Referandumun yapılmasındaki inat, en başta güven duygusunun zedelenmesine neden oldu. Sanırım benim bu krizde en çok önemsediğim konu budur.
Karadenizli bir Türk liderin, Erbilli bir Kürt liderle, Diyarbakır’da, el ele kol kola, tüm ülkeye ve dünyaya verdiği kardeşlik mesajı kadar önemsediğim başka bir şey yoktu. Petrol, ticaret, diplomasi vs. bizim için sonradan gelecek şeylerdir.
40 yıldır Kürt etnik kimliği üzerinden süren kirli teröre karşı, Erdoğan-Barzani yakınlaşması en etkili ve çarpıcı mesajdı. Hem iç siyasetteki fırsatçılara, hem de PKK’yı dünyada besleyen, Suriye’de büyüten dış güçlere karşı.
Ortadoğu’da doğal müttefik, tarihin eski kardeşleri, Osmanlı’nın iki kadim milleti, kötü gün dostu ve akraba olmuş bu iki millet, bu iki lider aracılığı ile son dönemde çok önemli toplumsal bir uzlaşıyı inşa ediyorlardı.
Bundan İran da, Bağdat da, İsrail de, Amerika da, Avrupa da, PKK da rahatsızdı. Zira Ankara ve Erbil ittifakı, sadece Türkiye içinde, Irak’ta değil, Suriye’de de bir çok planı bozmuştu.
Gözlerimle gördüm, Türkiye’nin Barzani ile ortak yaptığı Beşika operasyonu, Haşdi Şabi’yi Musul kapılarında durduran operasyondu. İran bu yüzden Barzani’den nefret eder, KDP (Talabani), Goran ve Komela İslam Partisi’ni destekler. Barzani, demek ‘Türkiye’nin Irak’taki ileri karakolu’ demekti onlar için.
Bağdat yönetimi parayı kestiğinde Erbil’deki memurların maaşını ödeyen, petrolünü dünyaya satan ve kol kanat geren ülke yine Türkiye’ydi.
Erdoğan, yükselen tüm milliyetçi ve güvenlikçi itirazlara rağmen Barzani’yi en üst düzeyde ağırladı Türkiye’de. Tüm eleştirileri göğüsledi ve sonunda ne kadar doğru bir politika izlediği anlaşıldı. Hem Irak içindeki üsler, operasyonlar, ticaret ve oyun bozucu hamlelerle, hem de referandum da aldığı Kürt oylarıyla gördük bu sonucu.
Türkiye’nin gönlünün kırılması, Habur sınır kapısının kapatılmasından daha önemli bir sorundur bence. Tarihin en zorlu coğrafyasında, en büyük sıkıntıların çekildiği dönemde, güven sarsılması, gönül kırılması; hukuken ve siyaseten sonucu tartışmalı referandumdan daha önemlidir bence.
Barzani, duygusal olarak meydanlardaki kalabalıkların heyecanına kapılmış olsa gerek. Kasım’da yapılacak seçimlerde bu heyecanın ve referandum restinin sonuçlarını oy olarak alacaktır belki. Lakin Türkiye’nin dostluğunu, alacağı oylarla kıyaslamasının ne kadar büyük hata olduğunu ileride görecektir.
Referandum kartıyla elinin masada daha güçlü olacağını sanıyor Barzani. Lakin bunun büyük yanılgı olduğunu, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu bizzat söyledi. Oysa referandumu iptal etseydi çok daha güçlü olacaktı. En azından Türkiye desteğini kesmeyecekti.
En çok üzüldüğüm şey, bu referandum inadı Türkiye’de, Erbil’de bilinç altında aşırı milliyetçi duygular besleyen insanlara fırsat verdi. Birçok insanın bilinçaltındaki ırkçılığa varan tepkileri, gün yüzüne çıktı. Her iki taraf da birbirini etnik kimlik üzerinden suçlamaya, karalamaya başladı bile. Bunca emeğe yazık.
Bir diğer konu da, güvenlik bürokrasisinin tüm kaygılarını ve tepkilerini haklı çıkardı Barzani. Ona güvenilmemesi gerektiğini söyleyenlere karşı Erdoğan’ın yaptığı savunma açığa düştü. Sanırım Erdoğan’ın en çok üzüldüğü şeylerden bir bu olsa gerek.
İlerisi için nasıl bir yol izlenmeli? Bunu da yarın tartışalım.