Geçen hafta Diyarbakır ve Mardin'e gittim. Sur'da gördüklerim, dinlediklerim beni derinden etkiledi. Sokaklarda, çay ocaklarında, işyerlerinde, camilerde, resmi makamlarda insanlarla konuştum. Çok önemli, kritik bir aşamaya geldiğimizi gördüm.
Türkiye'nin 40 yılı aşkın bir süredir uğraştığı, “Kürt sorunu, terör sorunu, PKK sorununun” adına ne dersek diyelim, yeni bir aşamaya girdiğini söyleyebilirim.
Sur'da evlerini terk eden vatandaş, iflas eden esnaf, çocukları okuyamayan aileler isyanda.
Evet, sokaklarda gösteri yapmıyorlar, yüksek sesle konuşamıyorlar. Kolay değil, elinde keleş olan PKK'lı komşusu varken öyle kolay konuşamaz kimse. Ancak baş başa oturduğunuzda, çay içimlik sohbet ettiğinizde, görüyorsunuz gerçeği: PKK nefret edilen bir örgüt, HDP sevilmeyen bir parti haline geliyor.
Büyükşehir Belediyesi çalışanlarına düdük dağıttı bunun üzerine, saat 19.00'da çalmalarını emretti.
Belediyenin önündeki dayanışma oturmasına 30 kişi katılıp, kaçak çay içiyor. 'Sur'a yürüyüş' diye yapılan eyleme, belediyenin park bahçeler bölümünden 45 çalışanı geldi sadece.
Özetle eylem çağrıları karşılıksız kalıyor. Halk HDP'den uzaklaşıyor ama tam olarak devletin, hükümetin, AK Parti'nin ya da başka partinin yanına geçtiğini söylemek de aceleci olur.
Yarın, o elinde silah olan PKK'lı komşuyla yine baş başa kalmaktan korkuyor. Güveneceği bir liman arayan gemi gibi gördüm insanları. Bu yüzden herkese çok iş düşüyor.
Mardin'e geçerek Başbakan Davutoğlu'nun merakla beklenen Master Planı'nı yerinde dinlemek istedim. Medeniyet perspektifi, Selahaddin ve Alparslan orduları üzerine söyledikleri çok alkışlandı. Keşke mastır plana daha çok vakit kalsaydı.
Planın detaylarına henüz ulaşamadım. Bir taslak olarak iyi, bunun bir uygulama projesi hazırlanacak, sonra da sahada hayata geçirilecek.
Bütün mesele sahada nasıl uygulanacağı kısmıdır. Zira bugüne kadar çok plan, proje, rapor ve paket açıklandı. Bir kısmı sahaya yansımadı bile.
Oraya gidince de resmi yetkililer, STK temsilcilerini otel salonunda görüp dönmemek lazım.
Siperde nöbet tutan polisle, askerle konuşunca anlıyorsunuz, miğfer var ama çelik değil, çelik yelek var ama hareket ettirmeyecek kadar ağır ve eski. Barikatları kaldıracak iş makinesi gönderildi ama onu çalıştıracak operatör olmadığını ancak sahada görebilirsiniz.