|
Vergilendirilmiş mutluluk

Adını hatırlayamadığım bir düşünür (belki de düşünür değildir) "Gerçek mutlular, hayatında bir kerecik bile olsa mutlu olup olmadığı sorusunu kendine sormayanlardır" der. İnsan bu soruyu ne zaman sorar? Ya da bu soruyu kişi durur dururken mi sormaya başlar yoksa çevresinden gelen baskılar neticesine mi mutluluk çizgisinin hangi tarafında olduğunu düşünmeye başlar?

Oysa Kazancakis insanın mutlu olup mutluluğunu bilmesinin küfür olduğunu söyler El Greco''ya mektuplarında: "...Kem gözleri defetmek için mutluluğumu bozmak amacıyla komik çarelere başvuruyordum. Hatırlarım, Floransa''da o kadar mutluydum ki, bunun artık insanca sınırları aştığını ve acı çekmenin bir yolunu bulmam gerektiğini anladım. Bunun için ayağıma çok dar gelen bir ayakkabı aldım. Bunu sabahları giyerdim; canım o kadar acırdı ki, yürüyemez, karga gibi sekerdim; bütün sabah vakti, öğleye kadar acılıydım; fakat öğleden sonra gezmek üzere pabuçları değiştirince, ne mutluluk duyardım." (s. 170-171)

Sahip olduğu mutluluğu kendince acılar icad ederek vergilendirmiş oluyordu Kazancakis.

Kazancakis haklı mıdır? Mutluluk vergilendirilmeli midir?

Kişi kendisi vergilendirmese bile etrafındakiler vergilendirir onun mutluluğunu. Erdal Öz "Sular Ne Güzelse" adlı hikayesinde kendisine sevdiği kızı isteyecek olan teyzelerinden "karanlıkta eskimiş iki bacı" diye bahseder. Genç yaşta çoluksuz ve çocuksuz kalmış iki dul kadın: "Erkenden eskimiş iki bacı, bırakıldıkları ölü bir kasabada birlikte oturuyorlar, birlikte yaşlanıyorlar şimdi. Bakma kendilerince hoşnutturlar onlar. Mutluluk onların görmedikleri, bilmedikleri, yaşamadıklarıdır. Bu yüzden hiç aramazlar mutluluğu; bilmedikleri tatmadıkları için de mutsuz değillerdir." (Erdal Öz, Sular Ne Güzelse, s. 706, Modern Türk Edebiyatında 99 Hikayeciden 99 Hikaye Haz. Selim İleri)

İnsanlar birbirlerinin mutsuzluklarıyla, mutluluklarından daha çok ilgileniyorlar. Neden? Başkalarının mutsuzluklarıyla nasıl başa çıktıklarını görerek, yeni zırhlar kuşanma çabası mı bütün bu merakların kaynağı? Belki. Ama daha çok kendini unutma çabasındandır; başkalarının mutsuzluğundan yansıyan aynalara bakma telaşı. Çünkü ötekinin mutsuzluğu bize kendi mutsuzluğumuzu unutturacak ilaç gibidir. Başkalarının mutsuzluğundan kendimiz için en dayanılır hayat zırları biçer, bu zırhları dikerken kendimizi unuturuz.

Mutluluk insanın kendini unutacak kadar meşgul ederek yorma sanatıdır. Yorulmayanlar mutluluğun ne olduğunu asla bilemezler. İsterse bu yorgunluk başkalarının hayatını diline ve gözüne pelesenk etmekten kaynaklanan yorgunluk olsun. Ne beis! Üstelik psikologlar ve pskiyatristler dedikodunun ruh sağlığı üzerindeki etkilerini tartışırken bi perva. Paparazzi programlarıyla "mutlu" olduğu varsayılan ünlülerin mutlulukları vergilendirilmiş olunmuyor mu kare kare?

25 yıl önce
Vergilendirilmiş mutluluk
Skandal anlaşma
2020 yılında memurlara ödenen ödül, huzur hakkı ve taltif tutarları ne kadar oldu?
“11 Eylül” ve Afganistan gerçekleri..
Sıradan bir deplasman
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…