|
Hakeme rağmen kazanmak…
Orhan Veli, bir yazısına şu cümleyle başlar: “İnsan, sevdiği birini tükenmiş görmek istemez.” (Nesir Yazıları, Varlık, 1953, sayfa 93)

Ülkeler de insanlar gibidir. Kimini çok severiz, kimini az, kimini de hiç.

Kaç zamandır, sevdiğimiz ülkelerin birer ikişer tükenişine şahitlik ediyoruz. Bu bizi fazlasıyla üzüyor.

Afganistan, Libya, Irak, Suriye, Yemen, hatta Mısır'ın tükenmesi ve devlet olma vasfını yitirmesi. Filistin'in yaralı bir şekilde, orta yerde, sahipsiz bırakılması.

Prof. Dr. Ali Sevim'in çok önemli bir kitabı var: Suriye ve Filistin Selçukluları Tarihi. (Türk Tarih Kurumu, 1989) Bu yazıyı yazmadan evvel, üç yüz sayfalık bu kitabı tekrar okudum.

Kitaptaki ara başlıklardan biri de şu: XI. Yüzyılda Ortadoğu'nun Siyasal Durumu. (Sayfa 15) Bu bölümü okuyunca görüyoruz ki, değişen pek bir şey yok. DıSkargaşa, zulüm ve belirsizlik hâlâ devam ediyor.

Bu bölgenin en huzurlu dönemi, hiç kuşkusuz, Osmanlılar devridir. Sonrası ise küçük kıyamet.

Her fırsatta, 'Yeniden Büyük Türkiye' vurgusu yapmamızın nedenlerinden biri de işte budur. Ne kadar etkili olursak, 'başkaları' da bir o kadar etkisiz kalacaktır.

Attila İlhan'ın Bir Sap Kırmızı Karanfil (Bilge Yayınları, 1998) kitabını okurken, Samuel Huntington'ın bir cümlesiyle karşılaştım. 9 Eylül 1996'da Milliyet gazetesine konuşmuş ve şöyle demiş: “
Çoğu uygarlık grubunun bir veya birkaç lider ülkesi var, İslam'ın yok
.” (Sayfa 31) Amerika ve İngiltere, Çin ve Hindistan gibi.

O dokunaklı 28 Şubat sürecine bile buradan bakılabilir.
Türkiye'nin liderlik iddiası, bu topraklar üzerinde hesabı olan ülkeleri rahatsız eder, etmiştir. Elbette diktatörleri de. Refah-Yol hükümetinin Amerika'dan İsrail'e kadar ciddi bir dirençle karşılaşmasını hatırlayın. Ve asla unutmayın.

İşte bunun için, hep şunu söylüyorum:
Milletimiz, neredeyse her şeyi, hakeme rağmen kazanmıştır
. O hakemin ne anlama geldiğini, kimleri temsil ettiğini, mutlaka biliyorsunuzdur.

***

Batı medeniyetinin İslam coğrafyasına olan yıkıcı ilgisi bitmemiştir, bitmez. Sadece bahaneleri değişir. Dün Kudüs'ün kurtarılmasıydı, bugün petrol ve terördür, yarın da başka bir şey olacaktır.

'Terör' demişken. Memet Fuat, Demokrasi Kültürü kitabında, terörün tanımını şöyle yapıyor: '
İnsanın insanı korkutması, korkutarak istediklerini yaptırması
.' (Adam Yayınları, 2000, sayfa 105) 'Bunu en çok hangi medeniyet yapmıştır' diye bir soru sorsak, eminim ki, herkes aynı cevabı verecektir:
Batı
.

Biz ise İstanbul ile Şam, Konya ile Bağdat, Bursa ile Üsküp arasında bir fark görmüyoruz. Bizim gözümüzde ve gönlümüzde, buralar, büyük bir şehrin mahalleleri gibidir. Ahmet Haşim Bağdat, Ahmet Kutsi Tecer Kudüs, İlhami Bekir Tez Trablus, Yakup Kadri Karaosmanoğlu Kahire, Sabahattin Ali Gümülcine, Yahya Kemal Üsküp doğumludur. Milli marşımızın şairi Arnavut asıllıdır. Florina doğumlu Necati Cumalı ile Diyarbakır doğumlu Cahit Sıtkı Tarancı, birdir, beraberdir.

Meseleye sadece edebiyat yönüyle bakalım:
Hem Haşim'in şiirlerini, Yakup Kadri'nin romanlarını okuyacak, hem de 'oralardan bize ne' diyeceğiz. Olur mu? Olmaz.

Yeri gelmişken söyleyelim: Kudüs doğumlu Ahmet Kutsi Tecer, 'Orda bir köy var uzakta' şiirini, Geyve ilçesine bağlı Sarıgazi köyü için yazmıştır. Böyle derin bir kültürden, medeniyetten bahsediyoruz.

Devam edelim. İslam dünyasının lider ülkeden mahrum oluşu; sahipsiz / korumasız kalan bahçenin, yahut bir evin, dükkânın yağmalanması gibi bir sonuç ortaya çıkarmıştır.

Ali Sevim'in kitabından öğrendiğim bir söz var. Selçuklular, iktidara güçlü bir melik geldiği zaman, şöyle derlermiş: “
Devlet yenilendi.”

Türkiye, eksikleri ve acemilikleri olmakla beraber, bir 'yenilenme' süreci yaşıyor, özüne dönmeye çalışıyor. Sözgelimi, İslam dünyasındaki mazlumlara, mağdurlara daha çok sahip çıkılıyor. Bazen resmi açıklamalar ve adımlar, bazen de milletin elçisi olan yardım kuruluşları. Haksıza 'haksız', zalime 'zalim' diyebiliyor. İslâm ümmeti içinde ciddi bir karşılık bulabiliyor.

Ortada kayda değer hiçbir gerekçe yokken tekrar başlayan ve artarak devam eden terör olaylarına bir de bu açıdan bakmak gerekir.
#Haşim Bağdat
#Ahmet Kutsi Tecer Kudüs
#İlhami Bekir Tez Trablus
#Yakup Kadri Karaosmanoğlu Kahire
#Sabahattin Ali Gümülcine
#Yahya Kemal
#Hakeme rağmen kazanmak
9 yıl önce
Hakeme rağmen kazanmak…
Çekiç, çivi ve mağara devri...
Dört vicdan: Kurtulmuş ve Bekaroğlu, Selahattin Eş ve Mirzabeyoğlu
Kimseye güvenme kendine bile!
Dinamitin edebiyata ettiği
Simit satmak yasak