|
Ağırlıklarımızı atarken...
Yanlış sürekli sorular sorarak doğruyu meşgul etmenin hesabını yapıyorsa; doğrunun yapması gereken yanlışın sorularına cevap yetiştirmeye çalışmak mıdır, yoksa bir an önce yanlışla konuşmayı kesmek midir?

Hayattaki her şey gelip geçici, bir tek hakikat dışında! Dere yatağına ev kurulmaz; insan kök salacağı yeri seçerken bunu çok iyi düşünmeli!

“Zamanı kendine uyduramıyorsan, sen zamana uy” diyenlere uyup bugünlere geldik. Şimdi biz ayak direyenlere aynı soysuz masalı üstüne katarak anlatıyoruz!

İnsan bir şeyse bir başka şeyin içinde kendisi olamaz. Eğer bir başka şeyin içinde bal gibi olacağını söylüyorsa, demek ki zaten bir şey değil!

'Her devre söyleyecek sözü olmak', 'her devre uygun sözü bulmak' demek değildir.

Bedenimize birkaç beden küçük bir elbiseyi zorla giymeye çalışıyor, uymayınca uysun diye paçalarından, kollarından çekiştiriyor, düğmelerini güç bela iliklemeye çalışıyoruz. Maksadımız komik olmaksa eyvallah, değilse eyvah ki ne eyvah!

“Şaşıyorum” dedi yanındakilere beyaz saçlı adam, “insanlar eskiden kendilerine yakışan elbiseleri arardı, şimdi kendilerini elbiselere yakıştırmaya çalışıyor!”

Gün gelir, davası insana yük olur, o vakit o yükü vakurla taşımak dava haline gelir. Yük ağırlaştı diye hamal çağırmak dava ehlinin huyu değildir.

“Pervane ateşten sakınmaz canı/ Uğruna koymuşum başı bedeni/ Doldur tüfengini hedef al beni/ Yaram doksan dokuz yüz olur gider” diyor Aşık Veysel merhum...

Mutluluk peşinde koşan gafillere söyleyin, bu iş yürüme bandıyla olmaz!

Bent Hamer'ın son filmi '1001 Gram'da ölüm döşeğindeki yaşlı bir adam kızına şöyle diyordu: “Hayatın en ağır yükü, taşıyacak hiçbir şeyin olmamasıdır.”

Hayatı boyunca sırtında taşıdığı ağır insanlık yüküyle tamamen bütünleştiği için, herkesin kambur zannettiği insanlar da var.

Herkesin hafiflemek istediği bir zamanda 'insan'ın bir ağırlığının kalmaması bizi niye şaşırtıyor?

Anlaşılan o ki, herkesi dünya vatandaşı yapmaya çalışanlar, insanlığın hayat felsefesini üç heceye sığdırmaya çalışıyorlar: Lay Lay Lom!

Aman dikkat! Espriyi yapanın, çoğu zaman espriden daha komik olabildiği tekinsiz bir zamandayız.

İç kulak iltihabı diye bir şey var ya, sözlerin hakikatsizce söylenmesine şahit olmaktan oluyor o!

Bazı sözler de var ki; gelip insanın içine oturur, rahatsız etmeye kıyamazsınız!

Öyle güzel ol ki... Söz söylediysen, “Ne güzel söz!” desinler; söylemediysen, “Ne güzel sükût!”

“Sen sözünü yâre söyle” dedi meczup, “varsın ağyar duymasın!”
#meczup
#Bent Hame
#1001 Gram
9 yıl önce
Ağırlıklarımızı atarken...
Faizsiz konut imkânı sağlayan şirketler
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü