Bu satırlar Malazgirt Zaferi'nin yıldönümünde yazılıyor. Savaşın yapıldığı topraklara dokunmuş biri olarak.
Cuma sabahını şehitler ve gazilerle karşıladık.
Sorumuz, aynı zamanda duruşumuzdur: Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Gerisini Sayın Erdoğan tamamlasın: “Bunlar sanıyor ki, her saldırıda zayıflıyoruz. Hayır, biz her saldırıda daha çok güçleniyoruz.” Bunu da hep beraber söylemiş olalım: Kuru ekmek yeriz, haysiyetimizden taviz vermeyiz.
Osmanlı, ömrünün sonunda yoksulluğa uğrayan o yorgun insandı. Evlatlar çalışıp çabaladı ve hâneyi yeniden şenlendirdi, ayağa kaldırdı. Hafıza kaybı sona erdi. Tarih şuurunu önemsiyoruz. Çünkü ağacı ayakta tutan gövdesinden ziyade kökleridir. Kaç gündür dilimden hiç düşmeyen: Vefalı Türk geldi yine.
Yüz yıl sonra tekrar aynı düşmanları karşımızda gördük, bulduk. Alacaklı olduklarını söylüyorlar. Bizden ne istiyorlar?
Türkiye, emin belde olmuştur. Bakınız: Kendi derdini unutup kardeşlerinin yardımına koşmak. Evvela, bu onurlu tavırdan vazgeçmemizi umuyorlar. Ülkemizin umut olması, belli ki, malum adresleri tedirgin ediyor.
Sadece insanlar değil, milletler de kaderinden kaçamaz, kurtulamaz. Kaderimizi elimizden almak için çırpınıyorlar.
Utanmaz diye kime diyoruz? Hayatını yalan üstüne kuranlara. Yapıp da yapmadım diyenlere. Bugün, 'müttefik' olarak adlandırılan bazı ülkeler, terör örgütlerinin sözcüsü konumuna gelmiş / düşmüş durumdadır. Böyle 'dostlar' varken, düşmana ne hacet?
Hepimize ait bir cümle daha: Tüm terör örgütlerini üzerimize salanlar, artık bu oyunun deşifre olduğunu görmelidir.
Uzun zamandır tarihi olaylara, çetin imtihanlara şahitlik ediyoruz. Hak ile Bâtıl mücadelesini bizzat yaşıyoruz.
Paralel, sinsi, derin, kirli, karanlık vs.
Önceden 'tarihe bakın' derdik. Şimdi o kadar geriye gitmemize gerek kalmadı. 15 Temmuz gecesi hemen şurada duruyor. Millet de burada. Buradayız.
Şer görünen yahut öyle başlayan nice şeyin sonu hayırla bitmiştir, bitiyor. Silahlı ağır hainlerin darbe / işgal teşebbüsü, temizlik yapılmasına vesile olmuştur. Ordumuz büyük ölçüde yerli ve millî hale gelmiştir. Diğer türlüsüne şahitliğimiz vardır.
Aynı vaziyet, Cerablus bölgesi için de geçerliydi. Aylar evvel bildiklerimiz, yeni yeni ortaya çıkıyor. Subay demeye dilimizin varmadığı bu kimseler, çöplükteki yerlerini aldılar.
Salı günü kaleme alınan ve çarşamba yayınlanan yazımızda, 'en zayıf zamanlarda dahi ileri harekât yapma kabiliyetimiz vardır' demiştik.