|
İki kaldırım işgali, iki farklı tutum; sade vatandaşın gündelik meselesi

Mega kent İstanbul'da yaşamanın bedeli ağırlaşıyor. Bu şehirde kamu düzeninin sağlanması için polis ve jandarma olağanüstü gayret sarfediyor. Fakat şehrin büyüklüğüne oranla yetersiz kalan personel sorunların çözümüne yetişemiyor.



BİSİKLET YOLUNA PARK EDENİN HADDİNİ BİLDİRENLER


Size biri Sırbistan'ın Novi Sad şehrinde diğeri dünya şehri İstanbul'da yaşadığım iki olayı anlatmak istiyorum. Çünkü bu iki olay birbirine çok benziyor fakat sonuçları çok farklı.



Rahmetli

Bahattin Yıldız

ağabey ile bundan 8 yıl önce

Sırbistan'ın Novi Sad

şehrine gitmiştik… Roman Müslümanlarla bir bayram geçirmek için.



Bayram namazını kılacağımız mescidin kapısına geldiğimizde Boşnak şoförümüz bizi indirdi ve aracı park etmek için yanımızdan ayrıldı.



Bayram namazını kıldık… Bayramlaştık… Derken kapıdan çıktık… Kaldırıma adım attık. Bir de ne görelim? Bizim şoför aracı kaldırım ile bisiklet yolu üzerine park etmiş. Yani işgal etmiş! Novi Sadlı birkaç kişi aracın başında bekliyor. Şoför hızla onların yanına gitti. Aracı çekmek istedi. Sırplar müsaade etmedi. Şikayet ettiklerini, polisin gelmesini beklediklerini söylediler. Şoför aracı kaçırmak için hamle yaptı. O sırada polis geldi. Çok ağır bir ceza kesti. Çekici de gelmişti. Boşnak şoför aracını çekicinin ve polisin elinden zor kurtardı.



Öğrendik ki o şehirde bisiklet yoluna ve kaldırıma araç bırakmak hem büyük ayıp, hem büyük suçmuş!



İSTANBUL'DA YASAK ALANA PARK ETMEK RUTİN


Birkaç gün önce eve yürüyerek gitmeye karar verdim. “Keşke yürümeseydim” diyecek halde evin kapısından girdim. Bir of çektim. Ev halkı benim halimden tedirgin oldu... Zira asabımın bozukluğu her halimden belliydi… Zira sinirlerimi zıplatan abuk ne kadar fiil varsa beş on dakika içinde gördüm.



Bunlardan biri Novi Sad'da yaşadığıma benzer bir olaydı.



İstanbul'un tam orta yerindeki bir ilçenin, tam orta yerindeki bir mahallesinin, tam orta yerindeki bir ortaokulunun kapısının önüne; kaldırıma kocaman bir midibüs park etmişti. Park etmiş demek yanlış aslında kaldırımı işgal etmişti!

“Pes” dedim içimden. Sonra dayanamadım fotoğraflarını çekip

Emniyet Genel Müdürlüğü

'nün, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait

Beyaz Masa

'nın ve ilgili belediyenin sosyal medya hesabına gönderdim. Sadece ilgili belediye bana nezaketen geri dönüş yaptı. Fakat takip ettim

o midibüs sabaha kadar o kaldırımda durdu. İnsanlar oradan geçmek için yolun ortasından yürümek zorunda kaldı.


Aynı

ortaokulun önünde “park yasağı” levhası var!

Buna rağmen bir grup kamyoncu orayı kendilerine has park alanı ilan etmiş…



Her sabah saat 06.45 ila 07.00 arasında öğrenciler neredeyse aralarında hiç mesafe bırakılmamış…



Uzun bir kamyon koridorunun arasından okula gidebiliyor.



Caddeden yürümek zorunda olanlar ise her gün bir facianın eşiğinden dönüyor.



Bunlar sadece küçük küçük örnekler.

Her gün onlarca kaldırımı, yaya geçidini, park edilmesi yasak alanları onlarca otomobil, midibüs, kamyon işgal ediyor.


Bununla birlikte, trafik kurallarını hiçe sayan, insan hayatını hiçe sayan onlarca olayla karşı karşıya kalıyoruz İstanbul'da.



Çözümse elbette

kurallara uyan vatandaş profili

nde. Bu profilin dışında kalanlara da tıpkı bizim Boşnak şoförün o kural tanımaz girişimine Novi Sad'da uygulanan ağır ceza gibi bir uygulama gerekli.



Peki bu İstanbul'da mümkün mü?



MEGA KENTTE YETERİ KADAR POLİS YOK


Dev bir dünya şehri burası.

Nüfusu birçok Avrupa ülkesinden fazla

. Her gün genişleyen, her gün sorunları artan bir şehirden bahsediyoruz. İstanbul'un sorunlarının birçoğunun çözümünde ya da yönetiminde elbette

polise de büyük görevler

düşüyor.



Daha önce de yazdım. Ben daha çok trafik ve günlük önleyici tedbirlerle ilgili

İstanbul Emniyeti

'nin ilgili birimlerini sık sık tabir yerindeyse

“taciz ediyorum!”


“Neden emniyet şeridini ihlal edenlere daha ağır cezalar yok? Neden park yasağına uymayanlara, kaldırımları otoparka çevirenlere müsamaha gösteriyorsunuz? Neden aradığımızda ortalıkta polis bulamıyoruz?

” türünden birçok soruma muhatap oluyorlar…



Bu tacizlerime rağmen mümkün olduğunca da konuyla ilgilenmeye çalışıyorlar.



Ancak günlük hareketler ile birlikte

İstanbul'un nüfusu 20 milyonu geçiyor

. Ve bir acı tablo ile karşı karşıyayız:

Bu koskoca şehirde sadece 35 bine yakın polis görev yapıyor…


Yakın diyorum zira FETÖ'cü alçaklar yüzünden her gün yeni görevden almalar yaşandığı için sayı değişiyor.



Türkiye'de toplam 250 bin polis

memuru var. Yine bunların bir kısmı FETÖ terör örgütüyle iltisaklı oldukları için görevden el çektirildi, açığa alındı, meslekten atıldı.



Bugün Türkiye'de ve özellikle İstanbul'da zaten var olan polis açığı daha da fazlalaştı.



İstanbul'da şu haliyle 550 kişiye bir polis memuru düşüyor aşağı yukarı

.



35 bin polis memuru ile mega kente hizmet verilmeye çalışılıyor.



Eksik

personele rağmen

İstanbul Emniyeti

'nin

15 Temmuz'da gösterdiği destansı başarının altını özellikle çizmemiz gerekiyor.


Bununla birlikte, benim gibi sıradan vatandaşların, asayiş ve trafik konusunda polisi daha görünür istemesi kadar tabii bir şey olamaz.

Yoksa kaldırım işgalleri, park yasağı ihlallere, sıradan asayiş vak'aları bu şehri daha da yaşanmaz hale getirecek.


Burada biraz da polislerin özlük haklarından bahsetmeliyim…



İstanbul dışında hangi şehirde yaşarsanız yaşayın çok daha düşük ücretlerle “insani şartlar”da yaşama şansınız olabilir.



İstanbul öyle değil! İstanbul'da yaşamanın bedeli çok daha ağır.



Buna mukabil, yılın 52 haftasının 41 haftasında ek görev yazılmış nice polis memuru var; İstanbul Emniyeti'nde.



Yine

3 bin lira ortalama gelir

ile kira ödeyip, çocuk okutan memurların sayısı yabana atılmayacak kadar çok.



12 saat mesai ise neredeyse rutin.


Kamu düzeninin bozulmamasını istiyoruz. Kurallara uymayanlar cezalandırılsın istiyoruz. Meşru otoriteyi aradığımızda, yanımızda görmek istiyoruz…



Hal böyle olunca nitelikli ve daha çok polis istiyoruz…


Kurallara uyanlarla kuralsızların ayrışması için ve düzeni bozanların hizaya gelmesi için buna ihtiyacımız var.


Haksız mıyım?


#Bisiklet yolu
#İstanbul
#Otomobil
7 years ago
İki kaldırım işgali, iki farklı tutum; sade vatandaşın gündelik meselesi
Kültür politikasında hedef altın nesil değil altın insan olmalı
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü