|
Siyasetin, medyanın ve ölümün pornografisi

"Pornografi” irrite edici bir kelime biliyorum. Ancak “pornografi” bu yazıda cinsel içerikli bir terim olarak değil, sosyolojik bir kavram olarak kullanıldı. Yazının sonunda, yaşadıklarımızı en iyi bu kavramın açıkladığını siz de fark edeceksiniz.



Ölümün pornografisi


2011 yılında, Anadolu Ajansı'nda yayın ilkeleri oluşturuyorduk. Bunu yaparken, Batı'da ne kadar ajans ve medya kuruluşu varsa incelemiştik. Hepsinin ortak olduğu ilkelerden biri şuydu: İnsanın ölüm anının mahremiyeti vardır ve bu yayınlanamaz. Biz de bu ilkeyi benimsedik.



Aradan uzun zaman geçmemişti, Arap Baharı'yla birlikte başlayan olaylarda Libya lideri Kaddafi linç edildi. Bu anın görüntüleri elimize ulaştı. Belirlediğimiz ilkeler gereği bunu yayınlamayı reddettik.



Ancak bizim ilkelerini örnek aldığımız tüm ajanslar ve medya kuruluşları bu linç görüntüsünü yayınladı. Hem de şehvetle. Londra sokaklarında bir kedi ezilse, bunun görüntüsünü, hayvana saygı nedeniyle yayınlamayacak olan BBC bile ilk yayınlayanlardan biri oldu.


Kaddafi'den sonra, ABD'nin Libya Büyükelçisi de linç edildi. Bu görüntüyü de yayınlamadık. Batılı ajanslar ve medya, Kaddafi'nin aksine bu görüntüyü yayınlamadı.



O dönem Asya Pasifik Haber Ajansları Birliği Dönem Başkanlığı'nı da yürütüyorduk. Bir bildiri kaleme aldık ve bu görüntüleri yayınlayanları sert bir şekilde eleştirdik. İşte o bildiride, ilk defa

“ölümün pornografisi”

kavramını kullandık. O dönem AA Genel Müdür Yardımcısı olan Tahsin Aktı, bu metni kaleme almış ve kavramı kullanmıştı. Ben de ilk defa o zaman öğrendim.



Suriyeli ölümlerin pornografisi


Kişi mahremiyeti ve toplum sağlığını korumak için nasıl pornografi yasaklanmışsa, ölüm anı da bir mahremiyetti ve toplum sağlığını korumak için yasaklanmalıydı. Kavram buna vurgu yapıyordu. Dolayısı ile bir insanın ölüm anını tüm çıplaklığı ile yayınlamak, insanın ruh sağlığına ve topluma çok büyük zararlar verebilirdi. Bu nedenle genelde en çıplak haliyle ölüm anı ve linç görüntüleri bir çok yerde yayınlanmazdı. Ancak söz konusu Kaddafi ve Suriye olunca bu ilkeye kimse uymadı.


Suriye savaşı ilerledikçe, insanların öldürülme anı, kafalarının kesilme görüntüsü, can çekişme sahneleri yayınlandı. Özellikle IŞİD'in yayınladığı ölüm anı görüntüleri, büyük infialler yarattı ve toplum psikolojini derinden sarstı.



Bu görüntülere, çocuk ölümleri, sivil ölümleri, parçalanmış ve boğulmuş insan görüntüleri eklendi. Böylece ölüm pornografisi her yere yayıldı. Ancak tıpkı Kaddafi meselesinde olduğu gibi, söz konusu ölümler, Paris ve Brüksel'de olduğunda bu içerikleri Batı medyası yayınlanmadı.



Ölüm pornografisi, insani duyarlılığı, duyguları ve acıma hissini yok eden bir etki yapar. Artık bu son noktadan öteye gösterilecek bir şey olmadığı için, ölümün acısını anlatacak bir şey kalmaz geriye. İnsanlar ölümü sıradanlaştırır, etkisinde kalmaz. Bugün Suriye'de ölen, Akdeniz'de boğulan insanların görüntüsü hiç kimseyi etkilemiyor artık. Bunun nedeni ölümün pornografisinin yayınlanmasıdır.


Siyasetin pornografisi


Siyasetin de bir pornografi seviyesi vardır. Bazı sözler, bazı davranışlar yapılmaz ve ifade edilmez.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun geldiği seviye, siyasetin pornografisidir.

Siyaset üretememek, başarılı olamamanın yarattığı çaresizlikle, dikkat çekmek için ancak pornografiye başvurmuştur. Kadın bir bakana söylediği sözler değil sadece, iktidar sahiplerine yönelik söylemi de bu seviyeye gelmesine etki etmiştir.



Aynı şekilde, HDP de ölümleri, hendekleri, terörü destekleyerek siyasette asla olmaması gereken noktaya gelmiştir. En çıplak haliyle terörle ilişki kurarak, pornografik bir düzeye düşmüştür.


Bu düzeyden sonra muhalefetin normal bir üslupla siyaset yapması imkansızdır.

Zira, pornografi nasıl ki tüm romantik ve cinsel duyguları zamanla öldürüyorsa, siyasetin pornografisi de normal siyaset kurallarını öldürür.

Artık eski üslup, dil ve nitelikte yapılan konuşmalar etki etmez, o partilerin tabanı pornografik açıklamalar ister.

Bu seviyenin bir ilerisinde, her şeyi tüketen zihin, fiziksel şiddete kayacaktır.


Medyanın pornografisi


Bir polemiğin, eleştirinin ve muhalif olmanın sınırları aşıldığında, medyanın pornografisine ulaşılır. Artık burada küfürler, hakaretler, ölüm tehditleri, yani pornografi düzeyi vardır.


Bugün iktidara, siyasetçilere, medya mensuplarına ve karşıt görüşteki insanlara yönelik eleştirilerin düzeyi artık pornografik seviyeye düşmüştür.


Bu düzeyden sonra hangi edebi cümle, makul eleştiri medyada etkili olabilir? Hiçbiri olamaz.

Bir süre sonra her şeyi pornografik düzeyde tüketen medya, şiddet ve fiziki müdahaleleri teşvik edecek ya da uygulayacaktır.


Pornografi nasıl ki, insanların cinsel yaşamlarını tüketiyorsa ve sonunda ruh hastası yapıyorsa, bazı medya organları ve yazarlar, geri dönüşü olmayan bir tahribatla, meslek yaşamlarını tüketmişlerdir.


Psikoloji pornografiyi ruh sağlığını bozan ve zarar veren bir alan olarak tanımlar. Bu nedenle dünyanın her yerinde yasaktır ya da sınırlandırılmıştır.

Siyasetin ve medyanın pornografik sınırlara kaymasını engellemek ve toplumun ruh sağlığını korumak için de aynı yasaklar getirmek zorundayız. Aksi takdirde pornografik ruh hastalığı bir çok alana yayılacak ve sonuçları çok kötü olacaktır.

#Pornografi
#Medyanın pornografisi
#Ölümün pornografisi
8 yıl önce
Siyasetin, medyanın ve ölümün pornografisi
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler
Yıl 2030: Sokak köpekleri simülasyonu