Bu tarih, bir grup gözü dönmüş askerin, özgürlüğümüze akıl almaz saldırı yaptığı için değil, milletin kendini tankın önüne atarak, özgürlüğüne sahip çıktığı için hatırlanacak.
.../...
Hani, öyle hamasetle söylenecek bir söz değil bu.
Kağıt üzerinde yazılacak bir şey değil.
Büyük hayranlığı ifade eden, 'nasıl bir milletmiş' cümlesi, 15 Temmuz gecesi sokakta yazıldı.
.../...
'Bu nasıl bir milletmiş' sözü, Ankara ve İstanbul'da çıplak elleriyle silahlı isyancılara karşı direnen milletin ruhunu görenler tarafından söylenmiştir.
Nasıl bir direniş ruhuymuş!
Nasıl bir meydan okumadır!
Bu nasıl bir kahraman milletmiş!
.../...
, öyle kuru bir söz değilmiş.
dedi bu millet.
İşte o tankın üzerine, kanıyla
diye yazan bir milleti görünce şöyle diyorsunuz:
Bu nasıl serdengeçti bir milletmiş!
Bu nasıl güçlü bir milletmiş!
.../...
Dün bir milletin kendi kaderini, kendi geleceğini, kendi hayatını, o muhteşem iradesiyle nasıl belirlediğini gözlerimizle gördük.
Bu nasıl muhteşem bir milletmiş!
Bu nasıl kahraman bir milletmiş!
Bu nasıl özgür ruhlu bir milletmiş!
.../...
Bu gecenin hikayesi tam olarak henüz anlatılmadı.
Saraçhane'de, Belediye binasında
Boğaziçi Köprüsü'nde
Vatan Caddesi'nde
Kızılay'da
Genelkurmay Başkanlığı önünde...
Ve henüz bilemediğimiz nice mekanda direnen bir milletin hikayesi öyle bir çırpıda anlatılamaz.
161 şehit...
Aralarında Mustafa Varank'ın ağabeyi
, gazetemizin fotoğrafçısı
ile reklamcı Erol Olçak ve oğlu da var.
1440 yaralı...
Onlar kanlarını akıttı.
Bunlar yıllarca konuşulacak hikayeler yazdı.
Bunlar çocuklarımıza anlatılacak bir destanı hayatlarını feda ederek yazdı.
Şimdi olay çok sıcak.
Şimdi her şey tam olarak bilinmiyor.
Ama bilinecek. Yazılacak. Görülecek.