AK Parti hareketinin ana omurgasını dindar, yerli, demokrat, ümmetçi ve global bakış açışınsa sahip insanlar oluşturmuştur. Motor gücünü oluşturan isimlerin nerdeyse tamamı, Milli Görüş kökenlidir. Buna rağmen, çok farklı kesimlerden insanlar da harekette yer almıştır. Bu haliyle parti, Türkiye'nin kaderini ve siyasetin tüm kavramlarını değiştirmiş, çok kısa sürede merkeze oturmuştur. Bununla da kalmamış, İslam dünyasını dönüştürmüş ve Batı dünyasıyla çok özel ilişkiler kurmuştur.
ı siyasetini inş
Buraya kadar hem fikiriz sanırım. Geliyorum tartışmalı alana.
Bir siyasi parti içinde çekişme, tartışma ve yarış olması normaldir ve siyasetin doğasında bu vardır. Milli Görüş partileri, diğer siyasi partiler ve AK Parti içinde de bunlar yaşanmıştır.
AK Parti'de çok önemli isimleri istifanın eşiğine getirecek kadar sert tartışmalar oldu. Bunların bir çoğundan kamuoyu haberdar olmadı. Zira bu hareketin geldiği muhafazakar damar,
ata sözünü hep şiar edindi. Kimse yol arkadaşını, dava arkadaşını kamuoyu önünde, rencide etmedi, hele hele hakaret ve asılsız beyanlarda hiç bulunmadı. Bu bir ahlak meselesidir ve AK Parti bunu hep önemsemiştir.
Hiçbir tartışmada, Erdoğan başta, taraflar birbirlerine hakaret etmedi, nezaketini bozmadı, medyaya çıkıp yüz kızartan cümleler kurmadı. Bugün havalarda uçuşan ve şirazesi kaçan, seviyesiz ithamlar, suçlamalar asla kullanılmadı.
Şimdi bu kavramları cüretkar biçimde kullanan, yazan, yayan insanlara bakın. Bu kişilerin
için
şey
üçüncü tarafların ve lejyoner yayınların
Roma ve Fransız ordularında, Sezar'ın ya da Napolyon'un hayalleri ve idealleri için değil, alacağı para için savaşan yabancı lejyonerler vardı. Bunlar başka ülkelerden gelir, savaşır, paralarını alır ülkelerine dönerdi. İşte bu insanlar bazen, geldikleri yerin hastalıklarını da getirir, onu diğer askerlere bulaştırırdı.
Bu yüzden Romalılar ve Fransızlar hastalıklı lejyonerleri tespit eder, bunları ordudan uzaklaştırırdı.
AK Parti hareketi içinde aynı siyasi damardan gelmeyen çok sayıda insan var.
Bünyeye uyum sağlamış, idealleri ve misyonu benimsemiş, oldukça da yararlı olmuş insanlar var. Tıpkı Fatih'in, Selahaddin Eyyubi'nin ordusundaki yabancılar gibi.
Bu hastalıklı kişilerin bir kısmı, menfaatleri kesildiği için partinin etrafından ayrıldı ve bugün en azılı AK Parti düşmanı haline geldiler. Çünkü onların parasını başkaları ödüyor şu anda.
özellikle
Ses çıkarmadığı, desteklediği, onun etrafındaki insanların bunu yönettiği iddiaları, her gün yayılıyor. Ne yazık ki kimse bunu önlemek için ciddi bir çaba göstermiyor. Oysa meselenin tam da öyle olmadığını biliyorum.
şudur
â
Hal böyleyken, bu lejyon hastalığının bu hareketi sarıp tüketmesine seyirci kalamayız. Herkese bir görev düşüyor. Ben bir yazarım.