|
Krizin akıllıları

İçinde bulunduğumuz küresel krize dair çok şey söylendi ve söylenmeye de devam ediyor. Nedenleri ve krizin olası sonuçları hakkında bundan sonra da fikirler söylenmeye devam edilecek. Çünkü kriz tüm yerküreyi etkilemeye devam ediyor.

Bazıları 2008 yılında başlayan krizin yeniden ve daha büyük olarak tekrar edileceğini söylerken, kimileri de en kötüsünün geride kaldığını iddia ediyorlar.

Krizin daha büyük bir şekilde geri gelip gelmemesi ya da en kötünün yaşanıp yaşanmadığı bir yana, kriz özellikle gelişmiş ekonomilerden başlayan domino etkisiyle devam ediyor.

Krizin başından bu yana; iktidarlar devrildi, teknokrat hükümetler iş başına ge/tiri/ldi, merkez bankaları defalarca trilyon dolarları bulan parasal genişleme hamleleriyle krizi aşmaya çalıştı.

Krizle birlikte oynanan oyunların pisliklerinin bir kısmı deşifre edildi.

Dünyanın dev bankalarının Libor manipülasyonunun külleri kalkmamışken, bu sefer döviz piyasasında yaptıkları pislikler deşifre oldu.

Zengin ekonomilerin deflâsyon kâbusuyla uykuları kaçarken, merkez bankaları faizleri aşağı çekerek bu korkuyu aşmaya çalışıyorlar.

Krizin etkileri başta Avrupa olmak üzere sokakları ısıttı. Krizden en fazla etkilenen toplumun en alt katmanındakiler öfkelerini sokağa halk hareketleri olarak taşıdılar.

Orta direk diye tabir edilen geniş halk kitleleri krizin etkisiyle büyük travmalar yaşadılar ve yaşamaya da devam ediyorlar.

Birleşmiş Milletler Uluslararası Çalışma Örgütü"nün (ILO) raporuna göre, 2015 yılında dünyadaki işsiz sayısının 208 milyona ulaşması bekleniyor. Kriz öncesi istihdam düzeyine, gelişmekte olan ekonomilerde 2015"te, gelişmiş ülkelerde ise 2017"den sonra ulaşılması bekleniyor.

En tehlikelisi de dünyada ciddi anlamda genç işsizler ordusunun ortaya çıkması.

Özellikle Avrupa"da genç işsizler çok büyük bir sorun.

Bu nedenle birkaç gün önce Avrupa Birliği ülkeleri liderleri Paris"te işsizlik gündemiyle toplandı. Tehlike büyük. Çünkü Avrupa Birliği"nde her 4 gençten biri işsiz...

Neticede bu krizde de toplumun en alt katmanında bulunan emekçiler her zaman olduğu gibi, en fazla etkilenen ve yıpranan kesim oldu.

Peki, bu krizde kazananlar olmadı mı?

En genci 29 yaşındaki Mark Zuckerberg, en yaşlısı 93 yaşındaki Karl Albrecht"den oluşan yerkürenin 100 süper zengini, toplam servetlerini 2013 yılında net 200 milyar dolar artırarak 2,1 trilyona yükseltiler. Bu zümrenin serveti dünyanın gayrı safi gelirinin yaklaşık yüzde 3"üne eşit.

Tüm bu küresel bakış açısının ardından Türkiye"de durum nedir? diye bakacak olursak; dünyadan çokta farklı olmadığını söyleyebiliriz.

Türkiye ölçeğine göre değerlendirecek olursak; Türkiye"de 94 bin kişi dolar milyoneri ve bu 94 bin kişi Türkiye"deki kişisel servetin yüzde 43"ünü elinde bulunduruyor.

Milyonerlerimizin dörtte biri servetini yurt dışında tutmayı tercih ettiğinden, bu servetlerin ülke ekonomisine bir katkıları olmuyor.

Son verilere göre Türkiye"nin yurt dışında tutulan servetinin büyüklüğü 138 milyar doları buluyor. Bu rakam ortalama olarak, cari açığın iki katı. Kaçak servetin Türkiye"de tutulması ekonomik anlamda birçok dengeleri değiştirebilir...

Sonuç itibariyle; büyük kitleler, yığınlar krizin tahripkâr ve yıkıcı etkilerine maruz kalırken, çok küçük bir zümre krizde daha fazla semirerek bu krizi de fırsata çevirmiş durumdalar.

Sizce bu zengin zümreler çok akıllı olduklarından mı servetine servet kattılar?

Toplumun en alt katmanında bulunanlar "işi bilmediğinden" mi en çok kaybeden oldular?

Tüm bunlar mevcut dünya sisteminin yapısından kaynaklanıyor olmasın...

11 yıl önce
Krizin akıllıları
Yargısal aktivizm: İki ucu keskin bıçak
İnsanlığın tek Yahya’sı
“Karşı konulmaz çöküş” tarihi...
2024 yılında memurlara ödenecek dil kursu yardımı yüzde 84,21 oranında arttırıldı
Kuklaları oynatan Derin Kuklacılar?