Öncelikle Suriye konusunda Türkiye'nin hedeflerini anlatırken, “Cerablus, Rai, Dabık ve şimdi de geldiğimiz noktada El Bab. Biz El Bab'da şu anda temizlik harekatı yapıyoruz dersek yeridir” diyen Erdoğan'ın,
cümlesinden, Türkiye'nin Rakka'dan daha çok Mümbiç'i öncelediğini anladım.
Amerika ve koalisyon güçleriyle müşterek adımların atılması durumunda “Rakka sürecinde de birlikte adımlar atılabileceğini” hatırlattı ve PKK'nın Suriye uzantısı PYD'nin içinde olacağı hiçbir operasyonda Türkiye'nin yer almayacağının altını çizdi.
Amerika'da Trump'ın yönetime gelmesiyle birlikte Suriye politikasındaki belirsizliğin farkındayız. Bu belirsizliğin Türkiye'deki yansıması, Erdoğan'ın,
cümlesinde saklı.
Anayasa değişikliği paketine ilişkin referandum süreciyle ilgili olarak, “Ben üzerime düşeni yaptım, yapacağım. Şu ana kadar 9 ili ziyaret ettim. Devam edecek. Salon ve televizyon programlarımız da olacak. AK Parti ve genel başkanı da sahada ve çalışmalarını sürdürüyor. MHP de aynı yönde bir dayanışma içerisinde” şeklinde konuştu.
Hayır cephesinin ne yaptığıyla değil, evet cephesi olarak yaptıklarından sorumlu olduklarını belirten Cumhurbaşkanı, “Kendimizi anlatalım istiyoruz
dedi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun son dönemdeki söylem değişikliğini nasıl yorumladığı da soruldu Cumhurbaşkanımıza. Şöyle cevapladı:
“Partimizin kurucusu olarak resmi adı Adalet ve Kalkınma Partisi'dir, kısaltılmışı AK Parti'dir. Kısaltmada AKP diye bir şey yok dedik dinletemedik. Bugün bu seviyeye gelmiş olmaları kârdır. Başörtülü kardeşimin evini ziyaretleri güzel olmuştur.
Merhum Hocamızın ölüm yıl dönümü nedeniyle düzenlenen merasime katılmış olması güzel bir şey. Ancak niyet çok önemlidir.
Hayır cephesinin kimlerden oluştuğunu söylediklerinde bazılarının rahatsız olduğunu anlatan Erdoğan,
diyor. Bunu masaya yatırmak gerekir.
. Kandil, PKK bu ülkede 35 bin insanın canına kıydı. Bu örgüt bugün halk oylamasında hayır diyorsa, o zaman bizim vatandaşlarımızı bilgilendirmemiz lazım. Kimler hayır diyor, kimler evet diyor bilgilendirmemiz gerekir.
Biz bunu anlatmayacak mıyız?
Yaptığımız bu” diye konuştu.
gazetesinin geçtiğimiz Cumartesi günü attığı “7 soru 7 cevap” manşetiyle ilgili 28 Şubat benzetmesi yapılınca Cumhurbaşkanımız bunu kabul etmediğini söyledi ve, “Çünkü
7 eleştiri 7 cevap başlığı gibi başlıklar çok çok çirkin ve içeride atılan başlık
başlığı alçakça, edepsizce.
Kim söylüyor? Kim rahatsız?
Bunun hesabını şahsım Cumhurbaşkanı olarak ve Silahlı Kuvvetler olarak hepimizin sorması gerekir. Bir yargı süreci başlamış durumda. Ben sürecin takipçisiyim.
Kardak'la ilgili “turistik gezi” yorumları yapıyorlar, buna ilişkin Genelkurmay Başkanımızın, Kuvvet Komutanlarıyla birlikte dava açması gerekir” dedi.
Batı dünyasının Türkiye'ye ilişkin çifte standardına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, olayların birbirine karıştığını anlatırken Karadeniz yöresinde kullanılan bir tabiri hatırlattı.
Bakıyorsunuz mesela batı FETÖ'ye sahip çıkıyor. Buna normal bir sahiplenme olarak bakabilir miyiz? Hayır.
Kanun Hükmündeki Kararnamelerle ilgili olarak 'Bu sayı çok değil mi' diyor. 'Açığa alınanlar çok değil mi' diyor. Bunun sayısını onlar belirleyemez.
Bizde Türkiye Cumhuriyet Devleti'ne karşı bir darbe girişimi oldu.
Parlamento bombalanmış, Özel Kuvvetler bombalanmış, Külliye bombalanmış. Bütün bu olaylar olacak sen hâlâ gelip bize hesap soracaksın.
Geliyor hesap soruyorlar. Süre soruyorlar. Ne zaman bitecek diye.
Devlet niye var? Bunun için var” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanımızın Pakistan dönüşü yaptığı açıklamaların bir kısmı böyle. Gözlemlerime gelince sadece şunu söylemekle yetineyim:
Daha seçilmeden önce,