|
“Denize girmeyen” suikastçı Rus kadının yatağına nasıl girdi
“Rus Büyükelçisi Karlov'u öldüren suikastçının arkasında kim var”
sorusuna “iyi niyetli” ve doğru cevap arayanlarla, bu işi dallandırıp budaklandırıp ortada öylece kalakalması için çaba sarf edenlerin giriştikleri muazzam mücadeleye şahit oluyoruz.


Ne hikmetse suikastı

“radikal terör örgütleri”

üzerinden

“devlete”

mal etmeye çalışanların başında

Aydın Doğan'ın amiral gemisi geliyor
.


Geçtiğimiz hafta suikastçının ablası ile

“ilginç”

bir röportajı manşetine çeken gazete, ablanın ağızından

suikastçı için “Önceden içki de içerdi, denize de girerdi. Polis okuluna gittikten sonra denize de girmez oldu”

dedi.



Ve suikastçıdaki değişimi “devlet”in eline düşmekle izaha kalkıştı!



Aynı

amiral gemisinin bir yazarıysa dün “denize girmeyen” radikal suikastçının(!) Rus hayat kadının yatağına girdiğini yazdı!


Yani “Devletin okulunda radikal eğilimlere yönelen suikastçımız” (!) denize girmeyi uygun bulmazken

Rus kadının yatağına girmekte bir beis görmemiş!


Birbiriyle çelişkili bu iki iddia da Doğan'ın amiral gemisine ait!



Doğan'ın amiral gemisi, FETÖ'cü suikastçıyı radikal terör örgütleriyle ilintili göstermek için olmadık numaralar çekti. Sonun da

”Polis okulu onu değiştirdi”

manşetini atarak

devleti “suçlu” ilan etti.


Manşet haberle suikastçının ablasının dilinden FETÖ'yü akladı. Spotlarda FETÖ ile ilgili iddiaların hiçbirine yer vermedi. FETÖ bahsini hiç açmadı.



Dün aynı

amiral gemisinin yazarı, 26 Aralık'taki manşetlerini yalanladı



FETÖ'cü olduğu için değil “Devletin okulunda okuduğu için değiştiğini” öne sürdükleri

suikastçının Rus bir kadın ile “hayli hareketli bir cinsel yaşamı” olduğunu yazdı
.


Bir hafta sonra kendi gazetesinin manşetini yalanlayan bir yazı:

“Suikastçı ve bir Rus kadın”


Şaşırdık mı?



Hayır!



Zira bir süre önce neredeyse tıpa tıp aynı senaryo bu kez

Bylock kullanıcılarıyla ilgili manşet haberden sonra yaşanmıştı!


Hatırlıyor musunuz Doğan'ın amiral gemisi

24 Ekim 2016'da “İŞTE HERKESİN ARADIĞI BYLOCK”

manşetiyle çıkmıştı.



Bylock'un sahibi

olduğu öne sürülen kaçak FETÖ'cü yüzü gizlenerek Brooklyn Köprüsü'nün altında acar muhabire(!) röportaj vermişti.



“Bylock kullanıcılarının kategorik olarak FETÖ'cü olmayacağını” ilan etmek

maksadıyla yapıldığı anlaşılan röportajdan sonra,

gazete gerçeklerin yüzlerine çarpılması sonucunda kendi köşe yazarları ile yine kendi manşetini yalanlamıştı.


Peki Doğan'ın amiral gemisi bunu niye yapıyor?


Bana kalırsa, önemli bir yöneticisi FETÖ'den tutuklanan…



Bylock konusunda islim üzerinde olan



En son büyükelçi

suikastının yaşandığı saatlerde yaptığı yönlendirmeler nedeniyle Ankara temsilcisini görevden alan…


Vergi cezası ve o süreci hatırlatıp yine “benim istediğim yöne bakın” demeye çalışan Doğan'ın amiral gemisi, “

kendilerinin bildiği gerçekleri”
bizim de bildiğimizi sanıyor

ve sürekli yalpalıyor.



Ne dersiniz?



Darbeyi Araştırma Komisyonu ne yaptı

Meclis'te kurulan

15 Temmuz Darbeyi Araştırma Komisyonu

ön raporunu yazmış. Raporun içeriğini sorgulayacak değilim. Lakin komisyonun kurulduğu günden bu yana havanda su dövdüğünü söylemek isterim.



Zira “gereksiz mevzulara” dalıp, konuyu dallandırıp budaklandırdı. Sonra da konunun muhataplarına “yazılı soru” sorup cevaplarını almadan taslak rapor yazdı.



Darbeyi Araştırma Komisyonu'nun geldiği nokta budur.



Bir de aklımdan hiç çıkmayan bir mevzu var:



Darbe Komisyonu FETÖ'cülerin giriştiği 15 Temmuz Darbesini mi araştırdı yoksa FETÖ'yü mü araştırdı?

Daha net söyleyeyim: FETÖ terör örgütünün geçmişten bugüne kadar nasıl bir faaliyet yürüttüğü, kimlerle direkt ya da endirekt ilişki geliştirdiği mi komisyonun konusuydu; yoksa, 15 Temmuz günü ve gecesinde FETÖ'cülerin giriştiği kanlı darbe mi?



Açıkçası, komisyonda yakından tanıdığım birkaç isim de var, onların iyi niyetlerine de inanmak istiyorum.



Lakin, iyi niyetli yaklaşımım komisyon ipe un sermiştir!



Suizan ile baktığımdaysa konu bağlamından kopartılarak birçok gereksiz tartışmanın başlatılmasına, konunun bağlamından kopartılmasına neden olunmuştur.



Yanılmayı çok isterim.



Suriye ve terör siyasetin malzemesi yapılamaz

Bugün “Bataklıktan 8/10 yılda çıkarız.

Suriye'de ne işimiz var. El Bab'da ne işim var”

diyenlerin babaları, dedeleri

Türkiye'yi bugünlerde terör örgütlerine verdikleri silahlarla vuranların koruyucu şemsiyesine girmek için 721 şehidin verildiği Kore Savaşı'na katılmayı savunmuşlardı.


Ve o zaman ne beka sorunumuz, ne sınır ihlalimiz, ne de sınırlarımızın içine akıtılmak istenen terör belası vardı!



“El Bab'da ne işim var” sorusu üzerinden toplumsal dokumuzda çatlak oluşturmaya çalışanlar, Suriye konusunda inisiyatif alan, masadaki yerini sağlamlaştıran ve çözüm için adım adım yol kat edenlere destek olmayı neden denemez?



Suriye ve terör meselesi iç siyasette polemik konusu olmaktan çıkmalıdır. Ana muhalefet başta olmak üzere tüm siyasi partilerin bu konuda daha yapıcı olmasını beklemek hakkımızdır.


#FETÖ
#Karlov suikasti
#Darbeyi Araştırma Komisyonu
7 yıl önce
“Denize girmeyen” suikastçı Rus kadının yatağına nasıl girdi
Amerika’nın bomba Ortadoğu itirafında Türkiye analizi dünyayı salladı!
Kamu tasarrufu
BİT’lere kadrolu işçi alımında acilen tedbir alınması gerekiyor
Tarih bizi çağırıyor ama biz birbirimizle boğuşuyoruz!
İYİ Parti kongresinin kazananı kim