|
Dirgenle toplamadan önce tırpanla biçmek gerektir
Her şey ben yaşarken oldu bunu bilsin insanlarben yaşarken koptu tufan

ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat

her şeyi gördüm içim rahat

gök yarıldı, çamura can verildi

linç edilmem için artık bütün deliller elde

kazandım nefretini fahişelerin

lanet ediyor bana bakireler de.

Sözlerim var köprüleri geçirmez

kimseyi ateşten korumaz kelimelerim

kılıçsızım, saygım kalmadı buğday saplarına

uçtum ama uçuşum

radarlarla izlendi

gayret ettim ve sövdüm

bu da geçti polis kayıtlarına. (Celladıma Gülümserken… İsmet Özel)


***


4 Mayıs'ta işaret fişeği ateşlendi…



Ondan önce zaten

“olan olmuştu, olacak olan da olmuştu.”


22 Mayıs'ta veda ve vefa ile sonuçlandı…



Kameralara, mikrofonlara dahası mesajın muhatabına üslubunca sözler söylendi…



Beklenen oldu…


Araç devrilmeden…



Bir viraj çok hafif hasarla dönüldü…


İsmet Özel

ne diyor?



“Her şey ben yaşarken oldu…



Bunu bilsin insanlar..!”



Gerçek o ki, olup bitenler gözümüzün önünde yaşandı.



Eğer gözlerimizin feri sönmemiş ise ya da bir perde ile kapatılmamışsa olup biteni “yaşayarak” gördük..!



Ne şaşırdık ne de “ne oluyor” dedik.


Çünkü

olan olmuştur olacak olan da olmuştur!


***


Olmadığını, olamıyor olduğunu gördük…



Dirgen

i bilir misiniz? Bizim oralarda biçilmiş ekini toplamak için kullanılır.



Çataldır iki sivri ucu vardır ve biçilmiş olanı toplamak içindir…



Dirgen ile ancak biçilmiş olanı toplayabilirsiniz..!



Oysa, hasadı toplamak için önce onu biçmeniz gerekir…



Biçmek içinse ihtiyacınız olan tırpandır.



Tırpan biçecek ki dirgen toplayabilsin.


Olmayanı, olamıyor olanı hep birlikte gördük.



Çünkü toplamadan önce biçmek gerektir.



Biçilmeyeni, toplamaya kalkışmak… Olmayanı oldurmaya çalışmaktır..!


***


Ak Parti 2'nci Olağanüstü Kongresi

'ni yerinde izleme imkanım oldu.



Kongre'ye Cumhurbaşkanı Erdoğan damgasını vurdu

. Tek aday olarak seçime giren Binalı Yıldırım Ak Parti'nin yeni Genel Başkanı ve müstakbel başbakan oldu. (Bugün kabineyi açıklayacak)



19 Mayıs'ta Ömer Çelik'in,

“Cumhurbaşkanı Erdoğan ile aramızda bir milim mesafe yoktur

” cümlesi Kongre'de ete kemiğe büründü.



Divan Başkanı Bekir Bozdağ,

“Ak Parti'nin bir tek lideri vardır o da Erdoğan'dır”

dedi.



Binali Yıldırım,

“Sevdan sevdamız, yolun yolumuzdur”

diyerek liderlik tartışmalarını bitirdi.



Eski Genel Başkan ve Başbakanı Ahmet Davutoğlu ise yaptığı konuşma ile muhataplarına ince mesaj vermeyi tercih etti.

“Partinin birliği için görevi bıraktığını”

söyledi. Geleceğe yelken açtı.



Her şey bizim gözümüzün önünde oldu…



27 Ağustos 2014'teki “Vefa Kongresi”nden bu yana olup bitenlerin özeti şudur:



Dirgen ile hasat toplamak zamanı değildir.


Tırpan ile tarlayı biçme zamanıdır..


Önce sistem sorunu çözülmelidir.



Olan da hayır vardır.



Hayırlı olsun.



Özeleştiri…

Yıllar önce bir iki köşe yazısında ufak tefek eleştiriler yapıldığında,

“Ama bir sorun hele neden öyle yaptım”

diye başlayan izahat cümleleri kurulurdu…



Keşke yine,

“Ben de hata yapmış olabilirim”

diye cümle kurulsa.



Ben'den geçilip biz'e erilse..!


Uçan adama Kürtlerin cevabı



“Halkımız” dedikleri insanlara reva gördükleri “çukur” ve “el yapımı bombalar”dı. Aylardır, “özerlik” ve “öz yönetim” mavalı okuyarak memleketin bir yanını felç etmek için her türlü şiddeti, pisliği yaptılar. Ölümlerden beslendiler. Şiddetten beslendiler…



Ve “hangi yüzle” diyeceğimiz yüzsüzlükle gidip bir de Sur'da esnaf ziyaret etmeye kalkıştılar…



En son dokunulmazlık meselesinin Meclis Anayasa Komisyonu'ndaki görüşmelerinde

havada uçarken görmüştük

kendisini… Havada uçup yine aynı etnik kökenden gelen başka bir milletvekiline tekme atmaya kalkışırken… Yerlerde sürünüp, sopa yerken görmüştük onu.



Sonra “naralar atıp” meydan okuyan edayla gördük. “Dokunulmazlıklar kalkarsa…” diye başlayan ve tehdit dolu sözlerle.



Ve nihayet, 5 aydır devam eden sokağa çıkma yasağının kaldırılmasının ardından Sur'da gördük.



Ne görme ama!



Sur esnafı gerekeni gerektiği dille söyledi.



Diyor ki ayakkabı boyacısı bir vatandaş, “8 nüfus bu boya sandığına bakıyor. Çocuklar okusun vatana millete yararlı olsunlar istiyorum.”



Uçan adam söze giriyor, “Yüz yıldır Kürtlere böyle yapıyorlar… falan filan..”



Boyacı vatandaş cevabı yapıştırıyor yüzüne, “Bizim dedelerimiz birlikte savaştı bu vatan için. Benim dedemin mezarı bile belli değil.”



Bir başka vatandaş, “Sahip çıkmadınız” diyor. Aslında sadece sahip çıkmamazlık yapmadılar.



Kör ideolojik saplantılarının bedelini Sur'daki, Nusaybin'deki, Cizre'deki, Yüksekova'daki, Şırnak'taki hasılı çatışma ortamlarının yaşandığı bölgedeki Kürt vatandaşlarına ödettiler.



Şimdi hem hukuken hesap verecekler, hem millete hesap verecekler.



Sur'lular hesap sormaya başladılar bile…



Komisyon odasında uçmakla olmuyor…



Kaybettiniz!



Hendeklere, öz yönetim, özerklik heyulasına onca milleti heder ettiniz.



Hesabını hem Allah, hem millet hem hukuk soracak.

#İsmet Özel
#Dirgen
#Binalı Yıldırım
#Ak Parti
8 yıl önce
Dirgenle toplamadan önce tırpanla biçmek gerektir
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle