkanın "tanrısı" olmaya kalkar.

Korkmaktan korkardım. Farkında olmadan ya korkunun tohumu içime atılırsa diye korkunun hikayesini duymayacağım dağlara çekilirdim.

Yatılı okulda öğretmenlik yaptığım yıllarda her nöbette gece yarılarına kadar korku hikayesi anlatırdı arkadaşlar. Aralarından yavaşça ayrılır, kaderimize ortak öğrencilerle şiir okuma yarışmaları yapardım ayak üstü. Sonra el ayak iyice çekilince yatağına sığmakta zorluk çeken arkadaşları, sabaha kadar lavaboya götürmek boynumun borcu olurdu. Oysa aralarında en güçsüzü bendim. En çelimsizi.

Gidilen bir seyahatte ortaya ansızın çıkan daha önce görülmemiş börtü böceğe karşı en korkusuz ben olurdum.

Korkmaktan korkardım. Korkmaktan korktuğum için Besmele bizim zırhımız der geri geri giden adımların istikametini değiştirmek için atılıverirdim.

Korkmaktan korkardım. Havf ile reca arası. Gerisi boş.

Korku da imanın zayıflığındandır diye öğretilmişti bize. Korkularımızdan emin olmak için amellerimizi arttıracaktık. Yöntem buydu. Korkularımızdan emin olmak için dışarı değil, içeri içeri bakacaktık.

Korkularımızdan emin olmak için "Allah''ımız var ne gamımız var” diye ünleyecek, dağlar bize eşlik edecekti sedamızı geri verirken.

II

Yaşlandığım için mi! Ümitlerimi tükettiğim için mi! Kemalat basamağında sıçramam gereken basamakları sıçrayamayıp aynı yerde takılı kaldığım için mi! Korkmaktan korkmuyorum artık.

Düpedüz korkuyorum. İçimde boy boy korkular büyütüyorum.

Her haber korku ülkesinin sınırlarından içeri alıyor. Her haberi dehşet içinde dinliyorum. Dünya daha önce de bu kadar korkunç bir yer olmuş muydu Allah''ım diyorum.

Korkmaktan korkmuyorum artık. Çünkü korku bir fanus ben o fanusun içindeyim.

Bize yabancılarla konuşma diye tembih edilirdi. Tanımadığın insanlara sakın cevap verme. Oysa şimdi tanımadıklarımız değil, tanıdıklarımız can düşmanı. Selam alıp selam verdiklerimiz. Göz göze geldiklerimiz. Elinden su içtiklerimiz bizi korkunun ülkesine gönderiyor.

Burada yazdığım için beni bağışlayın. Korkularıma tanık ettiğim için beni bağışlayın. Ama düşündüm ki ben sizin dostunuz isem, ve siz bu satırları bıkıp usanmadan yıllardır okuyorsanız korkunun ülkesine geçtiğimi bilmek hakkınız. İftara çağırıp arkadaşını öldüren kadının haberi ile alt üst oldum. Arkadaşını öldürüp yatak odasına saklayan. Sonra kredi kartını alıp alış verişe çıkan.

Günlerdir eğlencelik bir malzeme olarak "Münevver''in katliamının" konuşulmasından, her konuşma sonrası insanların insanlığından soyunup "denetleyen" haline gelmesi korkularımı iyice azdırdı.

Eylem unutuldu bütün mesele imaj denetimi öyle mi!

Başkalarının acısını denetlemeye kalkanlardan korkuyorum. Acının ıstırabın bu kadar kolay şov malzemesi haline getirilmesinden korkuyorum.

Alllah''ım korkuyorum.

Çok korkuyorum.

Çünkü korkmaktan başka bir şey gelmiyor elimden.

Korkunun hükümran olduğu yerde tahliller, analizler bitiyor çünkü.

III

Sadece insandan değil devletten de korkuyorum. Bir suçlunun karşısında ne kadar savunmasız ve ne kadar çaresiz isek devletin karşısında da o kadar çaresiziz.

Kanunlar katillerden yana.

Çünkü katilin hâlâ harcayacağı enerjisi var. Oysa maktul kara toprağın kara bağrında hareketsiz bir beden.

Postmodern dünyanın fanileri en çok enerjiye tapar. Enerjiye tapanlar için eylemsiz üzüntüler değil enerji tüketecek dedikodular, imaj savaşları, tartışma ortamlarıdır önemli olan.

İnsanın hiçbir değerinin olmadığı bir dünyadan korkuyorum. Kendim için değil, çocuklar için gençler için güçsüzler için iftiraya kurban gidecekler için korkuyorum.

Modern dünya boşanmalar çağı idi. İlim dinden boşanmış ortaya bilim çıkmıştı. Siyaset ahlaktan boşanmıştı.

Post modern dünyada hukuk adaletten boşanıyor.

Obama''nın onayladığı "şiddet yasası"nı düşününüz. Suçu ispat edilene kadar herkes masum değil artık. Suçsuzluğu ispat edilene kadar herkes suçlu. Oysa suçlular "suçsuzluğunu" herkesten daha kolay ispat edebilir.

Vay geldi masumların başına.

15 yıl önce
Ve hukuk adaletten boşandı!
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle