|
Dünya, Fazilet"in kapatılmasına neden tepki göstermedi?

Fazilet Partisi''nin, "demokratik ilkeler" bir tarafa bırakılarak, sistemin endişelerinden hareketle kapatılması, Türkiye''de İslami değerlere sahip kitlenin "sistemle uzlaşma formülleri"nden hiç birinin, iktidar talep ettiği sürece, onaylanmayacağının bir kez daha vurgulanmasından başka bir anlam taşımıyor.

28 Şubat''ta İslami değerleri önceleyen her hareketin birinci derecede "tehdit" ilan edilmesinden bu yana yaşanan süreçte belirgin bir değişiklik olmadı. Ekonomik kriz nedeniyle Türkiye''nin yangın yerine döndüğü bir dönemde MGK''nın "irtica raporu" görüşmesi, krizin tetiklediği "toplumsal cinnet"in değil, İslami değerlere sahip kitlelerin hala "ulusal güvenlik sorunu" olduğu düşüncesindeki ısrarı yansıtması bakımından önemli.

FP''nin kapatılması, Türkiye''deki statükonun İslam''ı siyasi ve sosyal talepleri ile nasıl algıladığını, dünya sisteminin siyasi İslam''a bakışı açısını ve hem yerel hem de uluslararası sistemin İslam''ı "öncelikli tehdit" ilan etmesinin pratik sonucunu yansıtması bakımından da çok önemli. Uluslararası sistemi belirleyen güçlerin, özelde Türkiye''de genelde ise İslam dünyasında İslami talepleri "demokratik yöntemler"le iktidara taşıma çabalarına nasıl baktığını, yerel ve uluslararası statükon "birbirini tamamlayan refleksler"ini doğru sorgulamak bundan sonra olabilecekler konusunda bize kapsamlı bir bakış açısı sağlayacaktır.

"Özgürlük sorunu değil"

Türkiye''nin demokratikleşmesi, AB''ye üyelik yolunda mesafe alması, insan hakları, demokrasi, bireysel haklar, örgütlenme ve inanç özgürlüğü gibi alanlarda uluslararası anlaşmalara imza atması ve bunları bir şekilde uygulamaya niyetlenmesi ile FP''nin kapatılması arasında, sanıldığı gibi, ciddi bir "çelişki" yok.

Tıpkı Türkiye''deki yerel iktidar gibi, uluslararası sistemi belirleyen güçler ve insani değerleri öne alan organizasyonlar da İslami olan, toplumsal ve siyasi talep ve vaadlerde bulunan, iktidar isteyen oluşumları hiç bir zaman özgürlükler kapsamında ele almadılar. Kapatma kararına ABD ve Avrupa cephesinden ciddi tepkinin gelmeyişinin sebebi de bu.

Yerel statüko bu tür talepleri, bilinen en kabul edilebilir ve "en ılımlı formüller"le yola çıksa bile, "iktidar paylaşımı"nın veya statükonun yok edilmesinin amaçlanması olarak gördü hep.

Sadece Türkiye''de değil, bütün dünyada İslami talepler içeren toplumsal ve siyasal projeler büyük bir endişeyle izlendi, "yerinde müdahaleler"le hep bir çizgide tutuldu, manipule edildi, kontrol edilemediği zaman ise "tasfiye" edildi.

Yerel ve uluslararası statükonun korkusu

1990''larda İslam''ın küresel düzeyde yeni bir siyasi, ekonomik ve sosyal bakış açısı olarak dünya gündemine girmesinden sonra, bu alanda oluşan "demokrasi dışı örgütlenmeler" yerel iktidarlar için olduğu kadar, dünya sistemi içinde tehdit görüldü. İslam''ın dünya sistemi tarafından düşman ilan edilmesinin en önemli sebebi yerel iktidarlardır. Onlar, sosyal, ekonomik ve siyasal alanda güç kazanan İslami eğilimlerin "yerel statüko" için birinci derecede tehdit olarak algıladılar ve bunu uluslararası güç merkezlerine de kabul ettirdiler.

"İslami canlanma"ya öncülük eden örgütlenmelerden demokrasi dışı ve batılı değerlere savaş açanlar başından itibaren hedef haline getirildi. "İslamcı terör" imajı ve askeri tedbirlerle bir çoğu yok edildi, bazıları da zayıflatıldı.

Ancak demokratik örgütlenmeler entelektüel seviyede ilgi gördü. Bu seviyede olmasa bile, "uluslararası statüko" tarafından da "müsamahakar" bir tavırla karşılandı. Böylece siyasal İslam''a görünürde bir şans verildi ve kontrol altına alınmak istendi.

Ancak hiç kimse bu oluşumların kitleler nezdinde bu denli popüler olacağını, ciddi ekonomik programlar ortaya koyacağını ve sistemin dışladığı kitleleri merkeze çekmeye "yelteneceğini" tahmin edemedi. Gördükleri yoğun ilgi, yerel iktidarlar kadar dünya sistemini tedirgin etti. İşin başında İslami oluşumlara şans tanıyor gibi görünen dünya sistemi, artık onları tehdit olarak algılamaya başladı.

Bu "modern ve demokratik örgütlenmeler", bir taraftan dışlanan yığınları iktidara ortak edip "seçkinlerin dokunulmazlığı"nı "tehlike"ye atarken diğer yandan, geleneksel değerler üzerinde olduğu gibi, "ülke kaynakları" üzerinde de kıskanç bir tavır sergileyerek "uluslararası sermaye" çevrelerini ürkütmüş oldular.

Siyasal İslam''ın farklılaşması

Gerek ABD ve Avrupa basınında gerekse ABD ve AB resmi çevrelerinde FP''nin kapatılması, insan hakları, demokratik ilkeler, fikir ve inanç veya örgütlenme özgürlüğü açısından değil, IMF programlarının geleceği, bu programların uygulanması için gereken "siyasi istikrar" ve özellikle "siyasal İslam"ın bundan sonra ne tür bir evrim geçireceğinin tecrübe edilmesi açısından ele alındı.

Avrupa ve Amerikan basını kararı, "Türkiye''de siyasal İslam bölündü" ekseninde tartıştı. Bu nokta çok önemli. Çünkü yasaklanan FP çizgisi, "İslam dünyasının en modern, en güçlü, en profesyonel siyasi örgütlenmesi"ydi. Onlara göre bu oluşumunun geçireceği değişim ve farklılaşma, diğer Müslüman ülkeleri derinden etkileyecek, Müslüman toplumların radikalleşmesi veya liberalleşmesi üzerinde etkili olacaktır. Böylece siyasal İslam''ın modernleşmesi daha yakından test edilecektir.

23 yıl önce
Dünya, Fazilet"in kapatılmasına neden tepki göstermedi?
Dört cephede savaşırken bütçe fazlası verebilmek
O büyük cümleyi dünya bu kez Özbekçe dinleyecek
Dindar cumhurbaşkanı Sezer
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!