|
‘Sevad-ı azama tâbi olun’
Anayasa değişikliği için referandum sürecine girdiğimiz bugünlerde
evet
-
hayır
kampanyaları tüm hızıyla sürüyor. Özellikle sosyal medya üzerinden paylaşılan “
var mısın
” görüntüleri büyük ilgi görürken, “
hayır
”cılar da boş durmuyor.


Anayasa değişikliğine “hayır” demeyi düşünenlerin bu aralar, “Hayırlı cumalar”, “Hayırlı sabahlar”, “Hayırlı akşamlar” gibi ifadeleri çokça kullanmaları dikkat çekiyor. Ancak Türkçe'deki 'hayır' ile Arapça'daki 'hayır' aynı değil. Zira Arapça'da 'hayır' () harfi ile yazılır. Latince yazılışına değil, telaffuzuna bakınca Arapça 'hayır', “hayır”cılar için hiç de hayırlı bir slogan değil.



Referandum sürecinde daha çok farklı söylem ve eylemlerle karşı karşıya kalacağız. Ancak bu sürecin en dikkat çekici açıklaması bence CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Anayasa değişikliğinin İslam'a aykırı olduğunu söylemesidir.



Kılıçdaroğlu, Habertürk'te Fatih Altaylı'nın programında,

“Bu, inanç açısından da doğru değil, demokratik açıdan da doğru değil. İslamiyet'te istişare vardır. Burada öyle bir şey yok. Her şeye tek başına karar verecek”

ifadelerini kullandı. Madem Kılıçdaroğlu değişikliği İslam açısından tartışmaya açtı. O halde biz de bir göz atalım.



Peygamber Efendimiz bir hadisinde,

“Ümmetim dalalet üzerine birleşmez. Öyleyse bir konuda ihtilaf olduğunu gördüğünüzde sevad-ı azama (büyük çoğunluğa) tâbi olun”

buyuruyor. Hadis kitaplarında bu konuda çeşitli rivayetler yer alıyor.



Muhalefet, Anayasa değişikliği karşıtlığını “Millet yanlış tercih yapabilir” tezi üzerine kuruyor. “Bu sistemde halk yanlış birisini seçerse çok kötü şeyler olur” algısı oluşturulmaya çalışılıyor. Hatta AK Partili seçmenleri etkilemek için “Ya Kılıçdaroğlu gibi birisi Cumhurbaşkanı seçilirse” şeklinde bir korkutma ile halktan değişikliğe 'hayır' demeleri isteniyor.



Halbuki siyasi tarihimize bakıldığında tam da Peygamber Efendimiz'in buyurduğu gibi milletimiz hiç yanlışta ittifak etmemiştir. 1950 yılında tüm baskılara rağmen halkın büyük çoğunluğu 'Demokrat Parti' dedi. 1965 seçimlerinde 27 Mayıs darbecilerinin namlularının gölgesinde halk yine DP'nin devamı Adalet Partisi'ni tercih etti. 1984 seçimlerinde Kenan Evren'in açık tehditlerine rağmen, halkımız Turgut Özal'a teveccüh etti. 1000 yıl sürecek denilen 28 Şubat'ı 5'inci yılında halk sandığa gömdü, AK Parti'yi iktidara getirdi.



Anayasa değişikliğinde Kılıçdaroğlu'nun ortaya koyduğu “İslam'a aykırıdır” tezini yukardaki hadis doğrultusunda ele aldığımızda farklı bir durum ortaya çıkıyor. Birincisi tam da hadiste vurgulanan ihtilafa düştük ve sevad-ı azama (büyük çoğunluğa) müracaat ediyoruz. İkincisi ve en önemlisi muhalefetin 'millet yanlış yapar' tezinin aksine hadiste “Ümmetim dalalet üzerine birleşmez” buyruluyor. Üçüncüsü ise en katılımlı istişare referandumdur. Yani seçmenin tamamının görüşü alınarak karar verilecek.



Son zamanlarda İran'a ilgisi artan CHP anlaşılan İran İslam(!) devriminden bayağı etkilenmişe benziyor. Halkın yanlış birini seçebileceği endişesini sürekli dile getiren CHP sözcülerinin, halkın önüne gidecek isimler için bir ön eleme mekanizması peşinde oldukları anlaşılıyor. Tıpkı İran'daki gibi. İran'da Koruyucular Konseyi diye bir yapı var. Bu konseyin uygun görmediği kişiler ne milletvekili ne de Cumhurbaşkanı adayı olamıyor. Konseyin üyeleri Dini Lider tarafından atanan altı din adamı ile yargı erkinin aday gösterdiği ve parlamentonun onayladığı altı hukukçudan oluşuyor. Mesela bizde de Sabih Kanadoğlu, Vural Savaş, Yekta Güngör Özden gibi bir Belirleyiciler Konseyi olsa fena mı olur. O zaman istediğiniz sistemi getirin, bakın CHP hiç karşı çıkar mı!



Küçük bir hatırlatma: CHP lideri, Anayasa değişikliğinin İslam'a aykırı olduğunu özgürce söyleyebiliyorsa bunu AK Parti'ye borçludur. Refah Partisi, Müslümanlarla müşriklerin bir arada barış içinde yaşamasını sağlayan Medine Sözleşmesi'ni övdüğü için Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı. Eğer AK Parti, partilerin kapatılmasını zorlaştıran düzenlemeleri yapmasaydı, Kılıçdaroğlu'nun bu sözleri yüzünden CHP şimdilerde Anayasa Mahkemesi'nin koridorlarında referandumun iptali için değil, partisinin kapatılma davası için dolaşacaktı.


#Anayasa değişikliği
#Referandum
#Kemal Kılçdaroğlu
7 yıl önce
‘Sevad-ı azama tâbi olun’
Fiyatlara mikro yaklaşım
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü