|
Bu kadar yaşamak iyi değil

Bir dilimi inince bir dilimi yükselen son teknolojiyle yapılmış bir hasta yatağında yatıyor ağababam. 80 yaşını aşkın. Yüzünün her bir kıvrımında bir yaşanmışlık gizli… 'Yaşamak yorar' sözünün mücessem hali gibi bakışları. Bakışları bize değil de sürekli geçmişe, o puslu vadiye yönelmiş durumda zaten. Sanki orada bir şey arıyor. Sanki 14 yaşına geri dönmenin bir yolunu bulmaya çabalıyor.



Niçin 14? Anlatacağım. Ama biraz daha geriden gelsin hikâye…



Bubası dağ gibi adammış. 'Askerlik bitti' dediklerinde sırtında bir çıkınla dönüp gelmiş memlekete. Yapışmış işe ocağa. Eller de çalışırmış tabii amma, el bir çalışırsa babası üç çalışırmış. Yazıyı yabanı, düzü yamayı söküp söküp atarmış. Buğday, arpa, fiğ, yulaf, yonca… Mahsul mü dayanırmış bubasına? 'İcarlan' koşmaya öküz bulamadıklarında koşuluverirmiş sabana. Hey yavrum hey…



İlkin ağababam doğmuş. Ardından üç kız, bir erkek kardeş daha gelmiş yanına. Onuna gelince olmuş mu sana hem yaman bir çiftçi, hem yaman bir talebe. Askerin korkusuna aşağı caminin yanındaki evin ahırında yapılan Kur'an derslerinde en birinci hep ağababam olurmuş. Köslü Hoca 'ille hafız olsun bu oğlan' deyip dikilmiş bubasının karşısına. Köslü Hoca deyip geçmeyesin, yanılırsın. Kelle koltukta hem bizim köyde hem çevre köylerde yetiştirdiği hafızın sayısı buradan Ankara'ya yol olur. Hem öyle bir güzel ölümle, öyle güzel bir vakitte, öyle güzel bir şehirde öldü ki. İlle ölecekse öyle ölsün insan. İftara yakın bir Ramazan günü Medine'de yani…



Uzattık öyle ya. Sende de benim gibi sabır azlığı varsa içinden saydırdın Allah bilir. Meraklanma. İşte döndüm kaldığım yere. Bubası 'olsun amma tarlayı tabanı bir aksatırsa patağı yer. Benim ondan gayrı umudum mu var? Sıkınca taşın suyunu çıkarır başka evladım mı var' demiş.



Ağababam Kur'an'ı pişirmeyi yarıladığında geçip gitmiş bubası. 14 yaşında, 'dört yetimin bir babası' olarak kalakalmış yazının başında. Tabii, hafızlığı ilerletmenin yordamı kalır mı? Bırakmış mecbur.



Babasının ölümünden bir vakit sonra 6 yaşındaki kız kardeşi Maide'yi vermiş toprağa. İlk kızına, yani anneme verdiği isim de o sebeple elbet.



Askerlik, evlilik, tarla taban derken geçivermiş yıllar. 5 kızı olmuş. Sonuncusunun adını Kısmet koymuş. Niçin diye sorarsan, şu goca dünyada bir erkek evladı olsun istemiş elbet. Ama kısmet.



Erkek kardeşinin de 3 kızından sonra bir oğlu olmuş nihayet. İşte onu çok sevmiş. '9 çocuğun tek erkeği Mustafa'm' demiş de sevmiş. Mustafa dayım da, Allah için, kendi babasından hiç ayırmamış ağababamı. Ona da bir evlat oluvermiş.



Eh. Ne denmiştir? 'Dünyanın yalan olduğu içindeki yılandan, çıyandan belli' denmiştir. Ve denmiştir ki 'insanın imtihanı hep sevdiğindendir.'



Ağababam önce kız kardeşlerinden birini kaybetti. Sürekli 'Allah sıralı ölüm versin, önden gitmek bana düşer. Çok yaşadım ben zaten' diyen adam, önce o acıyı gördü. Ardından Mustafa'm deyip sevdiği yeğeni gidiverdi bir kalp kriziyle. Ardından babaannemi verdik toprağa. Ağababamın tabuta eğilip gardaşının alnına kondurduğu o son öpücük hiç gitmeyecek gözümün önünden. En son erkek kardeşi de gitti şu yakınlarda.



İşte o adam, ailesinin büyüğü, teker teker herkesin acısını görmek zorunda kalan o adam, yattığı son teknoloji hasta yatağında bir aralık kafasını kaldırıp konuşuverdi: 'Ben mi istediydim bu kadar yaşamayı? N'olaydı da goca Rabbim benim ömrümden alıp azını bubama vereydi. N'olaydı hafız olaydım. N'olaydı bubama az daha 'buba' diyeydim. Bu kadar uzun yaşamak iyi değil.'



'Bu kadar uzun yaşamak iyi değil' cümlesiyle döndüm memleketten. İyi olmayan bu kadar uzun yaşamak değil elbette. Dayandığın, dağ bellediğin, sığınak bildiğin herkesin birer birer yanından yörenden uzaklaşması… Ağababam yanıyorsa hala yaşadığına değil, ona yanıyor.



Hikâye nasıl mı bitti? Şöyle: 'Zar zar konuşmaya gelmişsiniz tepemde. Hadi defolun' dedi ağababam hepimize. Biz de gülüşe gülüşe elini öpüp dua ettik sağlığına. Bunun tuhaf bir ironi olduğunu bile bile üstelik.


#Hikaye
#Askerlik
#Ağababa
8 yıl önce
Bu kadar yaşamak iyi değil
Posta pulu olmadan mektup göndermek
Yine o mesele (necât)
Kara dinlilerle milletin savaşı
Seçimi bırak sahaya odaklan
İsrail yalnızlaşırken Starbucks’ın açıklayamadığı gerçek