|
Körleme satrançta ‘usta’nın karşısındaki gri silüet
Bir nevi
körleme satranç oynanıyor
yine. Hani şu satranç tahtası olmadan tarafların hamlelerini söyleyerek oynadığı oyundan söz ediyorum.


Bu oyunu oynayabilmek için, güçlü bir hafızaya ve analitik bir zekaya ihtiyaç var. Masanın bir tarafında kimin ya da kimlerin olduğunu biliyoruz.



Karşı taraftakiler sürekli değişiyor fakat…



Bu taraftaki

“usta”

sürecin daha yıkıcı olmaması için elinden geleni yapıyor. Piyonları temizliyor, bazen at'a yürüyor. Sonra çekilip, kale'ye hamle yapıyor ama şunun farkında

”oyunun sonunda bütün taşları aynı torbaya koyacaklar.


Ve o masadaki

herhangi bir taş asla değil

. Olmaya niyetli de değil zira..!



Karşı taraftaysa sürekli oyuncu değişiyor. Tek hesapları var,

“şah çekmek.”


Taş satın alıyorlar, taş çalıyorlar, hile yapıyorlar… Neticede sadece ve sadece bir tek gayeleri var.

“Usta”yı saf dışı bırakmak

.



Usta

” dese ki,

“Tamam sizin amacınız şah'ı yemek ve beni yenmek. Ben oynamıyorum desem ya da oyunda şah'ı versem bitecek mi?”

soruya verecekleri cevabı biz biliyoruz…



Hayır!


Onlar bugün “

şah”

çekip

“usta”

yı yenmekle yetinecek türden değiller… Zaten bu haliyle yenebilecek de değiller…



Usta'yı satranç masasından kaldırdıktan sonra, yerine kim geçerse geçsin duracak olanlar da değiller…


Sonunda

masayı da mekanı da dağıtmayı kafaya koymuş olanlar bunlar!


Tıpkı Endülüs'ü, Granada'yı, Toledo'yu yerle bir edenler gibi…



Tıpkı,

Balkanlar'dan Müslüman tebaayı sürenler, sürerken milyonlarcasını katledenl
er gibi…


Tıpkı,

Anadolu'yu, İstanbul'u işgal edenler gibi…


Karşısında oyuncu ve oyun kurucu istemeyenlerdir onlar…



Hep ve daha bizim olsun diyenler…



Sanmayın ki sorun “usta”nın varlığı… Sorun Türkiye'nin milletiyle ve vatanıyla varlığında!


Anlamadınız mı?



Anlamadıysanız, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın dün “Lozan taşı”nı niye kımıldattığını düşünün yeter!


Gönül sınırlarına inat beton duvar

Apartmanın kapısından çıkmıştım ki kaldırımda yürüyen orta yaşlı biriyle göz göze geldim. Hafif tebessüm ettik aynı anda birbirimize.



Selam verdi. Aldım. Yürüdü gitti.



Kapının önünde bekliyordum. Bir iki dakika geçti geçmedi… Biraz önce göz göze geldiğim adam geri dönmüş bana doğru yürüyordu. Tedirginlik yaşamadım desem yalan. Ama öylece bekledim. Yaklaştı tekrar selam verdi. “Size bir hadisi şerifi hatırlatmak isterim” diye kırık bir Türkçe ile söze başladı. Hazreti Peygamber'in (as) Müslümanların birbirine muhabbet duyması ve gönüllerinin birbirine yakın olmasıyla ilgili bir hadisini önce Arapça sonra Türkçe nakletti. “Müslümanlar bu yüzden kardeştir” deyip elimi sıktı…



“Ben seni kaç yıldır televizyonda görüyordum. Suriye'deyken de görüyordum. Sana karşı hep kalbim iyi niyetliydi. Burada göreceğim aklımdan geçmezdi. Seni ekranda görünce de içim ısınmıştı şimdi de” dedi… “Vatan, letafettir. Döneceğiz inşallah bir gün Halep'e” diyerek yanımdan ayrıldı.



Ofise geldiğimde masamda duran gazetelerin birinin manşeti şuydu,

“TOKİ Seddi”


Alt başlık:

TOKİ Suriye sınırında 200 kilometresi yapılabilen duvarın kalan 711 kilometrelik bölümünü 5 ayda tamamlayacak. Böylece 911 kilometrelik duvar, dünyanın en uzun 3'ncü duvarı olaca
k.


Allah aşkına, Suriye'deki terör devleti tamam. Terör grupları tamam.



Lakin biz yıllar yılı “gönül coğrafyamızdaki” sınırları anlamsızlaştırmaya çalışırken, bu duvar neyin nesi?


79 milyon mağdur var Kılıçdaroğlu

CHP lideri Kılıçdaroğlu

“1 milyon mağdur var”

diyerek bir şey yapıyor farkındaysanız. Yapmak istediği belli, masumane düşünenler gibi “kurunun yanında yaş da yanıyor” filan diye düşünmüyor. “1 milyon mağdur” edebiyatı üzerinden FETÖ operasyonlarının önünü almak istiyor.



Son günlerde fabrika ayarlarına dönen CHP liderinin bu çıkışının arkasında da FETÖ var diye düşünüyorum.



Nedenine gelince,

Adil Öksüz

konusundaki

“Öksüz MİT'ç
i
iddiası var”

sözünü ortaya atan Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz'dan hemen sonra gazetecilere

“Darbenin başbakanının ve
cumhurbaşkanının da belli olduğu bir kitapçık var”

demişti. O kitapçık işinden yine torniston yaparak sıyrılmıştı. Gördümle başlayan, görmedimle devam eden… Cumhurbaşkanı ve başbakan değil ama bakanların listesi vara dönüşen bir tornistondu bu.



Adil Öksüz konusunda da kafa karıştırıcı çıkışlar yapan Kılıçdaroğlu en son bombayı

“1 milyon mağdur var”

diyerek patlattı.



1 milyon mağdur var öyle mi?



Sadece sendika üyesi olduğu için işinden olanlar var öyle mi?



O zaman hatırla Kılıçdaroğlu eline

FETÖ tarafından tutuşturulan boş Deniz Feneri dosyası yüzünden kaç bin fakir fukara mağdur oldu.


Yine FETÖ'nün sana servis yaptığı montaj ses kayıtları ve tapeler yüzünden kimler mağdur oldu acaba?



CHP liderine samimi bir sorum var:

Amacınız ne?

FETÖ'cülerin temizlenmesine katkı verip 7 Ağustos Yenikapı Mitingi'ndeki ruhu korumak mı, yoksa yine FETÖ'nün dümen suyuna girmek mi?



İyi de 15 Temmuz gecesi 241 şehit yok mu? Binlerce gazi yok mu?


Dahası

FETÖ yüzünden 79 milyon mağdur yok mu ey Kılıçdaroğlu?


Neyin hesabındasın, bir de hele?


#Balkanlar
#Satranç
#FETÖ
#Deniz Feneri
8 yıl önce
Körleme satrançta ‘usta’nın karşısındaki gri silüet
Yıllarca aidat toplayıp yüzüstü bıraktılar
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü