|
Ateş ateşi söndürmez
Yazımıza bir soruyla başlayalım: Terörün en büyük mağduru İslâm âlemi mi olmuştur, yoksa batı dünyası mı?

Bizim gördüğümüz, anladığımız artık şudur:
Terör, yeni bir müdahale yöntemi haline gelmiştir. Kimsenin itiraz edemeyeceği esaslı bir bahane. Haklı gerekçe. İyi bir ikna metodu.

Bunun son örneği Fransa'da yaşandı, yaşanıyor. Suriye'deki karmaşadan uzak durmaya çalışan bir ülke, bir anda, kendini operasyonun içinde buldu. Üstelik intikam saldırıları düzenliyor. Ra
kka'ya atılan bombaların üzerinde “Paris'ten sevgilerle” yazıyor. Örnek hukuk devleti!

Peki, batının mağduru olan, mazlum düşen, mezalime uğrayan milyonlarca müslüman sevgilerini kime sunacak?

Amerika, ortada hiçbir suçlama olmadığı halde, bir müslümanı senelerce tutsak edebiliyor. Adaleti ve şefkati böyle bir ülkeden mi bekleyeceğiz? Nice vatanseveri evinden alıp kaybeden. Gökyüzünde işkence üssü kuran. İnsansız hava araçlarıyla düğün evini bile bombalamaktan çekinmeyen.

Başımıza gelenlerden biliyoruz. Birçok Avrupa ülkesi, gizleme ihtiyacı dahi duymadan, terör örgütlerini destekliyor. Bunların mı sözüne, samimiyetine güveneceğiz?

Irak, Suriye, Lübnan, Yemen, Mısır ve Libya çökerken, aynı 'pafta' içinde yer alan İsrail'in kılına zarar gelmemesi manidar değil midir?

Sorumuz çoktur. Gerçi cevaplar da bellidir ve orta yerde durmaktadır.

***

Türkmen aşiretlerinin Rakka'ya iskân edilmesiyle ilgili okumalar yaparken karşılaştım. Tufan Gündüz'ün Anadolu'da Türkmen Aşiretleri kitabında. Beraber okuyalım: “Avrupa saraylarında, Uzun Hasan Bey'in Osmanlı Devleti'ne karşı rekabete girişmesi heyecanla ve ümitle karşılandı. Akkoyunluların acil ihtiyacı olan ateşli silahlar Silifke limanına ulaştırılmak üzere yola çıkarıldı. 16 büyük top, 200 ok atma aleti, 1.000 tüfek, 20.000 demir çubuk, mermiler, barut ve diğer mühimmatla birlikte askeri eğitim verecek küçük bir subay birliği gönderdiler. Ancak Karamanoğlu topraklarının Osmanlı Devleti'nin eline geçmesi silahların teslimini imkânsız hale getirdi.” (Sayfa 28.)

Batı medeniyeti işte budur. Üstelik bu kötü alışkanlığı, çirkin huyu, artarak devam etmiştir, ediyor. Daha yakın olduğu için İran-Irak Savaşı'ndan başlayıp günümüze kadar gelebiliriz. Son olarak Kuzey Suriye'deki ayrılıkçı gruplara silah desteği verdiler.

Medyaya yansıdığına göre, Fransa'daki saldırıları yapanların hepsi Avrupa Birliği vatandaşıymış. Neler yaşadılar da bu hale geldiler? Günler, belki de haftalar süren saldırı hazırlığını tespit edemeyenlerin, birkaç saat içinde 'suçluları' bulup bombayla cezalandırmasını nasıl okumalıyız? Asıl tartışılması, konuşulması gereken konular bunlardır.

Öte yandan, basiret sahibi bir mümin, akıllı bir müslüman, Avrupa ve Amerika'daki her eylemin misliyle İslâm coğrafyasına döneceğini iyi bilir.
Buna zemin hazırlamaz. Yeni bir felakete kapı aralamaz. Ona göre davranır. Çünkü zayıf düştük, saldırıya açık hale geldik. Savunma hattımız yüz sene önce Osmanlı Devleti'yle beraber çöktü.

Rusya, Suriye'de sivilleri bombalıyor. Devlet eliyle cinayet işleniyor. Siyonist işgalciler Filistin'de hastane basıyor, refakatçiyi katledip yaralıyı kaçırıyor. Devlet terörü uygulanıyor. Hesap soran, sorabilen var mı? Yok. Neden?
Bunu dünya sistemine ve egemen güçlere değil, kendimize sormamız gerekiyor.

Sosyal medyada kurulan birkaç öfkeli cümle ve kalben yapılan buğz. Artık bunların ötesine geçmemiz şart oldu.

Müslümanlar, tam bağımsız güçlü bir devlet çıkaramadıkları müddetçe, bu haksızlıklar devam edecek. Vebal artacak. Türkiye'nin önemi ve neye karşılık geldiği tam da buradan başlıyor.

***

Batı dünyası, terörü bahane edip İslâm coğrafyasında terör estiriyor
. Vatan savunması yapanları bile terör listesine alıyorlar. Sonrası malum.

Gerekçesi ne olursa olsun, zulüm zulümdür, haksızlık haksızlıktır. Kudret ile kuvveti aynı şey görmek, insanı yanıltır, hataya sevkeder.

Aklımda kaldığı kadarıyla: '
Kendisiyle yüzleşmeye yüzü olmayanlar, başkalarının hatalarıyla oynar dururlar
.' Evet, tam olarak bu yaşanıyor.

Dikkat ederseniz, terörden medet umanların hepsi aynı dili konuşuyor. Yerli veya yabancı, hiç fark etmiyor.
Savaş çıkaranlar, bunu 'barış adına' yaptıklarını söylüyorlar.

Yazımızı toparlayalım. Ankara saldırısının hemen ardından, 'katil devlet' kampanyası düzenlenmişti. Garip ama gerçek: Türkiye'ye “katil” diyenlerin önemli bir kısmı, seri katillerle iş tutan yahut onlara sempati besleyen kişi ve gruplardı. Teröristlere savaş açan ülkelerin en büyük terör destekçisi olması gibi.

Dememiz o ki, sadece örgütlerin değil, devletlerin terörüne de karşıyız.
#terör
#rusya
#suriye
#basiret
٪d سنوات قبل
Ateş ateşi söndürmez
Kurban ve kurbet
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit