|
Yandaş!

Tarık Tufan, Selahattin Yusuf ve ben... Meksika Sınırı"nda bir akşam, Fatih Belediyesi tarafından yayınlanan "Bir Çingene Yolculuğu" isimli bir kitabı ekrana getirmiş ve yaklaşık 20 dakika "Sulukule"de yaşayan insanları kendi yaşam alanlarından kovalayıp, sonra da dalga geçer gibi böyle bir kitap basmak, en hafif tabirle ayıptır" minvalinde konuşmuştuk.

O programı yaptıktan iki gün sonra kelli felli bir doçent abimiz, Sulukule"den sürülen Çingeneler hakkında bir rapor gönderip "gerçi siz bu raporu asla yayınlayamazsınız programınızda, çünkü yandaşsınız" diye mail atmıştı.

O günler, yine de iyi günlerimmiş. "Yandaş" ithamının ne demek olduğunu ben asıl Yeni Şafak"ta yazmaya başladım başlayalı anlıyorum.

Bir kere yandaş olmanın size getirisi üzerine net fikirleri var insanların. Maaşınızın 40.000 lira olduğunu net şekilde biliyorlar mesela. Yazılarınızın tamamının Başbakan"ın danışmanları tarafından okunup düzeltildiğini de. Hatta bazı yazılarınızın danışmanlar tarafından satır satır kaleme alındığını da.

Bununla kalmıyor elbette. Siz, Van"da hayatını kaybeden Muharrem için oldukça sert bir devlet eleştirisi kaleme alıyorsunuz; ama vatandaş bu yazının yayınlandığı gün şunu yazıyor size: "Muharrem hakkında tek bir satır yazamazsınız köşenizde. Yandaşsınız çünkü."

Kabataş"ta Z.D"nin başına gelenler için "hani kadının beyanı esastı" hatırlatmasında bulunuyorsunuz attığınız tweette. Hemen size 5-6 tane fotoğraf atıp "ama gezi sürecinde polis başka kadınları da taciz etti. Onlar hakkında niçin yazmadınız" diyor. Onlar hakkında attığınız tweetleri, polis şiddetini nasıl kınadığınızı falan ispat ediyorsunuz; "hah, yandaşsınız işte. Sadece sizin yazmanız yetmez; gazeteniz ne yazdı gazeteniz" diye çemkiriyorlar size. Yeni Şafak"ta yazmaya başladım başlayalı gazetenin bütün köşe yazılarından, bütün manşetlerinden, bütün haberlerinden de ben sorumluyum anlayacağınız.

Kimseyi "doğru ya da yanlış, isabetli ya da isabetsiz, köşemde yazdığım her bir satırı; her bir cümleyi inanarak yazıyorum" cümlesine ikna edemiyorsunuz. Kimseyi "güzel kardeşim, 6 aydır Yeni Şafak"ta köşe yazıyorum; daha değil herhangi bir yazıma, bir kelimeme dahi hiç kimse müdahale etmedi" cümlesine ikna edemiyorsunuz. Çünkü yandaşsınız. Çünkü mutlaka hükümetten bir çıkarınız, bir beklentiniz, dolayısıyla oralardan bir yerlerden aldığınız emirler var.

Mesela, Boğaziçi Üniversitesi"nde hocalık da yapan bir gazeteci açıkça Mustafa Sarıgül"ün ve CHP"nin sosyal medya danışmanlığını yapıyor. O konuda hiçbir sorunu yok insanların. "Tabii ki yapabilir" diyorlar, "en doğal hakkı" diyorlar. Siz, hoşunuza gittiği için, bir tane Başbakan fotoğrafı paylaşıyorsunuz sosyal medyada, hemen cümleler hazır: "Pis yandaş, tıynetini belli etmişsin, senden de bu beklenirdi..."

Hal böyle olunca, ben de arada bir kendimi yokluyor ve aynanın karşısına geçip kendime şunu soruyorum: "Oğlum İsmail, yandaş mısın?"

Cevap her seferinde "evet" oluyor; "yandaşsın tabii. Doğru bildiğinin yandaşısın. İnandığının yandaşısın. Gönül verip sevdiğinin yandaşısın."

Siz öyle değil misiniz sahi? İnandığınız, güvendiğiniz, peşine düştüğünüz, doğru bildiğiniz şeyin yanında durmuyor musunuz?

Ya da şöyle sorayım. İnandığınız, doğru bildiğiniz şeyin yanında durmak için "kayıtsız-şartsız bir irade" ortaya koymaktan aciz misiniz? Mutlaka desteğe, çıkara, beklentiye mi ihtiyacınız var yoksa?

Türkiye, birbirimizi kategorize etmeden tanıyabildiğimiz bir ülke olmaktan çıkalı çok oldu, biliyorum. Ancak insanın gene de "kendi varoluşu, kendi yaptıkları, kendi yazdıkları ile" tanınıp tanımlanabileceği bir ülke hayal ediyorum.

Biliyorum. Ham bir hayal bu. Olmayacak bir hayal. Kategorik olarak nerede durduğunuz, olduğunuz adamdan hep daha önemli sayılacak bu az gelişmiş zihinlerin çoğunlukta olduğu güzel ülkede.

Madem öyle, 40.000 lira maaşımı alıp keyfime bakayım ben de. (Şimdi gerçekten bu kadar maaş aldığıma inan çıkar, biliyorsunuz değil mi?)

Ne diyordu Magritte: "Kendi inancının yandaşı olmayanın aklına turp sıkayım."

10 yıl önce
Yandaş!
Her şey yalanmış…
2 Kutsi Hadis
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı