|
Ankara Şaron"u fırçalayabilir mi?

İsrail''in "savaş suçlusu" Başbakanı Ariel Şaron''un estirdiği şiddet politikası sadece İsrail ve Filistin''i değil, bütün Ortadoğu''yu hızla cehennemi bir ateşin içine doğru sürüklüyor. Önceki gün Kudüs''te meydana gelen patlama bölgede artık barışın bir tarafa, ateşkesin bile sözünün edilmesinin ne kadar zor olduğunu ortaya koydu. Sokakta yürüyen herhangi bir insanın İsrail helikopterinden atılan füze ile paramparça edildiği, terörün bir devlet politikası olarak en şiddetli biçimleriyle uygulandığı bu topraklarda, her şeye namlunun ucundan bakan, insani değerlerden nasibini almamış, hayatı katliam ve cinayetlerle geçen ve bütün dünyada "savaş suçlusu" olduğuna dair ortak kanaat oluşan "dengesiz bir adam"ın estirdiği "şiddet ruhu"nun faturasını Filistin ve İsrail kadar, Suriye, Irak ve Türkiye de ödeyecek.

"Kudüs İsrail''indir" açıklamasına cevap

Kudüs''teki saldırının, Şaron''un Ankara''dan dönüşünün hemen ertesinde meydana gelmesi, Türkiye''nin de bu savaşın içinde olduğunun bir göstergesidir. Ardı ardına yapılan üç davetten sonra Ankara''ya gelen Şaron, İsrail''in ABD''den sonra "ikinci dostu ve stratejik ortağı" olan Türkiye''den 170 adet M-60 tankının modernizasyonu projesiyle ülkesine döndü.

Başbakan Bülent Ecevit, basın toplantısında Şaron''u uyarıcı rollere bürünürken perde gerisinde ortak füze kalkanı kapsamında Türk topraklarına yerleştirilecek İsrail füzeleri, helikopter ve tank projeleri ile Türkiye''nin komşularına karşı stratejik ortaklığın daha da geliştirilmesi konuları görüşüldü.

İsrail Başbakanı Ankara''da hem Filistin''e, hem Arap dünyasına hem de insanlığa karşı suç işlediği gerekçesiyle hakkında hukuki süreç başlatan Avrupa Birliği''ne gövde gösterisi yaptı.

Türkiye''nin barış sürecine ilişkin tüm tekliflerini reddeden Şaron, "Kudüs''ün İsrail''in ezeli ve ebedi başkenti" olduğunu dünyanın en güçlü Müslüman ülkesinin başkentinde bütün dünyaya ilan etti. Müslümanlar''a yönelik bu aşağılayıcı ifadeler, Ankara''daki yetkililerin dışında Müslüman Türkiye''yi şok etti. Şaron''un şovundan bir gün sonra Kudüs''te olanlar, bu kentin hiç de İsrail''in başkenti olmadığını ortaya koydu.

Sabıkalı biriyle maceraya girişmek

"Ankara''nın Şaron''u fırçaladığı" yönünde kamuoyunda işlenen kanaat tam anlamıyla saçma bir düşünce. Savaş suçlusu bir insanı en üst düzeyde ağırlayacaksınız, onunla bölgesel maceralara girişeceksiniz, ordularını bu topraklarda eğiteceksiniz, sınırlarınıza onun dinleme istasyonlarını yerleştireceksiniz, hava sahanızı onun füzelerine emanet edeceksiniz, bütün bölgeyi savaşa sürükleyen ırkçı bir adama destek olacaksınız, ondan sonra da Şaron''u fırçalayacaksınız, öyle mi?

Şaron''a yapılan "dostça uyarılar"ın ciddiye alınacak hiç bir tarafı yok. Zira basın önünde yapılan bu uyarıların Türk-İsrail ilişkilerinin içeriğini hiç bir şekilde yansıtmadığını biliyoruz. Ankara, Türkiye''den önce Avrupa turu yapan Şaron''un Almanya ve Fransa''da ne kadar soğuk karşılandığını, AB''nin bu kişiyi savaş suçlusu ilan etmeyi kafasına koyduğunu, İsrailli diplomatların Avrupa başkentlerine sokulmadığını, Şaron''un yanı sıra İsrailli bir çok kişi hakkında yakında soruşturma başlatılacağını çok iyi biliyor.

Böylesine sabıkalı bir isimle bölgesel maceralara girişmenin bedelinin ne olacağını da çok iyi biliyor. Dolayısıyla Ecevit''in serzenişleri bu ağır sorumluluğu bertaraf etmek için görüntüyü kurtarma telaşından başka hiç bir şey değil.

Bu ihaneti durdurun!

Şaron''u davet ederek ona rahat bir nefes aldıran Ankara, bu ayın sonunda Güney Afrika''da toplanacak BM Irkçlılık Konferansı''nda İsrail''in ırkçı devlet ilan edilmesini ve siyonizmin ırkçılık olarak tanımlanmasını engellemek için hazırlıklara başladı bile. Daha çarpıcı şeyler de var: 31 Temmuz''da Mısır''a giden Dışişleri Bakanı İsmail Cem''in gündemi neydi? Ya da 1 Ağustos''ta Ankara''ya gelen Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Seba Nasır''a ne tür telkinlerde bulunuldu?

Ortadoğu''nun kan gölüne döndüğü, Şaron''un Filistin topraklarını tekrar işgal edip liderlerini sürgüne göndermeye hazırlandığı, Kudüs''te Filistinliler için çok önemli anlamı olan ve AB yetkililerinin ziyaret ederek Filistin Yönetimini meşrulaştırdığı Doğu Evi''nin kapatıldığı bir dönemde Ankara, dünya Müslümanları''nın büyük tepkisine çekecek yeni bir girişim başlattı.

Türkiye, İsrail''in Filistin''e yönelik topyekün saldırısı başladığı zaman Suriye ve Mısır''ın karşılık vermesini engellemek için bu ülkeler nezdinde İsrail adına müzakereler yürütüyor, Kahire ve Şam''a baskı uyguluyor. Ancak bu olay savaşın genişlemesinin önlenmesi şeklinde yutturuluyor. Yani "Hitler bozuntusu" bir adamın kanlı emellerine destek oluyor, önünü açıyor.

İsrail''in saldırısı bir şekilde başlayacak. O zaman Türkiye özellikle Suriye üzerinde caydırıcı bir güç olarak kullanılacak ve Şam''ın İsrail''e tepki vermesi engellenecek.

Şaron Ankara''dan sadece tank ihalesiyle dönmedi. İsrail''e yönelecek tehditleri engellemesi için Ankara''ya yeni bir misyon yükledi. Şaron''a Ankara''da "Kudüs İsrail''in ezeli ve ebedi başkentidir" açıklamasını yaptıranların üslendiği yeni misyon, bu toplumun hafızalarından uzun yıllar silinmeyecek. Bir katilin çılgınlıklarına zemin hazırlamak veya yardımcı olup korumak, Türkiye için aşağılayıcı bir durum.

٪d سنوات قبل
Ankara Şaron"u fırçalayabilir mi?
Kara dinlilerle milletin savaşı
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü