Genel Kurul'un basına ayrılan yerinde oturdum. Bu yazıyı yazarken, önceki gece yıkılan kürsüye bakıyorum bir yandan.
Çok uzun yıllardır Meclis'te görev yapan meslektaşlarımın, bürokratların ve milletvekillerinin konuştuğu tek konu bu: “Kürsü yıkıldı”.
15 Temmuz gecesi, darbecilerin bombası bile bu kürsüyü yıkamamıştı. O zaman iktidar, muhalefet, tüm vekiller o kürsüyü korumak için Genel Kurul'da tarihi bir mücadele vermişti. Takdir ettiğimiz o vekiller, 97 yıllık tarihinde ilk defa o kürsüyü yıktı, milletin sesi bir süre duyulması engelledi. Çok yazık.
CNNTÜRK'de katıldığım tartışma programında, CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel'in agresif, bağırarak yaptığı konuşmayı şaşkınlıkla izlemiştim. İnsanlar sosyal medyada “yaşa, varol” diye mesaj attıkça, Özel'in ses tonu daha da yükselmişti.
Ancak beni daha çok şaşırtan şey, ara verildiğinde yaşandı. Özel, tüm konuşmacıların olduğu ortamda, yanındaki yol arkadaşı olarak gördüğü diğer konuşmacıya, “faşizme karşı omuz omuza vermezsek, hapishanede omuz omuz veririz” dedi. Sanırım bunu daha sonra kamuoyu önünde de tekrarladı.
Sol örgütlerin en meşhur sloganını, siyasi bir ilke olarak söylemesi beni çok şaşırttı ve endişeye sevk etti. Zira, marjinal örgütlerin attığı bu sloganı, CHP'nin bir üst düzey yöneticisinin dillendirmesi, ülke siyaseti açısından kaygı verici.
Korktuğum başıma geldi. İşte o Özgür Özel, önceki gece Genel Kurul'da kürsüyü işgal emrini veren kişi oldu. CHP'li vekiller, herkesin şaşkın bakışları arasında o kürsünün etrafında toplandı, polise karşı eylem düzeni alan militanlar gibi, kol kola girdi ve kürsüyü işgal etti.
Sonra da AK Partili vekiller de o kürsüyü kurtarmak için müdahale edince, hepimiz için utanç veren ve tarihte ilk defa yaşanan kürsünün yıkılması gerçekleşmiş oldu.
HDP'nin yaşadığı süreçle, şu anda CHP'nin yaşadığı süreç ne kadar da birbirine benziyor. HDP de çukur eylemlerini destekleyerek, PKK'lı teröristlerin cenazesine katılarak, şiddeti savunarak, eylem yaparak ve siyaset dilini terk edip, şiddetin dilini kullanarak siyaseten intihar etmişti.
O zaman bölgedeki desteğini kaybetti, milletin tepkisini çekti ve duygusal bir kopuş yaşandı. HDP yöneticileri tutuklanırsa, ülkede büyük bir gerilim yaşanacağını, Kürtlerin ayaklanacağını ve böylece iktidarın düşeceğini sandılar. Hiçbir, olmadı. Zira HDP siyaset değil, eylem yapmaya kalktı, halk da buna tepki verdi.
Şimdi CHP'nin Anayasa sürecindeki tavrına bakın. Tansiyonu yükseltti, gerilimi arttırdı ve sonunda şiddeti Meclis'in içine taşıyarak, kürsüyü işgal etti. Bir sonraki adım ne? Sokak eylemleri mi? Şiddeti sokaklara taşımak mı?
Sanırım CHP içindeki sol militan kadro bunu teklif etmiştir. Onlara göre 'faşizme karşı omuz omuza vermek, halkın direnişini örgütleyerek düzeni yıkmak gerekir'.
CHP, yani cumhuriyetin kurucu partisi, yani ana muhalefet partisi, yani iktidar adayı olan parti şiddete kayıyor. Bu olacak şey değil.
CHP'nin, bu şiddet gösterileriyle, MHP tabanından, HDP tabanından, öfkeli kalabalıktan oy çekeceğini düşünüyor birileri. HDP örneğini unutuyorlar yine.
Özgür Özel de bu kürsü işgalleriyle bir gün CHP Genel Başkanı olabileceğini hayal ediyordur. Sosyal medyada bu şekilde teşvik ve tahrik eden çok. Muharrem İnce de aynı yolu izlemişti hatırlarsınız. Sert ve şiddet meyilli tavırlarıyla CHP'nin başına geçeceğini sandı ama olmadı.