|
Siyasetin Sülün Osman’ı, Kılıçdaroğlu
Türk siyasetinin bir Kemal Kılıçdaroğlu sorunu var. Bu sütunda Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir sorun olarak karşımızda durduğunun sayısız örneğini verdim. Bir keresinde de
“Bizzat bana verdiği sözü tutmadı”
diye yazmıştım.


Buradan biraz yürüyelim…



Geçen gün

NTV'

de katıldığı bir programda durduk yerde,

“Evetçi televizyonlar beni yayınlarına çıkarmıyorlar. Yandaşlar beni davet etmiyorlar”

anlamında birkaç cümle kurmuş Kılıçdaroğlu. “Kurmuş” diyorum zira aynı anlarda ben de

Ülke tv

'de canlı yayındaydım. Bilgi bize ulaştığında,

Turgay Güler

ekrandan şunları söyledi

, “Bu son çağrımdır. Defalarca Kemal Kılıçdaroğlu'nu bu stüdyoya davet ettim. Gelin sorularımıza cevap verin dedim ama bir cevap alamadım. Son kez davet ediyorum. Bu son çağrımdır…”


Bu son çağrının üzerinden de 4 gün geçti, Kemal Kılıçdaroğlu lal oldu. Sessizliğe büründü.



Bu, burada bir dursun.



GELECEĞİM DEYİP GELMEYEN, SONRA DA “ÇAĞIRMIYORLAR” YALANINI SÖYLEYEN


Epeyce bir vakit önce

Kemal Kılıçdaroğlu

ile bizzat telefonda görüştüm. Yayına katılmak istediğini söyledi.

“Olur”

dedim. Sözleştik, saat verdik. “Tamam” dedi. O saate yaklaştığımızda aradım telefonlara çıkmadı. Yayına gelmedi.



Bu da burada dursun.



SORULARA CEVAP VERMEK YERİNE SORU SORUYOR


Önceki gece TRT Haber'de sevgili dostum TRT Haber Dairesi Başkanı

Taşkın Koç

'un karşısında Kemal Kılıçdaroğlu'nu gördüm. CHP liderine soru soruyordu Taşkın Koç ve doğal olarak sorularına cevap bekliyordu.



Lakin Kılıçdaroğlu sorulara cevap vermek yerine, her soruya en az 3 soru ile mukabele etti.



Hatta bir ara şöyle bir izlenime kapıldım

, “Moderatör Kemal Kılıçdaroğlu, konuğu Taşkın Koç'a sorular soruyor…”


Çünkü Kılıçdaroğlu'nun sorular umurunda değildi, kendi gündemini TRT ekranından millete dayatma derdindeydi.



Bu da burada öylece dursun.



KILIÇDAROĞLU'NUN YALANLARI “SİYASİ DOLANDIRICILIK”


Geçen gece telefonum çaldı. Arayan 30 yıllık ağabeyim, aynı zamanda birlikte çalıştığımız

Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni Zahit Akman

'dı. Kemal Kılıçdaroğlu'nun yalanları üzerine konuştuk. Birden şöyle bir cümle kurdu,

“Kemal Kılıçdaroğlu için gaf yapıyor demek hafif kalır. Yalan söylüyor demek hafif kalır. Kılıçdaroğlu'nun yaptığı tam manasıyla
siyasi dolandırıcılıktır

. Çünkü

sadece yalan söylemiyor o yalan üzerine bir gündem oluşturuyor ve kamuoyunu o gündem ile yönlendiriyor, o yalanı satıyor.”


Akman'ın Kılıçdaroğlu için kullandığı

“siyasi dolandırıcılık”

kavramı bana nedense

“Sülün Osman”

ı hatırlattı.



Neden diye soracak olursanız,

Sülün Osman, Galata Kulesi'ni boyayıp satmaya kalkışmış… Dolmabahçe'deki Saat Kulesi'ni ise satmış

Türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük dolandırıcılarındandı. Ancak Sülün Osman'ı Sülün Osman yapan dolandırdıklarını yalanlarıyla kandırmak değil onların duygularıyla da oynamasıydı.



Kemal Kılıçdaroğlu, yalanlar üzerine bir gündem oluşturuyor ve o gündemle kamuoyunu yönlendiriyor.


SAHİ MAVİ DOSYALARA NE OLDU?


Hatırlayın, daha genel başkan olmadan önce odasından bir fotoğraf paylaştı. Arkasındaki raflarda mavi klasörler olan fotoğraftan bahsediyorum.

M. Dengir Fırat, Melih Gökçek, Mustafa Sarıgül

gibi isimlerin yer aldığı dosyalar. Sözüm ona “yolsuzluk dosyaları” olarak kamuoyuna sundu, bunları. Peki Kılıçdaroğlu o dosyaları “yargı”ya vermediği halde yıllarca neden elinde salladı?



Çünkü “yolsuzluk” kılıfı üzerinden boş dosyalarla bir gündem oluşturdu ve onları

kamuoyuna sattı.

Sattı diyorum bunu siz siyasi gündem oluşturdu diye anlayın.



Kılıçdaroğlu için

yalan söylemek vakayı adiye

den. Yine Kılıçdaroğlu için kulağına üflenen her şey, rekabet ortamında kullanılacak malzemedir. O nedenle sürekli yalan söylüyor. O nedenle

FETÖ'nün kulağına üflediği her şeyi ulu orta her platformda kullanıyor

. Yine hatırlayın, 17-25 Aralık darbe teşebbüsü sırasında oluşturulan montaj ses kayıtlarını ve tapeleri Meclis Grup Toplantısı'nda “Gelin şimdi hep birlikte izleyelim” diyerek takdim eden de Kılıçdaroğlu'ydu.



“KONTROLLÜ DARBE” YALANINI SATIYOR


Bu sefer de tuttu 16 Nisan referandumu öncesi son virajda, “evet” cephesinin yükselişte olduğunu görünce, yeni bir yalanı satmaya kalkıştı. “15 Temmuz kontrollü bir darbeydi” dedi. 249 şehidin kemiklerini sızlatmaktan onların aziz ailelerini incitmekten imtina etmeden hem de…



Kemal Kılıçdaroğlu bu yalanı tıpkı Sülün Osman'ın dolandırıcılığı gibi siyasi dolandırıcılıktır.



Gündemi yalanlarla oluşturup, satıyor. “Satıyor da kim alıyor” diye sorabilirsiniz.



Şunu unutmayın,

Sülün Osman

Galata Kulesi'ni satmak istedi, satamadı ama

Dolmabahçe'deki Saat Kulesi'ni satmayı başardı

.

Çünkü, bazılarının ihtirası, aklının önüne geçer.

Bu gerçeği bilenlerden biri de Kılıçdaroğlu'nun kulağına sufle verenler.



Kemal Kılıçdaroğlu

, bu duyguyu kabartacak şekilde

siyasi dolandırıcılık yapıyor

.

Alıcısı da ona göre oluyor.


TÜRKİYE'NİN KILIÇDAROĞLU SORUNSALI


Toparlayalım.



“Gel” diyorsunuz, gelmiyor. “Geliyorum” diyor yine gelmiyor. Sonra dönüp “Beni çağırmıyorlar” diye yalan söyleyip bu yalanı satıyor. Gittiği yerde sorulara cevap vermek yerine soru soran moderatör kılığına bürünüyor.



Kamuoyu oluşturmak için türlü türlü yalana başvuruyor. Söylediği yalanlarla kurduğu hayali dünyayı gözümüzün içine baka baka satmaya kalkışıyor. Tıpkı Sülün Osman'ın yaptığı gibi bir takım insanların zaaflarından faydalanmaya çalışarak, siyaset yapıyor… Yani siyasi dolandırıcılık yapıyor.



Ne diyelim, sadece CHP'nin değil artık Türkiye'nin bir Kemal Kılıçdaroğlu sorunu var. 16 Nisan'dan sonra bu gerçek çok daha tartışılacak.



Siz ne dersiniz?

#Siyaset
#Kemal Kılıçdaroğlu
#Sülün Osman
7 yıl önce
Siyasetin Sülün Osman’ı, Kılıçdaroğlu
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle