|
Bir sözün var mı azizim?
Son zamanlarda aklımda dolaşan iki soru var.

Ülke büyük sıkıntılar geçiriyor. Sınırlarımızın ötesi yangın yeri. Kıvılcımlar sıçrıyor içeri. Evimiz, barkımız tutuşsun diye körükle dolaşanlar var. Ülkenin en kritik fay hatları harekete geçsin, toplumsal depremler olsun diye bombalar patlatılıyor, canlarımız yitiyor.

Neden ikna olmuyorlar?

İçeriden, dışarıdan ülke uçuruma doğru ittirilirken ilk soru beliriyor aklımda: Neden bazı insanlar ikna olmuyor?
Neden, gerçekten büyük sıkıntı içinde olduğumuza ikna olmuyor bazı insanlar ve devletine, milletine tam olarak sahip çıkmıyor? PKK gibi bir terör örgütünün, masum insanları öldürmesini bile görmezden gelecek kadar, öfke ve kin nasıl besleyebiliyorlar?

Samimi bir şekilde anlamaya çalışıyorum. Hatayı önce kendimde, iktidarda, arkadaşlarımda arıyorum çoğu kez. En büyük parti, iktidarı elinde tutan parti olarak, yöneticilerine, mahallemin sakinlerine eleştiriler yöneltiyorum.
Arkadaşlarımın bir kısmı küsse de, kızsa da, bir özeleştiri içindeyim yani, yeter ki ülkeye bir şey olmasın, yeter ki ortak bir noktada buluşalım diye
.

Benim gibi özeleştiri yapan, başta kendi gazetemin yazarları, başka gazete yazarları, aydınlar ve siyasiler de var. Özeleştiri bir samimiyetin, bir iyi niyetin göstergesidir.
Kutuplaşma varsa, kamplaşma varsa, ayrışma varsa önce kendinde sorunu arayan, önce kendisini sorgulayan insanın niyeti halistir, sorunu çözmektir amacı
. Bunu görenler de var, görmek istemeyenler de.

İkna olmayan insanlarla konuşmak istiyorum aslında. Neden ülkenin ciddi bir saldırı altında olduğuna inanmıyor, inanıyorsa neden çözmek için ortak bir noktada buluşmak yerine, sürekli rakip gördüğü kesime saldırıyı tercih ediyor? Bunu sormak, cevabını dinlemek istiyorum. Yapıyorum da zaman zaman.

Kederde ve zaferde birleşemeyen Türkler

New York Times'daki makale, kanıma dokundu desem yeridir. “Ne keder, ne zafer Türkleri birleştiriyor” dediğinde çok üzüldüm. Bu makale kasıtlı yazılsa da, art niyet taşısa da, bizim yaşadığımız gerçeği vurguluyor maalesef. Gerçek bu evet, lakin çözüm ne?

Bazıları bu makaleyi koz olarak kullanıp, yine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, Ak Parti'yi suçladı. Ancak Hürriyet Gazetesi'nden sağ duyusuna ve birikimine güvendiğim, Taha Akyol gibi, bir çok kişiye bu söz dokundu, üzdü. Demek ki, bir çoğumuza dokunan, üzen bir tarafı var bu konunun.
O zaman neden ikna olmuyoruz, saldırıyı, suçlamayı, kini bir kenara bırakıp, orta noktada neden buluşmuyoruz?

Biliyorum bazıları gerçekten ihanet içinde ama yine iyi biliyorum, en sert eleştiriyi yapsa da, bir çok insan ülkesine ihanet içinde değil. Büyük bir iletişim krizi yaşıyoruz, net olan budur benim gördüğüm. “Sağırlar dövüşü” diyorum bu duruma, kör dövüşünden daha tehlikeli. Duymadan, duyduğunu anlamadan, görerek kavgaya devam etmek...

Senin bir sözün var mı çözüme dair?

Bunları düşünürken ikinci soru beliriyor kafamda. Bir gün televizyon programında, bir yerde denk geldiğimde, bu ikna olmayan insanlara şunu sormayı planlıyordum: “Peki, senin bir sözün var mı çözüm için?”.
Demirtaş'a, Bahçeli'ye, Kılıçdaroğlu'na ya da aydınlara, gazetecilere bunu sormak isterdim gerçekten
: “Ülkemizi bu krizden kurtarmak için ötekinin yokluğu üzerine kurmadığın bir sözün, bir çözüm önerin var mı azizim?”

Ne ilginçtir ki, bu konular kafamın içinde dolaşırken ve böyle bir yazı yazmaya karar vermişken, Pazar akşamı yayın yönetmenimiz İbrahim Karagül aradı. Dün ve bugün gazetede okuduğunuz kampanyadan bahsetti, şaşırdım ama çok sevindim aynı zamanda. Aynı şeyleri düşünmüşüz ilginç bir şekilde. Şimdi ayrım yapmadan, sözü olan herkese, çözüme dair fikri olan herkese, gazetenin sayfalarını, televizyon ekranını açıyor Karagül.

Başka Türkiye yok
” diyerek başlatılan bu kampanya, sosyal medyada kısa sürede büyük ilgi gördü. Az sayıda eleştirenler var, gazeteyi samimi bulmuyor. Oysa bu gazetenin yazarları olarak, geçmişe dönük yazılarımızı okusalar, ne kadar çok özeleştiri yaptığımız, ne kadar çok çözüm yolu aradığımız gözükür. Bu yazılara yer veren bir gazetenin samimiyetini sorgulamak doğru değil bence.


Diyelim ki eleştiriyorsunuz, samimi bulmuyorsunuz, peki sizin sözünüzü yine de dinlemeye hazırız, yine de çözüm önerilerinizi söyleyin. Bizim gazetede ya da başka gazetede, yeter ki bu ülkenin selamete çıkması için, ötekinin yokluğu üzerine kurmadığın bir çözümün olsun, sözün olsun azizim.
#başka türkiye yok
#demirtaş
#bahçeli
#ak parti
#çözüm
9 years ago
Bir sözün var mı azizim?
"Otoriter demagoji" (devam)
“Hayatın karekökü ölümdür”
Hamas’ın ateşkesi kabulü ve İsrail’in Refah Operasyonu
Küfre küfür, kâfire kâfir diyememek
Batı çalar, CHP oynar…