|
Acımasızlık

Bayram günü, evladının gözü önünde bir baba katlediliyor. Suçu, başka bir partinin mensubu olmak. Bu cinayete tavır almayan, üzüntü duymayan, öfke göstermeyen neyi kaybetmiş olur?



Kalplerine iflas masası kurulmuş olanların sayısı hızla artıyor.

İnsaniyet adına ziyandalar, kayıptalar, tamamen batmış haldeler.



Utanma duygusunu kaybedenden her türlü kötülüğü bekleyebilirsiniz.

Pişmanlıktan ziyade arsızlık içindeler: “Çocuğa zarar vermedik, daha ne istiyorsunuz?”



Hiçbir insanî değere hürmeti olmayan derin bir acımasızlık ve kara bir kinle imtihan ediliyoruz. Aklıma birbiri ardına kahredici örnekler geliyor: Polis babasıyla birlikte şehit edilen beş yaşındaki Hüseyin Utku Gülbahar. Kurban eti dağıtırken canice katledilen Yasin Börü. Evlerinde uyurken vurulan iki polis kardeşimiz. Fırat Simpil'in kendisinden ayrı düşen yüzü. Doktor Abdullah Biroğul'un dokunaklı bakışı. Çarşı iznine çıkan savunmasız erler. Ailesinin gözleri önünde şehit edilen Binbaşı Arslan Kulaksız. Hamile eşinin yanında ensesinden vurulan astsubay. Arabasının içinde yakılan muhtar. Parklarda ve yol kenarlarında patlatılan bombalar. Daima hatırlanacak olan Aytaç Baran, Yunus Koca ve Serap Eser…

Ne çok acı ve acımasızlık var.


Bu topraklar böyle bir gözü dönmüşlüğü daha ne kadar kaldırır? Tahriklere kapılmadan sabırla ve duayla bekliyoruz.



Ülkemizle hesabı olanların himaye ettiği iki terör örgütünden bahsediyoruz. Biri istiklâlimize, diğeri istikbalimize düşman.

Şimdi ikincisine değinelim.



***



Darbe teşebbüsünün üzerinden iki ay geçti. Geçti mi gerçekten?



Bugün bazı hakikatleri daha iyi anlıyoruz. Mesela 'darbe başarılı olsaydı neler yaşanacaktı' sorusunun cevabını artık biliyoruz.



Bahsettiğimiz acımasızlık misliyle tekrar edilecekti. Binlerce ocağa ateşler salınacaktı. Fakat Allah bu sapkınlara / şaşkınlara fırsat vermedi. Heveslerini sinelerinde bıraktı. Bir şey olmalarını engelledi.



Güya 'hırsızlık yapmadın' ama koskoca memleketi çalmaya çalıştın. Türkiye'nin direncini kırmak için elinden gelen hainliği yaptın.


Darbecilerin millete ve memlekete karşı nasıl bir öfkeyle / kinle dolu olduklarını gördük. Zırhlılar için üretilen mühimmatı insanlarda kullandılar. Acıma duyguları hiç yokmuş. Bu öfke ne şekilde dinecekti? Tekrar yazalım: Artık biliyoruz.



Çekirdekten gelenlere bir şey diyemem. Onların durumu biraz farklı. Çünkü hayatları ipotek altına alınmış. Paralel ihanet çetesine sonradan katılan memur, subay, akademisyen, siyasetçi ve tüccarların gayesi çok açık: Menfaat temin etmek, hızlı ilerlemek, kariyer yapmak, rakiplerini saf dışı bırakmak. Böyleleri günlük hayatta da genellikle acımasız olurlar. Malum:

Merhamet ile menfaat pek geçinemezler. Araları kötüdür.


Şimdi ecnebi diyarlarına kaçıyor veya saklanıyorlar. Kaçakların davranışları, yazışmaları, konuşmaları ne çok şey anlatıyor. Karakterleri ve haysiyetleri ellerinden alınmış canlılar topluluğu. Bunlara sahipseniz eğer, sizi düşman biliyorlar.



***



Güzel insanları birer ikişer hayattan ve hayatımızdan kopardılar, koparıyorlar. Bu insanların bir kısmını tanıyoruz. Sevdiğimiz ve memnun olduğumuz kardeşlerimiz bunlar. İster istemez üzüntü artıyor.



Tesellimiz belki şu:

'Örgütlü kötülüğe karşı örgütsüz iyilik' diyorduk. 15 Temmuz gecesiyle birlikte artık iyilik de örgütlü hale gelmiştir. Umudumuz ve sevincimiz işte budur.


Evet, kırıldık ve kırgınız. Öte yandan böyle bir tecrübemiz var:

İnsanı onaran ve olgunlaştıran, biraz da kırgınlıklarıdır.

#Acımasızlık
#Yasin Börü
#15 Temmuz
8 лет назад
Acımasızlık
Türkiye faiz sistemine mahkûm mu?
Hangi hizmetler yıllık izinde dikkate alınır?
Zamanda ve mekânda bir uyanış: Sîdî Ukbe Ulucamii
19 Mayıs’a 10 gün kala…
Uluslararası doğrudan yatırımları çekmek