Sizin de başınız döndü mü? 'Ya Brexit de neymiş, ne oluyor' diyemeden, İsrail anlaşması oldu. Onun şokunu yaşarken, Rusya ile barışmak için mektup gönderildi. Anlayacağınız baş döndüren şeyler yaşanıyor. Memleket, haberciler ve yazarlar için cennet. Ya bir de Norveç'te yaşasaydık? 10 yılda bir gündem değişiyor. Ölürdük sıkıntıdan herhalde.
İsrail ve Rusya ile anlaşma sonrası, hükümetin dış politikasını yerden yere vurup, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a söylenmedik laf bırakmadılar yine. Bizim mahallede de bazıları, buna karşılık olarak, İsrail'e diz çöktürdü. Neşeli adamlar. Duyguları patlayan ergenler gibi, insanı bir gün kahraman, bir gün hain yapıyorlar. Aynı gün içinde yapan da var.
Sadece Kuzey Kore için geçerli değildir. Dikkat edin orada hep sonbahar yaşanır. Hiç güneşli fotoğrafı yoktur ülkenin.
Tam tersi de olabilir. Mesela Küba ve Amerika düşmanken dost olabilir, Amerika 'büyük şeytanken' İran'ın müttefiki olabilir. Hatta bir ülkeyle aynı anda hem müttefik, hem de rakip olabilirsiniz. ABD, Çin ile hem en büyük ticari partner, hem de pasifikte en büyük hasımdır.
, İngiltere'nin Güney Afrika'daki en büyük düşmanı, solcu bir gerilla iken, daha hapisteyken onu kahramanlaştırıp dünyaya pazarlayan yine İngiltere oldu. Amaç, elmas ve altın madenlerinin işletme hakkını almaktı. İngiltere elmas ve altınları, Mandela devlet başkanlığı koltuğunu aldı bu ilişkide. Mutluydular.
Demek ki neymiş, dış politikalar mevsimler gibi, sürekli değişim halindeymiş. Türkiye'nin dış politikasındaki değişim de buna benzer. Yunanistan en büyük hasım iken, dostumuz oldu. Suriye en yakın dostumuz iken, düşmanımız oldu. Tıpkı, Rusya'nın akrabası olan Ukrayna ile düşman, ABD'nin baş düşmanı İran ile dost olması gibi.
Burada belki de bize özgü bir tutumu konuşmak lazım.
İngiltere eski Başbakanı Lord Palmerston (1784-1865),
sözü, o günden bu yana, diplomasinin kuralı haline geldi.
Bu ilkesizlik midir? Bence evet. Pragmatisttir ve ahlaki değildir.
Ancak hala bu prensip tüm dünyada geçerlidir ve herkes oyunu bu kurala göre oynar. Neden? Çünkü, İngiltere'nin doğurduğu ABD, dünyanın en güçlü ülkesidir ve bu kuralı işletir.
Sıkıştık, zorlandık ve çok sıkıntılar çektik. Başımıza açılmadık bela kalmadı. Direndik ama ilkelerimizi dünyaya kabul ettirmeye gücümüz yetmedi. Çocukların öldüğü savaşları durduramadık. Masumların hayatlarını kurtaramadık. Bazen böyle olur, acılar içinde insanlığın tükenişini izlersiniz, bir şey yapamazsınız.
Ancak onları hayata geçirmek için büyük devlet olmanın gereğini yapacak.
Ve çok az konuşacak.