|
Arkadaş yanlışa devam ediyor
Sabah yazarı Nazlı Ilıcak, dünkü
sında, "Ekşi rejimin teminatı mı?" diye soruyordu. Bir gazete başyazarının ''rejimin teminatı'' olabileceğinin düşünülmesi bile ne kadar garip bir durum değil mi?

Adalet Bakanlığı dört bin yeni hâkim almak için sınav düzenliyor diye "Yargı AKP''lileştiriliyor" bayrağı açanların başında geliyor Hürriyet başyazarı. Bu sonuca varmak için kullandığı gerekçelerin hepsinin yanlışlığını bir bir sıralamış Nazlı Ilıcak: Sözlünün sınavdaki ağırlığı onun iddia ettiği gibi artmamış, tersine azalmış; eskiden daha dar kadrolu olan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu bir yasa değişikliğiyle genişletilip kuruldaki bağımsız yargı üyesi sayısı artırılmış... Sınav için uygulanan usulün 1930''lardan beri değişmeden sürdüğü de biliniyor. Anayasa Mahkemesi de sınav sistemini yürürlükten kaldırmak için yapılan başvuruyu reddetmiş zaten...

Oktay Ekşi, buna rağmen, "Yargı AKP''lileştiriliyor" iddiasında.

Mehmet Moğultay''ın, "Ne yani, MHP''lileri mi atasaydım?" tepkisi belleklerimizde taze... Sınav sisteminin yürürlükte olduğu onca yıl içerisinde Adalet Bakanlığı bünyesine hâkim ve savcı olarak alınan bürokratlar alındıkları dönemin siyasi iktidarlarının çizgisinde sayılmıyorlar da, şimdilerde sınava tâbi tutulanlara neden farklı gözle bakılıyor?

Bunun da cevabı var Oktay Ekşi''nin yazısında: Sınav sistemini yerinde bulan Anayasa Mahkemesi''nin bu dönemde ''farklı'' bir yapıya sahip hale gelmesi... Ancak Anayasa Mahkemesi''nin sınav sistemiyle ilgili kararını Tülay Tuğcu''nun başkan olduğu dönemde verdiğini de yine Nazlı Ilıcak''ın yazısından öğreniyoruz...

Hürriyet başyazarının ''takıntıları'' vardır; birine veya bir kuruma taktı mı, sonuna kadar götürmeden bırakmaz. 50 küsur yıldır hem de...

Anayasa Mahkemesi''ne kurum olarak ve orada görev yapan üyelere de şahsen ''seviyesizlik'', ''yeteneksizlik'' ve ''kişisel çıkarları ön plana geçirme'' suçlamalarını yönelttiği yazılarını
. ''Takıntı'' devam ediyor; Anayasa Mahkemesi''ni ilgilendiren her yeni gelişmede, konu ne olursa olsun, benzer yaklaşım içeren yazılarını herhalde eksik etmeyecek Oktay Ekşi.
''Takıntılı'' olduğu bir başkası da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül... Cumhurbaşkanı Gül Pakistan''a giderken YÖK konusunu açan meslektaşlara tanığı olduğu garip bir ''sayın muhbir vatandaş'' öyküsü anlattı ya, öyküyü gazetelerine aktaran arkadaşların konuyu YÖK ile irtibatlandırmaları üzerine baş gösteren kafa karışıklığı Hürriyet başyazarına ''takıntısını dışa vurma'' fırsatı sağlamış... Dün, son cümlesi "Mızrak çuvala sığmıyor" olan ''Bu hiç yakışmadı'' başlıklı bir
ile çıktı okurlarının karşısına Oktay Ekşi. Yanlış anlamayı bütünüyle Cumhurbaşkanı Gül''e mal ederek...

Fırsat bu fırsat diye düşünmüş olmalı.

Bütün bunları kendisini gerçekten ''rejimin teminatı'' olarak gördüğü için mi yapıyor acaba Oktay Ekşi, yoksa daha önce "Benim yazılarım kendi görüşümden çok başyazarı olduğum gazetenin tavrını yansıtıyor"
göre, yazısını kurumsal bir tavır mı saymalıyız? Cumhurbaşkanlığı ile Anayasa Mahkemesi''ni karşısına alan birini, bu iki kurumun ''rejimin en merkezi'' konumunda yer aldıkları düşünülürse, hangi ''rejimin teminatı'' sayacağız? ''Kurumsal tavır'' desek, Hürriyet gazetesinin Cumhurbaşkanı ve Anayasa Mahkemesi ile ne alıp veremediği olabilir?

En iyisi, konuyu açıklama fırsatını, ''rejimin teminatı'' olarak görülen Oktay Ekşi ile kendisine o gözle baktığını açıklayan Nazlı Ilıcak''a bırakmak...

55 yıllık başyazarıyla Hürriyet gazetesi iyice marjinalleşme yolunda...

16 yıl önce
Arkadaş yanlışa devam ediyor
Türkiye’deki Suriyeliler…
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü