|
Ağacın dalı olmak

Pazartesi sıkıntılıydı. Salı rahat ve neredeyse huzurlu... Çarşamba nereden geldiğini hiç bilmediğim bir keder bulutu dolaştı durdu üstümde. Perşembe nasıldı hatırlamıyorum, boşa geçmiş bir gün olmalı... Cuma her zamanki gibi dolu dolu... Cumartesi sulu sepken sevinçler ve Pazar her zamanki gibi hayal kırıklığı... Bazen, günlerin gelirken yanlarında duygularını da beraber getirdiği gibi bir hisse kapılıyorum. Sabah olduğunda gözlerini o günün duygusuna açıyor, gün boyu bir daha o duygunun dalgalarında oradan oraya sürüklenip durmaktan bir daha kurtulamıyor sanki insan!



“Ben nasıl biriyim sence?” diye sordu sağda oturan sessizliği bozarak, “Fit görünüyorsun!” dedi solda oturan.



Yeni edebiyatın eserlerinde hiç tasvir yok neredeyse... Sadece mekanların, şehirlerin, havanın, suyun, çevrenin değil; insana dair hallerin de tasviri yok. Bizim tanımaya, görmeye, dikkat göstermeye, anlamak için mesai harcamaya ne vaktimiz, ne tahammülümüz var çünkü. Laf ebeliği ve imgesel performanslar... Şimdiki zamanın kalem cambazları olarak bizler, hayatlarımızı eski genişliğine geri döndüremediğimiz için, böyle sallantılı bir ipin üstünde yürümeye mahkûm ediyoruz kalemimizi!



“Neden hep hüzünlüsün?” diye sordu biri. “Galiba başka bir şey olamadığım için” dedi diğeri.



“Hüznün bütün yaprakları bir ağaca bağlıdır” demiş Mohsen Namjoo, İzdiham-17'deki röportajında Ahmet Can'a.



“Artık hiçbir şey için hiç kimse ile yarışmayacağım” dedi kaplumbağa koşmaya hazırlanan tavşana, “en iyisinin her şeyi ağırdan almak olduğunu anladım sonunda!”



Dövme yaptırmanın iyi bir şey olduğuna inanıyor olsaydı, muhtemel ki tam kalbinin üstüne “Buraya çöp dökmek yasaktır!” ibaresini yazdıracaktı.



Keşke evimizde biriken çöpleri poşetlere doldurup atabildiğimiz gibi içimizde biriken fazlalıkları da kendimizden uzak bir yerlere göndermenin yolunu bulabilseydik!



“Nasılsın?” diye sordu buruşuk paket kağıdı. “Bugün çok gerginim!” dedi ambalaj lastiği.



'Bir baltaya sap olmak' zorlamasının altında maksatlı bir endüstriyel yalan var: Aslolan bir ağacın dalı olmak değil mi?



Bir de şunu düşünün: Rüzgarda ters döndüğü için mevsimin bütün yağmurlarını kaçıran bir şemsiye ne hisseder?



Korkma sağanaklardan, ıslanmak yağmurla bütünleşmektir.



Ne zaman gökyüzünde süzülen bir göçmen kuş sürüsü görse, “Ömür boyu içinde hep bir gitme isteğiyle yaşayıp da gidecek hiçbir yeri olmamak nasıl bir şey?” diye geçirirdi içinden beyaz saçlı adam.



“Zahm-ı aşka gelip merhem sarmağa/ Ferhad olup bir gün bağrın yarmağa/ Kudretin yoğ ise Beyt'e varmağa/ Gönül Beytullah'tır ziyaret eyle” diyor Aşık Seyranî.



Ne mutlu kendine gelmek için gidenlere!



Kendini gönül rahatlığıyla damarlarında deveran eden kanın akışına bırakan insanlar da var.



“Bir suskun sözsüzce söyler, bir suskun sessizce dinler” dedi meczup, “ne düşer bundan sana!”


#Laf ebeliği
#Meczup
#Yeni edebiyat
8 yıl önce
Ağacın dalı olmak
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle