Enteresandır, Ergenekon davasına sahte deliller, suçlar ve belgeler ekleyen Cemaatten, çok AK Parti eleştiriliyor.
Mesele nedir? AK Parti, Cemaat tüm bunları yaparken göz yumdu, işbirliği yaptı, ittifak yaptı... Suçlu da, suçlu, anlayacağınız.
AK Parti ve onun kurduğu hükümetlerin Cemaatle ilişkisini kimse inkar etmiyor. AK Parti, Ergenekon sürecinde Yargı ve Emniyetin temsilcilerine güvendi ve onların delillerini doğru zannetti. Bu bir hata mıdır? Diyelim ki kusurdur, hatadır. Bu konuda daha şüpheci, sorgulayıcı olmalıydı, doğru.
Şuna eminim, AK Parti
önetic
ü dünmüş olduğunu asla fark etmedi, anlamadı, bilmedi.
Erdoğan buna, “kandırıldık” diyor.
Şuraya not edelim
MİT Müsteşarına operasyondan sonra, AK Parti bir büyük ihanetle karşı karşıya olduğunu fark etti, Cemaatle arasına mesafe koydu. 17-25 Aralık'tan sonra da Cemaatin, hükümete, devlete ve tüm kurumlara savaş açtığını, bunun bir darbe girişimi olduğunu duyurdu ve mücadeleye girdi. Burada Cemaatle ilişkide ikinci safhaya geçti AK Parti.
ülkesi için
Peki ne oldu?
İşte olayın püf noktası burası.
Bilerek, görerek, isteyerek, bu suç örgütüyle kim nasıl bir ittifak kurdu bazılarını sıralayayım size.
Yıllarca bu Cemaate karşı en şiddetli muhalefeti yapan parti, askere, yargıya, emniyete, bürokrasiye ve kendi partilerinin liderine tuzaklar kurduğunu bildiği halde, sırf AK Parti ve Erdoğan'ı devirecek diye Cemaate ses çıkarmadı. Yerel Seçimler, Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde ortak hareket etti, onların oyunu aldı. Cemaatin verdiği sahte belgeler ve bilgilerle basın toplantıları, genel kurulda konuşmalar yaptı. Cemaatin elemanlarını bizzat milletvekili yaptı.
üden yaptı.
Kendi genel başkan yardımcılarının yatak odasını kaydetmesine rağmen, devlete, hükümete, devletin organlarına darbeler indirdiğini gördüğü halde, bir suç örgütüne dönüştüğünü bildiği halde, AK Parti ve Erdoğan'ı devirecek diye Cemaate ses çıkarmadı. Yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinde ortak hareket etti, onların oyunu aldı.
KCK operasyonlarını yapanın Cemaatin olduğunu bildiği halde, Kürt hareketine karşı kavga verdiğini bildiği halde, Amerika ile iş tuttuğunu gördüğü halde, bu suç örgütüyle ittifak kurdu. Yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde ortak hareket etti, onların oyunu aldı.
Yıllarca öcü gibi gösterdikleri Cemaat, AK Parti'ye en sert darbeyi vurunca, Cemaatin arkasına geçtiler. Yolsuzluk, rüşvet iddialarını öne çıkartıp, Cemaatin aleni darbe girişimini görmezden geldiler. Cemaatin verdiği sahte belgeler, bilgilerle gazete çıkardılar, televizyon kurdular, manşet attılar, köşe yazısı yazdılar.
Soru çalarak, kendi adamlarını usulsüzce yargıya sokarak adalet sistemini perişan ettiğini, Ergenekon davası başta, tüm davalarda sahtecilik yapmalarını bilmelerine rağmen,
Solcu, Kemalist yargı mensuplarını kurduğu birlikler, kendi adayları için Cemaatin oyunu aldı.
Türkiye'nin en güçlü demokratikleşme hamlesini yaptığı için AK Parti'ye destek veren bazı liberaller; ilişkileri istedikleri gibi gitmedi diye, demokratik düzene karşı darbe girişimi yaptıklarını bildikleri Cemaatle iş tuttular. Gazetelerinde yazdılar, televizyonlarında program yaptılar, onlarla dayanışma eylemleri düzenlediler.
Cemaati gerici ve yobaz diye yıllarca dergilerinde yazdılar. AK Parti'ye karşı darbe başarılı olsun diye, onlarla buluştular, iş tuttular, desteklediler. Onların verdiği sahte belge ve bilgileri yaydılar.
Neredeyse her gün özgürlükler, demokrasi ve hukuk konusunda açıklama yapan ABD ve AB, Cemaatin hükümeti devirme girişimini bildiği halde, demokrasiyi felç edeceklerini gördüğü halde, onları korudu, ittifak yaptı, iş tuttu.
Örnekleri daha da çoğaltabiliriz.
Ancak mesele şudur:
Öyle AK Parti gibi gaflete düşerek, kandırılarak değil, bilerek ve isteyerek bir kriminal örgütle ittifak kurdular.
Şimdi Ergenekon davası sonrası mangalda kül bırakmayanlara bir kez daha bakın. Başka bir şey göreceksiniz.