'nda
için neler yapmadılar ki... Balkanlardan bizi sökmek için işledikleri cinayet, kurmadıkları kumpas, yapmadıkları fitne kalmamıştı.
Batı bununla da yetinmedi. Bize
yaptıklarını yaptılar. İçlerindeki ihtirası yenemediler.
nda bu kez
için çılgına döndüler. Yaktılar, sürdüler, kamplarda topladılar… Tutup vagonlara doldurup sürgün ettiler.
Sonra bir ortak noktada buluştular, durdular.
Bugün İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra
. Zira Avrupa kendi değerleri olarak sahiplendiği
,
meselesinde çuvallamaktadır.
Avrupa Birliği'nin en yüksek yargı organı
nın
çalışanların işten çıkarılmasının yolunu açan kararı tam da
. (Cadı avını, Katolik, Ortodoks savaşlarını, Endülüs'ün paramparça edilişini, Avrupa'yı skolastik düşüncenin esir alışını hatırlayın).
Peki ne oluyor “Hür Dünya”ya… Batı medeniyetine… Avrupa Birliği'ne?
Sanki ötenazi yapıyorlar. Avrupa, yeniden ırkçılığı ikame ediyor… Nazizm, Faşizm, Avrupa şehirlerini rehin alıyor… Nefret politikaları akıllarını başlarından alıyor…
Bencilce, öteki olarak kabul ettiklerini, Avrupa'dan söküp atmak için çabalıyorlar.
Türkleri değerlerimizle Avrupa'da istemiyor. Müslümanları asimile olmadan bu halleriyle Avrupa'da istemiyorlar.
Sanmayın ki Batı düşman olarak gördüğü
Göreceksiniz, eninde sonunda
Siz, bir Fransız milliyetçisinin aklının arkasında
nün durmadığını mı sanıyorsunuz?
Tıpkı
gibi…
Bilmem anlatabildim mi?
Birkaç haftadır bir vesile ile Anadolu kentlerinde gençlerle buluşuyorum.
nda kalan öğrencilerle Türkiye üzerine bazen saatler süren tartışmalar yapıyoruz.
Hakkını teslim edeyim
yurtlarında kalan öğrenciler için birçok farklı etkinliğe imza atıyor, bizim katıldığımız da onlardan sadece bir tanesi…
***
Öğrenci arkadaşlarımız çağırıp beni dinlemek istediklerini söylüyorlar… Lakin bazen benden daha çok konuşuyorlar. Bunu da zaten ben teşvik ediyorum.
Mersin'de, Bilecik'te en son Sivas'ta pırıl pırıl gençlerle bir araya geldim. Ne yalan söyleyelim, onlar benden değil belki ama ben onlardan çok da fazla istifade ettim.
Gençlere, millete “parlamenter sistem” diye yutturulan ama aslında atanmışların sivil siyaset üzerinde kurduğu vesayet düzenini anlatıyorum. Adını şöyle koydum:
darbesinden sonra
milletin iradesinin nasıl teslim alındığıyla başlayıp…
darbe anayasası ile bu vesayet düzenine bir güçlü takviye daha yapıldığını da ekliyorum.
Cumhurbaşkanının yetkilerinin artırılması meselesi yani… Böylece nasıl müdahale edilebilir bir siyasal sistemi bize dayattıklarının da birçok örneğini sıralayarak…
***
Üniversiteli gençler sabırsızlıkla dinliyor söylediklerimi. Sonra soru bombardımanına tutuyorlar… Soru dedimse başında ve sonunda kendi kanaatlerini söylemediklerini, söyleyemem yani…
Elbette, konumuz siyaset ve siyasetteki tıkanıklıklar olunca dönüp dolaşıp
ne geliyoruz.
Sorular ilginç.
Mesela bir delikanlı şöyle bir soru sordu Sivas'ta:
İlginç öyle değil mi? Soru iyi, ama arkasında mutlak bir şey var.
Verdiğim cevap karşısında geriye yaslanıyor,
diyor.
: “Sen Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a güveniyorsun ama
. Zira senin oyunla bir Cumhurbaşkanı seçilecek.
Salonda bir kahkaha tufanı kopuyor.
Bir başka genç belli ki daha yirmili yaşlarda söz alıyor, “18 maddelik değişiklikte her şeyi anladım da şu 18 yaşında milletvekili olma meselesini anlamadım.
diyor.
Şaşkın olduğumu söyleyerek söze başlıyorum. Salonun ön sırasındaki izleyiciler benim yaşlarımda. Kravatlı hâzirundan böyle bir soru bekleyebileceğimi ama bir gençten bu sorunun gelmesinden şaşkın olduğumu söylüyorum, gülüşmeler oluyor.
Sonra dedim ki,
Ve unutmayın
hem de şehit düşmek pahasına…
Size güvenildiğinin en bariz örneği, milletvekili de seçilebilmeniz değil mi?”
Bir başka soru,
Cevabım çok basit:
Gerçekten de bağımsız olmak ne kadar zormuş görüyorsunuz. Düne kadar vekâlet verdikleri terör örgütleri üzerinden bizi vuruyorlardı, bugün doğrudan vuruyorlar. Son Almanya, Belçika ve Hollanda örneği tam da budur…
Sorular sorular sorular…
Dedim ya gençlerle buluşmak onlardan daha ziyade bana iyi geliyor. Çünkü beklentilerini, tedirginliklerini, heveslerini ve ihtiraslarını görme şansı yakalıyorum.
Türkiye'nin geleceği milletin geleceği gençlerin gözlerindeki ışıltıyı görmek bana umut veriyor.